Diriliş Sûr'u: Mehter!
CİĞERLERİMİZ yanıyor… Öfkeliyiz…
Pençelerimiz kaşınıyor…
İsrail’in 5 Ağustos'tan bu yana Gazze
Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda şehit sayısı 44'e yükselmiş; yaralı sayısı
da 500’e yaklaşmış. Alçak İsrail, korkak
İsrail, kadın ve çocuğa efelenen, Filistinli gencin gölgesinden bile ödü kopan,
elinde en ağır silah ve teknik imkânlarla silahsız bir Müslüman’ın karşısına
onlarcasını ringe çıkaran, peygamber katili puşt İsrail; asla yok edici ve
kahredici tokatlardan sakınamayacaksın! Kızgınız
lanetli millete ve tokatlanmasını her şeyden çok daha fazla istiyoruz…
İşte bu öfke ile birkaç Mehter Marşı
dinlemek için cep telefonumu elime aldım. İlk seçtiğim marş: Ceddin Deden Marşıydı.
Sanki birden Sûr’a üflediler… Ceddin
Deden Marşının o muhteşem girişi ruhuma
ve bedenime üflenen bir Sûr gibi olmuştu. Damarlarımda şimşekler çakmış,
ruhum ve duygularım galeyana gelmişti. O an sefer olsa, Allah için ölmeye yayda
hazır ok gibiydim. Zurnanın sesi ruhumdaki en ince duygularımın içine latif
zerreler gibi nüfus etmişti. Davul adeta
kalbimin üzerinde Defibrilatör Cihazı gibi şok ve kısa süreli yüksek akım
haline dönüşerek, kanı vücudumun en ücra köşelerine aşk ile pompalamıştı. Çocukluğumdan
beri hayran olduğum ve üzerimizdeki bu büyük etkisinin nedenini düşündüğüm
Mehter için gayri ihtiyarî şu iki kelime dudaklarımdan dökülmüştü: “Diriliş Sûr’u” Evet,oturuyordum ve Mehterle Sûr’a
üflemişlerdi…
Şecaat
sahibi bir millet, İslam’a hizmetle ve bayraktarlıkla dirilince, ölümü düğün,
müziği ise kahramanlığın tetiğini çeken bir sese dönüştürmüş.
Kös ve davul, dünya ile alakalı ne kadar istek-arzu var ise atar damar gibi
dışarı atıyor, zurna ise Kahraman Ordumuza adeta melek üflemesi gibi cesaret,
yiğitlik, mertlik üflüyor ve de zil sesi bu imanlı orduyu alkışlayan atomlar
haline dönüşüyordu. Yüksek ahlaklı,
yüksek seciyeli imanlı Türk Ordusu, müziğin ahlaklısı mehteriyle değil sadece
düşmanı korkutmak, belki şeytanların bile ödünü kopartıyordur… Abartıdan
uzak, her Müslüman’ın ruhuna etki yapan mehter, çok daha fazla övgülere,
hayranlığa layıktır.
Kısaca:
Mehter benim için; müziğin manevi kemale ve şecaate erme halidir.
Dünyanın en eski askeri bandosu, müziğin en erkekçesi Mehter, savaş
meydanlarına en önce girip, en son ayrılmıştır. Osman Gazi’nin ayakta dinlemiş
olduğu Mehterin, elbette bizim milli duygularımızı ayağa kaldırmış olması boşa
değildir. Şanlı ecdadımızın bu muhteşem
Mehteri, elbette üflenen Sûr gibi, Müslüman’ı yerinden zıplatır, küffarı ise
korkudan yerin dibine sokacaktır.
Evet, Mehter bir müzik değil; Müslüman Türk Milletinin uyanışına has, Sûr’a
üfleyiştir. Müslüman Türk Milleti
uyandığı zaman, zulüm ortadan kaybolur, hainler belasını bulur, gülen mazlum ve
hak sahipleri olur…
İnşallah yine Kös’e vurulması
göğsümüze cesaret ritmi olacak, korkaklığı, tutukluğu ve sadece dünya ait
duyguları dışarı atacaktır. Yalnızca “Hu” demek gerektiğini ve sadece O’nu
düşünmek gerektiğini hatırlatacaktır. Atların
yerine SİHA’ların nal sesi ve kanatlarına taktığı Nakkarenin sesi sadece
dostlar tarafından işitilecektir. Mehterin içindeki dua ve ayetler,
zaferlerin tohumu olacak ve yeniden dirilişe vesile olacaktır.
Şimdi Mehteri Kudüs için çalmalı,
Katledilen Filistinli çocuk ve analar, yiğitler için çalmalı. İslam birliği
için çalmalı ve küresel tüm alçaklıkları sindirmek için çalmalı. Belirli günler
de değil; her gün damarlara zerk edilmeli. İslam
ülkelerine gönderip, şecaat Sûr’unu üfletmeli, SİHA’ların kanadına güçlü ses
sistemleri takıp, Arap liderlerinin sarayları üzerinde yüksek volümle çalmalı;
yağları enerjiye, bağlılıkları Hakka yönelsin diye… Evet, İslam ülkelerinin
caddelerinde, sokaklarında Mehter Takımını üflenen Sûr gibi dolaştırılmalı… Bu milleti coşturan Mehter elbette tüm
Müslümanları coşturur ve bir araya getirir…
Mehtere ve dirilenlere selam olsun…