Dolar (USD)
34.45
Euro (EUR)
36.12
Gram Altın
3008.53
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Mart 2017

Dişsiz bir canavar: Batı Emperyalizmi

15 Temmuz'daki "hayasız akın"nın ahlaksız ve utanmaz destekçileri, Batı emperyalizmi ve onun sefil savunucularıdır. Başta Almanya, Avusturya ve Hollanda olmak üzere Batının küstah ileri karakolları, bu kirli darbe teşebbüsünün başarısız olmasına çok üzüldüler. Bunu hala kabullenemiyorlar, hazmedemiyorlar. Kahraman halkımızın tankların, füzelerin, silahların üzerine yürüyüşünü küçücük beyinleri almıyor. Zira onlar, şehadetin ne demek olduğunu bilmiyorlar. Bütün hayatı, onursuzca geçirdikleri bu kısa ömürlü dünyadan ibaret zannediyorlar. Bizim gibi ebedu00ee bir hayat anlayışları yok, olmayacak da. Bu yüzden hep mağlup oluyorlar, devamlı yeniliyorlar.

Merhum Mehmed u00c2kif, o istilacılar ve insanlık düşmanları için "tek dişi kalmış canavar" demişti. Acaba tek dişleri hala var mı frenklerin? Bugün o köksüz, kararmış, çürük, ruhsuz tek diş de düşmüş ve Batı, heyula ve gulyabani bir hortlağa dönüşmüştür. Namık Kemal'in "Vatan Şarkısı" şöyle başlar: "Amalimiz efkarımız ikbal-i vatandır / Serhaddimize kal'a bizim hak-i bedendir / Osmanlılarız ziynetimiz kanlı kefendir / Gavgada şehadetle bütün kam alırız biz / Osmanlılarız can veririz nam alırız biz"

Batılılar, şairlerimizin şiir kitaplarını incelese baştan sona bu unutulmaz bayrak, ezan, vatan ve iman sevgisiyle dolu şehnameleri farkeder. Mehmet Emin Yurdakul'un "Cenge Giderken" şiirindeki şu mısralar, inançlı bir sineden yükselen yürek çarpıntısı değil de nedir? "Yaradan'ın kitabını kaldırtmam; / Osman'cığın bayrağını aldırtmam; / Düşmanımı vatanıma saldırtmam. / Tanrı evi viran olmaz giderim!" Safahat baştan sona bir cesaret destanıdır. u00c2kif'in şu kararlı, haysiyetli yürüyüşüne karşı hangi sefil güç dayanabilir? "Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz, / Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz yürürüz; / Düşer mi tek taşı sandın harimi namusun, / Meğer ki harbe giden son nefer şehit olsun." Ya şu mısralar bir milletin ayağa kalkıp şahlanmasına ve yedi düveli toprağından sürüp atmasına yetip de artmaz mı: "Değil mi cephemizin sinesinde iman bir, / Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir, / Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz, / Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz."

"Kara Gün"lerin ak yürekli şairi, bir başka söz sultanı Süleyman Nazif, "Türk İlahisi"ne "Dedem koynunda yattıkça benimsin ey güzel toprak / Neler yapmış bu millet en yakın tarihe bir sor bak." diye başlar ve hafızalarda nakış nakış yer alan haliyle şöyle bitirir: "Yerim sensin, göğüm sensin, cihanım, cennetim hep sen: / Nasıl bir şanlı millet çıktı, gördüm canlı sinenden."

Zaferlerimizi, fetihlerimizi ve tarih boyunca insanlık tarihine armağan ettiğimiz destanlarımızı yazan "Evlad-ı Fatihan" Yahya Kemal Beyatlı, "Yeniçeriye Gazel"inde nesiller boyunca hiç bitmeyen aşkımızı, şevkimizi şu mısralarıyla dile getirir: "Vur!.. Pençe-i Alu00ee'deki şemşu00eer aşkına / Gülbangi asmanı tutan pu00eer aşkına" Dua ve niyaz böyle devam eder ve şöyle hitama erer: "Son savletinle vur ki açılsın bu su00fbrlar / Fecr-i hücu00fbm içindeki tekbir aşkına."

15 Temmuz'da nasıl bütün bir millet olarak ihanetin üzerine yürüdüysek, o imanlı nesillerimiz, cesur gençlerimiz nasıl alçaklara karşı şahlandıysa, geçmiş devirlerde de bütün sanatkarlarımız ve en başta şairlerimiz millet olarak yazdığımız bütün destanları şiirleştirmişlerdir. Onlardan biri Mithat Cemal Kuntay'dır. Şair "Kimdim?" diye sorar ve cevabını verir: "Maziye sor, ecdadımı söyler sana kimdi? / Bir bitmez ufuktum, küre vaktile benimdi. / Tufanlar, alevler beni kal'a sanırdı, / Taçlar uçuşur, dalgalanır, parçalanırdı. / Kahhar atımın kanlı kıvılcımı izinde, / Bir başka denizdim ebediyet denizinde."

Bir asır önce yine kanlı gözlerini mukaddes topraklarımıza diken Batılı emperyalistlere Emin Bülent Serdaroğlu "Kin"ini gösterir: "Dağlar lisana gelse de anlatsa hepsini / Binlerce can dirilse de nakletse geçmişi / Garbın cebin-i zalimi affetmedim seni, / Türk'üm ve düşmanım sana, kalsam da bir kişi"

Enis Behiç Koryürek de "Milli Neşide"sinde 'biz'i tarif eder: "Biz kimleriz? Biz Altay'dan gelen erleriz. / Çamlıbel'de uğuldarız; coşar, gürleriz. / Biz öyle bir milletiz ki ezelden beri / Hak yolunda, yalın kılıç, hep seferberiz. / Zafer bizim şaha kalkmış küheylanımız / Atıldık mı durduramaz ne dağ, ne deniz.. / Felaketler pençemizde oyuncak olur; / Yangınlarla bütün cihan alsancak olur." Arif Nihat Asya "Destan"ında ne diyordu: "O zaferler getiren atların / Nalları altındanmış; / Gidişleri akına, / Gelişleri akındanmış. / Yolları eline dolayan; / Beldeler, ülkeler avlayan / Süvarileri varmış ki / Oğuz, Bilge, Süleymanmış." Orhan Şaik Gökyay "Bu Vatan Kimin?" sualine aynı coşkuyla cevap verir: "Bu vatan toprağın kara bağrında / Sıra dağlar gibi duranlarındır: / Bir tarih boyunca onun uğrunda / Kendini tarihe verenlerindir."

Türkiye'ye diş bileyenler, 'İslam'ın son yurdu'nu parçalamak isteyenler, aziz milletimin ezelu00ee düşmanları, unutmayınız ki bu halk, padişahından çobanına şair tabiatlıdır. Yeri gelir o tertemiz ruhla yine dirilir, güçlü imanıyla ayağa kalkar, şiir şiir bütün kirli planlarınızı yok eder, mısra mısra süfli heveslerinizi kursağınızda bırakır. O acuze halinizle, o nursuz çehrenizle, o bitmiş tükenmiş moralinizle, yaptığınıza yapacağınıza pişman olur gidersiniz, bunu bilesiniz!