Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.16
Gram Altın
2972.99
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 Ağustos 2015

DİYANET'İN DAİŞ RAPORU

İŞİD denilen çete, bütün İslam dünyasını yakıp yıkmaya devam etmektedir. Moğol istilası ve Haçlı Seferleri gibi büyük tarihi felaketler yaşayan İslam coğrafyası, bugün DAİŞ denilen yeni bir barbarlık afetiyle karşı karşıyadır. IŞİD, İslam ve insanlık için büyük bir felakettir. DAİŞ Denilen barbarlar güruhunun tekbirlerle insan kafasını kesmesi, çetenin başındaki eşkiyanın kendisini halife ilan etmesi, çatışmalarda elde edilen çocuk ve kadınların ganimet olarak köle pazarlarında satılması, çete mensuplarının kendilerine mücahit demesi, bu çetenin İslam'la birlikte anılmasına neden olmuştur. DAİŞ'in vahşeti, dünyada İslami radikalizm, Müslüman aşırılığı ve cihadi şiddet adlarıyla anılan İslam'ı şiddetle özdeşleştiren anlayışların yeniden yaygınlaşmasına neden olmuştur.

DAİŞ'İN bölgesel ve küresel düzeyde İslam'ı ve insanlığı tehdit ettiği bir dönemde Diyanet İşleri Başkanlığı, İŞİD konusunda bir rapor hazırladı. Raporda, İŞİD'in İslam'a zarar veren en büyük örgüt olduğu saptaması, merkezi fikir olarak işlenmektedir. İŞİD ideolojisi ve eylemlerinin eleştirel olarak incelendiği raporda, bu yapıya karşı Diyanet'in aktif bir şekilde karşı çıkması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu bağlamda Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bütün birimlerinin, personelinin ve faaliyetlerinin gündeminde İŞİD'le mücadele şeklinde bir farkındalığın oluşturulması gerekliliği üzerinde durulmaktadır. Diyanet, İŞİD konusunda toplumu aydınlatmak için değişik faaliyetler yapmayı planlamaktadır.

DAİŞ, Türkiye'yi açık bir şekilde kendisine düşman ve yeni hedef olarak ilan etmiştir. Türkiye'nin İŞİD'e karşı kurulan uluslararası koalisyonda resmi olarak yer aldığının ve üslerin Amerika'nın kullanımına açıldığı bir zamanda Diyanet'in İŞİD raporu hazırlaması önemlidir. Diyanet'in İŞİD raporu, Türkiye'nin uygulamaya koyduğu yeni politikayla uyum ve uygunluk içindedir. DAİŞ, Türkiye'yi şimdiye kadar kendisine ideolojik düşman olarak görmesine rağmen, kendisiyle sıcak çatışma içinde olduğu yakın düşman olarak görmüyordu. Yeni politikayla Türkiye, DAİŞ'in ideolojik düşmanı olduğu kadar, askeri düşmanı pozisyondadır.

Rapor, İŞİD'in ana hedefinin özellikle kitle iletişim araçlarını kullanarak gençleri kendi tuzağına düşürmek olduğuna dikkat çekmektedir. İŞİD, gençlere yönelik yayınlarında cihad, kıtal, emr-i bi'l maruf nehy-i ani'l-münker terminolojisinin hakim olduğu bir dil kullanmakta, cennette yeniden doğuşun olduğu, şehitliğin seçilmesi gerektiği, Allah yolunda dünya hayatının feda edilmesi gerektiği gibi ölüm ve öldürme kültürünü kutsallaştıran bir söylemle gençlerin, İŞİD'in vahşet ideolojisini içselleştirmeleri istenmektedir. Gençlerin, İslam'ın ölümü ve öldürmeyi değil, yaşama ve yaşatmayı esas alan bir din olduğunu öğrenmeleri gerekmektedir.

İŞİD, insanı yok ettiği gibi, insanın yaptığı eserleri de ortadan kaldırmaktadır. İŞİD, istila ettiği yerlerde tarihi eserleri putperestliğin mirası diye yıkmakta, türbeleri yıkmakta, şeriat hükümlerini uyguladığını iddia etmekte, mürted ve kafir olarak gördüğü kişi ve grupları acımasız olarak yok etmektedir. Rapor, İŞİD'in tarihteki Haricilere benzediğini, Selefi ve zahiri söylemiyle din adına şiddet ve vahşetini meşrulaştırdığına vurgu yapmaktadır.

İŞİD'in tekfir ideolojisinin bir benzeri olmadığını ifade eden Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, İŞİDizme önemli bir eleştiri yapmaktadır: "Hariciler de dahil, İslam tarihinde ilk defa bu örgüt kendisine üye olan, kendisinin düşüncesini kabul edeni dost kabul ediyor, kabul etmeyen herkesi düşman kabul ediyor. Haricilerde dahi böyle bir örnek yoktur. İkincisi, düşman kabul ettiğini tekfir ediyor. Sadece tekfir etmekle kalmıyor, tekfir ettiklerini tekfir etmeyenleri de tekfir ediyor. Yani birisine kafir dediği zaman sen; 'Yapma, bu adam namaz kılıyor, bu adam secdeye varıyor, bu adam Müslüman adam' dediğinde onu tekfir etmediğin için de seni tekfir ediyor. Bu yönüyle de bir ilk. Kendisinden doğduğu El Kaide'yi 'kafir' dediklerine kafir demediği için tekfir ediyor. Onunla da yetinmiyor, tekfir ettikleriyle savaşmayı ve onları öldürmeyi, kanlarını mubah sayıyor. Sonra, kanlarını dökmeyi cihat zannediyor. Dolayısıyla bunları sadece bir İslam yorumundan neşet etmiş olarak değerlendirmek, hakikaten İslam'a büyük bir hakaret olur." İŞİD, kendisinden olmayanı küfürle suçlamayı en büyük silah olarak kullanmaktadır. Tekfir silahının IŞİD benzeri vahşet yapılarının elinden alınması gerekmektedir.

Kutsalı tekeline almak ve kutsal adına şiddet yapma ayrıcalığına sahip olduğunu düşünmek, en büyük sapkınlıktır. Diyanet İşleri Başkanı'nın Kur'an'ın eşkiyalık yapmak için değil, hidayet ve rahmet rehberi olarak gönderildiğine vurgu yapması önemlidir. Cihadı çapulculuk ve eşikiyalık olarak sunan İŞİDizme karşı cihadın, fitne, fesat ve vahşet değil imar, inşa ve ihya olduğunu yeniden kavramak lazımdır. Diyanet'in raporu, İslam'ı İŞİD'den ayıran ve insanla birleştiren önemli bir dökümandır. İŞİD, İslam'ı siyasetinin, saldırganlığının ve sapkınlığının aracı haline getirmektedir. İslam, hiçbir sapkın dünyevi çabanın, yapının ve gücün aracı olamaz. İslam, sadece ve sadece insana fıtri olarak Allah'a kul olmanın yolunu göstermektedir. İslam, hukuk, ahlak ve barıştan soyutlanamaz. Diyanet'in raporu, İŞİD ilahiyatına önemli eleştiriler yöneltmekte ve bu konuda ciddi bir farkındalığın oluşumunun yolunu açmaktadır.