Diploma fetişizmi
Şu
sıralar heyecan dorukta… Önce LGS sonuçları açıklandı şimdi de YKS sonuçları…
Sırada tercihler var…
Eğitim
sistemi sınav ve diploma kıskacına sıkışmış durumda…
Kesintisiz
bir sınav maratonunun sonucunda diplomalarını alıp mutluluk fotoğraflarını
paylaşanların sayısı da az değil…
Ne
de olsa tüm bu çabalar, parlak bir gelecek arayışı içindi, değil mi?
Tabii
ki tüm zamanlar için eğitim oldukça önemlidir…
Diplomada
bir hak ediştir… Bu amaca yönelik tüm emeklerde takdire şayandır… Ancak bu
konuda bir hususu göz ardı etmemek gerekiyor…
Diploma
bir ihtiyaçtır, doğru… Ancak adam olmanın gerek ve yeter şartı değildir…
Diploma şeylerden bir şeydir, her şey değildir…
Diplomanın
hükmü nereye kadar geçerlidir, gerçekçi olmak durumundayız…
Ne
yazık ki ülkemizde diploma dediğimiz nesneye çok fazla anlam yüklenmiş,
beklenti üst düzeylerde seyreder durumda… Özellikle ebeveyn için adam olmanın
olmazsa olmazı, tartışılmaz kriteri sanki diploma sahibi olmak…
Rızkın
kapısı, geleceğin garantisi, tüm dertlerin ilacı illa diploma…
Böyle
olunca da amansız bir yarış, ölümüne bir çırpınış, üst düzey bir çaba fasılasız
devam ediyor…
Neredeyse
diploma sahibi olmak yaradılışın biricik amacı haline geldiği günlerden
geçiyoruz…
Biliyorum
devir diploma, etiket ve unvan devri… Diploman kadar değerlisin…
Diploman
kadar varsın… Diploman kadar konuşabilirsin…
Diplomaya
kutsiyet atfetme bir diplomaperestlik, bir diploma fetişleştirmesine doğru mu
gidişat?
Belki
de dünyevileşmemizin bir tezahürü de diplomaya yüklediğimiz aşırı anlamlardır…
Bir
diploma uğruna tükettiklerimiz, harcadıklarımız, ertelediklerimiz ve hesapsız
emeklerimiz…
İtibarı,
saygınlığı, onuru, erdemi diploma ile ölçer olduk… Diplomayı elimize alınca tüm dertlerimiz
bitecek sandık… Sonrasında bir tane yetmedi gelsin ikinci, üçüncü diplomalar…
Şunu
unuttuk; diplomasızda insan olunur, insan kalınır… Değer üretilir…
Kariyeri
yüksek, karakteri zayıf kuşaklar geliyor…
Karne
notu yüksek, kişiliği düşük nesillerle sınanıyoruz… Diploması var fakat tevazusu,
terazisi yok…
Zihniyeti
oluşmamış, şahsiyeti oturmamış diplomalı bireylerin dünyasında hangi değerlerin
mücadelesini verebiliriz?
Çokça
mürekkep yalamış, bireysel çıkardan başka bir gayesi olmayanlarla neyi
paylaşabiliriz?
Yanlış
anlaşılmak istemem, elbette diplomamız olsun ancak tek derdimiz, tek varlığımız
diploma olmasın…
Diploma
bir basamaktır, kaderimizi çizen diploma değildir… Umudun tek kapısı okul
değildir… Okulda çok şey öğrenebiliriz ancak hayat mektebinden almamız gereken
çokça dersler var…
Arabayı
ehliyet değil biz süreriz… Diploma bizi ayakta tutmaz, hayatta ayakta kalmayı
biz becereceğiz…
Diploma
amaç değil araçtır…
Diploma
üzerinden değer üretmek bizim için önemlidir… Başarı için önce kendimizi
keşfetmek, kimliğimizi inşa etmek ve kendimizi geliştirmek zorundayız… Çünkü
biz yeryüzünün halifesiyiz… Yeryüzünün ihyasına, nesillerin ıslahına memuruz…
Cehaletle
mücadele sadece diploma işi değil, ilim, irfan, hikmet olmadan olmuyor…
Buyurun,
prestijli fakültelerden mezun olduk, afilli diplomalarımız, sükseli
konumlarımız oldu… Peki, sorumluluklarımıza ne oldu?
Gerçekçi
olmak zorundayız… Diplomalı ama kaprisli, kompleksli, kendisi ile kavgalı,
kişiliği oturmamış, hayatı doğru okuyamamış, sorumluluk bilincinden uzak
olanlarla yol alınmıyor…
Bilelim
ki, her diplomanın bir ray ömrü vardır… Artık diplomalarda karın doyurmuyor…
Diplomalı işsizler ordusu, toplumsal bir travmanın habercisi… Diplomalı
avareler, kravatlı kifayetsizler çoğalıyor…
Bu
durumda ne yapmalıyız?
Ümmi
bir peygamberin ümmeti olarak, değerler sıralamasında neyi nereye koyacağımıza
dikkat etmek durumundayız…
“Faydasız
ilimden Allah’a sığınmalıyız”
Öncelikler
fıkhımızın sıralamasını inancımıza göre yeniden düzenlemeliyiz…
Gençlerimizden
akademik başarı dışında neler istemeliyiz?
Eğitim
paradigmamızı tevhit ve takva bağlamında yeniden temellendirmemiz kaçınılmaz
görünüyor…
Ezcümle rabbani bir talim ve terbiyeye muhtacız...