Diren usta meydanlardayız
" Ben, sorumluluğunu üstelenmeye hazır, tek başına bir ümmet olmaya ceht etmiş insan, Allah'ın dostu ve müminlerin yoldaşı olarak, buradayım!" diyor ya Şeriati. Bu seslenişi hatırlatan bir duyarlılıkla; biz onu hınca hınç dolu meydanlarda konuşurken Allah'ın adını anarak selamlamasından bildik.
Anası bizim anamız gibi yaşmaklıydı. Ona sarılıp ağlarken tüm analara sarılır gibi, Anadolu olan toprak kokan nasırlı avuçları öpüyor ve nice yaşmaklı analara sarılıyordu. Yanan coğrafyaya dair kahrın, çilenin sancıları deveran ederken yüreğinde, batı meydanlarında kan dökücülere parmağını sallayıp hizaya çekişini, sonra ardına bakmadan dimdik gidişini gördük. Gördük ve ürperdik. Sanki Sezai Karakoç'un yedinci oğlu batı kapılarına gelmiş sesleniyordu gür sesiyleu2026 Umut, aşk ve onurla ayakta dimdik sesleniyordu. Değişmemek için sesleniyor ve direniyordu.
Ah benim yetimlerim. Gazze'nin, Filistin'in, Arıkan'ın yetimleriu2026 Çıplak ayakları çamurlu sokaklarda, bombalarla parçalanırken, şehitler mitralyözlerle, misken bombalarıyla delik deşik olmuş bağırlarını şehadetle serinletirken, çoğalıyordu dualarımız, yetimleri koruyan Ustanın avuçlarında bereketlenen umutlarlau2026
Gördük ve ürperdik. Umutlandık sonra. ' Öz vatanında garipsin, öz vatanında parya' diye seslenen hüzünlü nidasına şair yine kendi ses veriyordu ya; ' Mehmedim sevinin başlar yüksekte, ölsek de sevinin eve dönsek de, Sanma bu tekerlek kalır tümsekte, Yarın elbet bizim ebet bizimdir' diye. Üstadının şiirini okurken; Mehmetçiğe Allah'ın selamını gönderiyor peygamber ocağını ateşliyordu sanki imani sancılarlau2026
Mısır yanarken, kavrulurken Suriye gaz bombalarıyla, mültecilere kapılar bir bir kapanırken, bereketli Anadolu topraklarının kapılarını sonuna kadar açtı Usta ve ağladık hep birlikte. Ensar oluşumuza ağladık, muhacir olan kardeşlerimize çocuklarımızı anlattık ve paylaştık sonra. Duaya sarılarak muhkem ve muvahhit duruşlar için bir zamanlar hami olan ecdadın izinden gider gibi seninle gittik yetim avuçların yoksulluğuna.
Adeviye meydanı yanarken kavuran sıcaklarla, direnişçiler oruçlarını şehadetle açarken onlarla beraber her gece dualara sarıldık, meydanlarda gıyabi cenaze namazına durduk sen de aramızdaydın her zamanki gibi. Bir kere daha iman ettik kardeşlik adına. Sonra incecik, nazenin körpe bir kıza nişan alındı. Tomur tomur gencecik bir çocuk avuçlarımıza döküldü. O zaman Ustayı gördük ağlarken ekranlarda. Bir ülkenin başbakanı değil de bir baba duyarlılığıyla akıtıyordu gözyaşlarını. Kızına İslam'ın ilk çileli şehidin kadınının, Sümeyye'nin adını koymuştu ya. Güzel Esma hanemizden gider gibi esenlik yurduna giderken, Akdeniz'in Cennet yolcularından Furkan'ın gözbebekleri parlıyordu. Körpecik Furkan, Akdeniz'in sularına kanı dökülen cennet şehidi güzel evlat geliyordu aklımıza. Ellerimiz böğrümüzde, gözlerimiz yollarda, kan ve alınteri isteyen kutsal topraklara taze şehitlerin kanı dökülürken öylece kalakaldık.
Usta şimdi daha derinden dokunuyor sevdamız. Daha bir ceht ve heyecanla arkanda yürümenin hazzını yaşıyoruz. Kahpelere karşı hep birlikte bu vatan için yollardayız. Bu vatanın bağrına belenmiş taze şehitlerimiz kanı için yollardayız.
Bekliyoruz nöbetlerde, tükenmez enerjimizle, saf saf dizilmiş cemaat halini almış alnı secdeli halde bekliyoruz ve direniyoruz Ustau2026