Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3009.57
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 Ağustos 2020

Diplomasi ile Tuzakları Bozmak

Bir ülkenin sahip olduğu nüfus, toprak, ekonomi, askeri kapasite, entelektüel derinlik, coğrafi konumu vs. bütün bunlar gücü meydana getiren hammaddedir. Diplomasi ise, bütün bu faktörleri bir araya getirerek somut bir güce dönüştürür.

Diplomasinin önemini iyi kavramış ve doğru uygulayan bir siyasetçi, ülkesinin etkisini çok yüksek seviyelere çıkartırken, önemini iyi kavrayamamış bir siyasetçi ise, güç unsuları lehine olsa bile ülkesine zarar verebilir.

Bu bağlamda Almanya’da Otto Von Bismarck İle Adolf Hitler benim için çok çarpıcı örneklerdir. Bismarck diplomasinin olanaklarını çok iyi kullandığı için tek kurşun sıkmadan Alman Birliğini sağladı. Hitler ise, diplomasiye fazla önem vermediğinden dolayı hem ülkesini böldü hem de ağır savaş tazminatına mahkûm etti.

Diplomasinin önemi ve niteliğiyle ilgili çok şey söylenebilir ama asıl üzerinde durmak istediğim husus; Türkiye’nin etrafında oluşan tehditlere ve tuzaklara dikkat çekmektir.

Çok kutuplu dünya sisteminde Türkiye’nin etrafında birden çok gücün çıkardığı istikrarsızlığın temel amacı Doğu Akdeniz’de bulunan enerji kaynaklarını elde etmektir.

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki kararlılığını kırmak için mücadele alanını bir yay gibi gererek genişletmeye çalışıyorlar. Suriye, Libya, Azerbaycan’dan sonra, şimdide Mısır’ı katmak istiyorlar. Türkiye ile Mısır’ı çatıştırmak istiyorlar. Bu bir tuzaktır ve tuzağın pişirildiği yer ABD’deki bir takım Siyonist lobilerdir. Ne yazık ki, Sisi yönetimi bu tuzağa düşecek kadar zayıf görünüyor.

Türkiye ile Mısır ortak bir tarihe, kültüre ve inanca sahiptir. Sisi yönetiminin zayıflığını fırsat bilen Siyonist lobiler onu Türkiye’ye karşı kışkırtmaktadır. Böyle bir durumda Türkiye’nin devlet aklı stratejik bir hamleyle Sisi’nin içine düşürülmeye çalışıldığı tuzaktan kurtarmalıdır. Bunu onurlu Mısır halkı için yapmalıdır.

Türkiye ile Mısır iki ayrı devlet olarak farklı çıkarlara sahip olsa da, ortak çıkarları daha fazladır. Stratejik akıl, zamanın ve mekânın şartlarını dikkate alarak kurulan tuzakları bozmayı gerektirir. Türkiye şimdiye kadar planlanan tüm tuzakları başarıyla bozmuştur bu tuzağı da bozacağını umuyorum.

Türkiye ilkesel olarak tüm darbelere tepki gösterdiği gibi Sisi darbesine de tepki göstermiştir. Sisi’yle her konuda aynı düşünmesi mümkün değildir. Ancak stratejik akıl, farklı görüşler arasında ortak noktalar bulunmasını, vazgeçilmesi mümkün olmayan temel değerlerin tespit edilmesini kolaylaştırır.

Devletlerarası ilişkilerin bir tarafı çatışma ve savaş ise de, diğer tarafı da işbirliği ve diplomasi olduğu asla unutulmamalıdır. Aynı anda birçok cephede silahlı mücadelenin maliyeti ağır olabilir ama aynı anda birçok ülkeyle diplomatik mücadele yapılabilir.

Türkiye nitelikli bir diplomasi ile hem kurulan tuzaklar bozabilir hem de sahip olduğu güç potansiyellerini çok iyi kullanarak milli gücünü mümkün olan en yüksek seviyeye çıkartabilir. Dış politikanın hedef ve araçları arasında sağlıklı bir denge kurabilirse işte o zaman Süleyman Seyfi Öğün hocanın dediği gibi: ‘’ Hegemonyalar ebedî değil.’’ Tespiti hayata geçmiş olur.

Not: yazılarıma yorum ve eleştirileriyle katkı yapmak isteyenler: [email protected] bana ulaşabilirler.

Twiter:MehmetBeyhanTR