Diyanet'i değil sapkın niyetliyi linç edin!
Lafı eğip bükmeye gerek yok. Diyanet İşleri'ne sözde fetva için yöneltilen sualin sapkınlığı, yayıldığı alanlarda çamur bir iz bırakacak muhtevada.
Böyle bir sorudan murat edilen nedir, görünenin ardında ne tür bir arka plan vardır bunların kısa zamanda aydınlatılması hepimizin dileği. Kimi çevreler bu gündemin arkasında kirli bir tezgahın yattığını iddia etseler de söz konusu varsayım nasıl ispatlanır, nasıl tespit edilir bilemiyoruz.
Diyanet'in konuyla ilgili sürecin yasal zemine taşınacağını açıklamasından sonra hepimiz bunun takipçisi olmaya devam edeceğiz. Hepimizin kapsamı geniş. Konudaki sıkıntının çözümlenmesini isteyen sade vatandaştan sözde fetva üzerinden İslam'a, Diyanet'e Sünniliğe çakma yarışı içerisinde olanlar, sapkın soru üzerinden iktidarı mahkum etmek isteyen zihniyetin elemanları da bu kapsama girmekte, olayı taaccüple izleyenler deu2026
Gerçi, sonuç ne olursa olsun Diyanet İşleri üzerinden 7 Haziran seçimleri öncesinde başlayan yıpratma çabalarını hiçbir vakit unutacak değiliz.
Tarihi boyunca hiç olmadığı kadar aktifleşen, sadece İslam dünyasında değil dünya üzerindeki etkinliğini artıran, varlığını hissettiren bir kurum olan Diyanet'i yıpratma çabaları şaşırtıcı değil elbette.
Diyanet üzerinden İslam'a saldırma hedefini taşıyanların, Sünniliği itibarsızlaştırmaya çalışanların varlığından da haberdarız tabii ki.
Diyanet çerçevesinde döndürülen olayın dini, siyasi boyutu bir tarafa, sapkın soru çerçevesinde ülkedeki ahlaki deformasyona dikkat çekilmesi de gerekirdi aslında.
Nedense çoğu kişi gittikçe artan etiksel çözülmenin farkına varıp konuyu irdelemek yerine sapkın sorunun yöneltildiği merkezi zan altında bırakmaya çalıştı.
İşin garibi, soru ve cevabı enseste izin gibi yorumlayıp lanse eden bir grup insanın büyük bir iştiha ile izledikleri Game of Thrones, Lolita, Leon türevi sapkın, ensest filmleri, kitapları yere göğe sığdıramamaları!
Bu tür eserleri, yapımları sanat ve edebiyat şemsiyesi altında koruma kalkanına alanların bilinçaltlarındaki sapkınlıklarına karşı örtük bir savunma mekanizması geliştirip örtük duygularının somutlaşması anlamına gelmediğini kim söyleyebilir?
Sapkın soru üzerinden sadece Diyanet'i değil topyekün dini bütün, mütedeyyin camiaya yönelik cinsel suçlamaları yönelten taife, bu yapıtları, eserleri izlerken gizil duygularının harekete geçmediğini nasıl ispatlayabilir?
Maksadımız söz konusu izleyicileri belli bir suçla yargılayıp cevap istemek değil. Sözümüz dillerinin, ellerinin ayar bilmezliğine karşın -eğer sistemli bir plan değilse- tek bir kişiyi bağlayan sual üzerinden tüm dindarları hatta dinin kendisini yargılamaya çalışan aklı evvellere!
Bu sorgulamalar din adamlarımızın çoğunun dönemi okumaktan uzak, kendi hayalsi dünyalarında yaşayan insanlar olduğu gerçeğini bilmezden geleceğimiz olarak yorumlanmamalı. İlkokul çağı çocuklarına hitap edecek seviyede, kaynağı belirsiz, şüpheli kitaplardan edindikleri bilgileri din olarak piyasaya sunduklarından da haberdarız.
Döneme ve dini argümanlara hakim, çağın dilini, meselelerini okuyabilen din adamlarına ne kadar ihtiyaç duyduğumuz gün gibi aşikar.
Kızgınlığımız -en basit ihtimalle- şahısları bağlayan ifadeleri dine mal ederek bunun üzerinden dindarları hatta iktidarı yargılama, itibarsızlaştırma çabası içerisine giren hadsizlere karşı!
Bu kadar samimiyseniz eğer önce kendi bilinçaltınızdan, vicdanlarınızdan, hayatınızdan başlayın yargılamaya da sonra dine, dindar insanlara saldırmayı sürdürünüz. Bu arada niyetiniz hakikaten sapkın olanı cezalandırmaksa bayım, önce Diyanet'i değil sapkın sorunun failini linç ediniz!
Twitter.com/sabihadogann