Direniş dirilişin habercisidir
Bugün safların belirginleştiği
gün... Kimin mazlumdan kimin de zalimden yana saf tutacağının görüleceği gün…
Akıl vermek herkes için kolaydır, lakin eylem ve duruş sahibi olmak zor
olandır. “İnandık” deyince, bizden
öncekiler gibi denenmeden kurtulacağımızı mı sanıyoruz? Allah kimin hak, kimin
batıl olduğunu göstermek için bizi denemektedir. (Ankebut Suresi, 2-3.
Ayetler) Söyleminizin ve eyleminizin sorumluluğu sizi bağlar. Bu sebeple
kararınızı doğru verin.
Rahat koltuklardan
nutuk atmanın sefasını sürerken bedel ödeyenlere akıl vermek hepimiz için kolay
olsa gerek. Lakin ortada bir zulüm var iken tarafsızlığını ilan etmek zulümden
yana saf tutmak demektir. Hakkın sükûneti zalime cesaret kazandırır.
Filistin’de doğan
her çocuk yaşama değil ölüme doğar. Ölümle eş bir ömürdür Filistin’de yaşam.
Her çocuk yaşamak için anlamlar büyütürken düşlerinde ve bu anlamlarla
gülüşlerini süslerken, Filistin’de ölüme ve şehadete tebessüm eder çocuklar.
Dünyanın en büyük
açık cezaevi haline getirilmiş Gazze’de yaşananları akıl ile izah etmeye
çalışmak vicdanın rafa kaldırıldığının resmidir. Bugüne kadar aklın idrakte
zorlandığı zulümlerle her gün ölen ve öldürülen insanlara bugün ölümlerini
anlamlandırmak için ortaya koydukları eylemi mantık ile izah etmek akla ziyandır.
Dün İsrail
sebepsiz yere Filistin’e bomba yağdırırken sesi çıkmayanlar, bugün nefsi
müdafaa ile topraklarına sahip çıkmaya çalışan Filistin’i eleştirerek akıl
vermeye kalkıyor. Gücün arkasına sığınarak kendilerinin özgür olduklarını
düşünedursunlar, hakiki gücün kim olduğunu anladıklarında hiçbir pişmanlıkları
fayda etmeyecektir. Gücün haklı olmadığını anladığınız gün adalete ve merhamete
sığınacaksınız lakin o zaman adalet ve merhamet sizden fersah fersah uzakta
olacaktır.
Zalimin sesinin
yüksek çıktığı dünyada mazlumun çığlığını duymanız mümkün değildir. Zalime ve
zulme dur denilmediği müddetçe dünyada huzuru beklemek ve çocuklarımız için
güzel bir gelecek umut etmek ütopik bir düşünceden başka bir şey olamaz.
Zalimin zulmü
yanına kar kaldığı müddetçe, mazlumun ahı her gece kâbusumuz olacaktır. Bugün
durduğunuz yeri netleştirmediğiniz müddetçe en ufak sarsıntılarda yüreğinizin
sarsılmasına engel olamazsınız. Kalbiniz, aklınız ve diliniz aynı şeyi
söylemiyorsa eylemleriniz ile söylemlerinizde çelişki vardır.
İsraillilere yerleşimci
derken bunların aslında işgalci olduklarının üstünü örtüyoruz. Kendi
toprağından, şehrinden, sokağından dahası evinden sürülmüş bir milletin yerine
dışarıdan getirilerek yerleştirilenler yerleşimci değil, işgalcidir.
İsrail tarafından
işgal edilmiş topraklarını geri almak isteyen bir millete terörist demek insan
aklıyla dalga geçmekten başka bir şey değildir. Ukrayna kendi toprağını
savununca kahraman; Filistin kendi toprağını savununca terörist oluyor, öyle
mi? Bu söylem ikiyüzlü sahtekârlıktır.
Düşünün ki,
yıllardır babaları öldürülmüş, anneleri katledilmiş, abileri cezaevlerine
atılmış çocukların büyüdüklerinde efendi efendi yaşamalarını söylemek nasihat
değil, tehdittir.
Her şeyini
kaybetmiş kişilerin yaşamak için en az bir sebep bulmuş ve icra etmişken
birilerinin rahat koltuklarından nutuk atmasını anlayamıyorum. Hamas’ın eylemi
bir savaşın sebebi değil, sonucudur. Sonucu ağır olsa da sapanın bombaya karşı
ilk galibiyetidir. Zaferin umudunu diri tutan bir gelişmedir. Aklıselimle birileri
bunu eleştirse bile duygusal düzlemde hak vermemeleri mümkün değildir.
Olayı olay yerinde
incelemek gerekir diye bir tabir vardır. Buradan Gazze’yi konuşmak havanda su
dövmek olur. Her gün ölen birini bir kere öldürmekle korkutamazsınız. Her gün
başına bomba yağan şehrin direnişini anlamlı kılan duruş, dirilişe duyduğu
inançtır.
Sonuç olarak başınızda
gök kubbe olduğu müddetçe hiçbir demir kubbe sizi koruyamayacaktır. Hangi
teknolojinin arkasına sığınırsanız sığının Allah’a sığınmadığınız müddetçe
gerçek kurtuluşa eremezsiniz.
Hiçbir özgürlük
bedelsiz olmaz. Bedeli olmayan nimet, ülfet değil külfettir.
Direnişin, ümmetin
dirilişine vesile olması duasıyla...
Vesselam.