Disiplin suçlusuyuz
Sanıyorum
hepimiz suçluyuz…
Suçumuz mu?
Disiplin suçu… Yani disiplinsizlik… İş disiplini… Ders disiplini… Aile
disiplini… Dava disiplini… Kulluk disiplini… Kardeşlik disiplini… Tüketim
disiplini… Ahlak disiplini… Amel disiplini… Mücadele disiplini… Her ne ise
disiplinimizi kaybettik… Hantallaştık, tembelleştik, dağıldık, savrulduk…
İslam’a
girmenin Rabbani bir disipline teslim olmak olduğunu unuttuk…
Kur’an’ın
gökyüzünden yeryüzüne inen ilahi bir düzenleme olduğunu; Yaratıcının
yaratılanlara müdahalesi olduğu gerçeğini sanki ıskaladık…
Sünnet,
nebevi disiplinden başka nedir ki?
Disiplin
nedir?
Sorumluluk
bilincidir… Kendi kendini sınırlama becerisidir… Haddini bilme, hududullahı
koruma hassasiyetidir…
İnsan
türü başıboşluğa, boşvermişliğe, belirsizliğe gelmez… Kendi başına buyruk
bireyler toplumun başına beladır…
Bedevilik
denilen olgu, barbarlığa kadar uzanan boyut disiplinsizliğinin doğurduğu bir vahamet
ve vahşettir…
Evet,
disiplinsizliğin nihai aşaması hayvanlaşmaktır…
Disiplinsiz
insan zaaf ve arzularının kölesidir… Zararlı dürtülerden,
ayrıntılardan, baştan çıkarıcı arzulardan nasıl korunabiliriz? Disiplinli bir
yaşamı seçmek zorundayız.
Ben olgusu,
bencillik duygusu, “ben buyum.”
büyüklenme ve böbürlenme arzusu insanı bitirir...
Düzeni olmayan,
nizam, intizam tanımayan, hiçbir disipline gelemeyen insandan ne hayır
beklersiniz?
Bugün
disiplinden yoksun nesiller yok oluşun eşiğinde… Aile, okul, sistem, toplum bu
disiplini vermekten aciz…Seküler, liberal özgürlük rüzgârları ilke, ölçü,
kural, karar, ayar tanımıyor…
Düzensizliği
düzen edinen anarşist bir kuşak geliyor… Hoyrat, huysuz, huzursuz, hayırsız bir
o kadar da hazcı, hırslı bir gençlikle yüz yüzeyiz.
Bir yerde kaide,
kural, hiyerarşi yoksa orada anarşi vardır...
Disiplinsiz
toplumlar dümensiz gemi gibidirler… Nereye gideceğini kimse kestiremez… Boşuna
dememişler: ‘Rotası belli olmayan gemiye
hiçbir rüzgâr fayda
vermez.’
Bilelim ki;
disiplin kendini dar kalıplara hapsetmek değildir… Körü körüne bir itaat
kültüründen bahsetmiyoruz…
Unutmayalım k;
kriz, kaos, kâbus, karmaşa ve karanlıkları aşmak, kirlilik ve kötülük
odaklarının kökünü kurutmak ve üstesinden gelebilmek ancak disiplinli bir
mücadele ile mümkündür...
Zorlukları
göğüsleyebilmek, dava yolunda metanet göstermek, acıları yenmek, sabrı kuşanmak
disiplinli bir yaşamada karar kılanların işidir…
Örgütlendikçe
önümüz açılır, özgüvenimiz artar, özgürlüğe giden yol yakınlaşır…
Engeller nasıl
aşılır? Yüce erdemlere kiminle ulaşılır? Doğal olarak disipline olmuş, duruşu
sağlam, duyarlı ve dinamik hareketlerin hasılasıdır güzel sonuçlar…
Asla hatırdan
çıkarılmaması gereken bir hususta şudur: Şayet bizler kendimizi bilinçli bir
disipline tabi kılmazsak birileri bizi disipline edecektir…
Kimdir o birileri?
Şeytan… Nefis…
Heva… Tağut… Düşman… Sistem… Toplum… Ve
tüm kötülük odakları ve şer aktörleri…
Tabi ki biz,
anlamsız ve amaçsız bir disiplini kast etmiyoruz… Gayesiz bir disiplin
kendimizi cezalandırmaktan başka bir işe yaramaz…
Yaşamımızı
vahyin öğretisi ile tanzim ettiğimizde egemen şer güçlerin tahakküm ve
tasallutunu kırabiliriz…
Diğer bir boyutu
ile disiplin tutarlılık ve kararlılık demektir… Dağınıklıktan kurtulmak
anlamına gelir…
Kendi özelinde
bir nizamı olmayanın nizam-ı âlem davasından dem vurması ne kadar gerçekçi
olabilir ki?
Öz disiplin aynı
zamanda bir özdenetim demektir…
Disiplinden
yoksun olanların uzun soluklu savaşım vermeleri muhaldir… Bırakın savaşım
vermeyi ayakta bile durmaları müşkildir… İşi şansa bıraksalar bile şans da onlara
gülmeyecektir…
Disiplin hedefe
giden yolda geçmemiz gereken köprüdür... Disiplin en güçlü yanımız, en sağlam
dayanağımız ve en doğal dostumuzdur…
Savaşçı ruhumuz,
mücadeleci kimliğimiz, muhalif damarımız disiplin ile düzene girer ve güçlenir.
Tekrardan
hatırlamak lazım…
İslam’ın bizi
mükellef kıldığı her bir ibadet muhteşem bir disiplin eğitimidir… Namaz, oruç,
zekât, hac, cihad vs. mali, bedeni, ruhi, kalbi, iradi, siyasi, sosyal, askeri
bir disiplini içeriyor… Hayatı imana şahit kılmanın yolu bu disiplinden
geçiyor…