Dolar (USD)
32.37
Euro (EUR)
34.91
Gram Altın
2323.73
BIST 100
9068.17
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

28 Şubat 2017

Dinimizde sözden dönme yoktur

Hicretin altıncı yılında Hudeybiye'de Mekkeli müşriklerle Müslümanlar arasında bir sulh anlaşması imzalanmıştı. Anlaşmanın maddelerinden birine göre: Mekkelilerden biri Müslüman olarak Medine'ye sığınırsa, müşriklere iade edilecekti. Tersi olursa, yani Medineli biri, Mekke'ye iltica ederse, Müslümanlara geri verilmeyecekti.

Bu madde, görünüşte Müslümanlar aleyhine ağır bir hüküm ifade ediyordu. Ancak Peygamberimiz, yapılan anlaşmanın ileride İslam'a büyük faydalar getireceği ümidindeydi. Bu sebeple, barışın sağlanması için bu maddeyi de kabul etmek durumunda kalmıştı.

***

Barış görüşmeleri yeni tamamlanmıştı ki, Mekkelilerin temsilcisi Süheyl bin Amr'ın oğlu Ebu00fb Cendel, Hudeybiye'ye çıka geldi. Ebu00fb Cendel, Müslüman olduğu için, babası tarafından zincirlenerek zindana atılmıştı. Hudeybiye'de barış görüşmeleri devam ederken, bir yolunu bulup Mekke'den kaçmış, Peygamberimize sığınmaya gelmişti.

Müslümanlar, hemen Ebu00fb Cendel'e sahip çıktılar. Fakat Süheyl bin Amr:

u2013 Ey Muhammed, işte üzerinde anlaştığımız barış gereği, bana geri çevireceğin kişilerin ilki budur, diyerek oğlunu geri istedi.

Peygamberimiz, Ebu00fb Cendel'in istisna sayılıp anlaşma dışı bırakılmasını istedi. Fakat Süheyl, kesinlikle razı olmuyordu. "Ya oğlumu geri verirsiniz veya bu anlaşma burada biter" diyordu.

Peygamberimiz bu ısrar karşısında, Ebu00fb Cendel'i geri verme zorunda kaldı.

Onu Mekkelilere teslim ederken, şu teselli edici sözleri söyledi:

u2013 Ey Ebu00fb Cendel! Şu anda Kureyş'lilerle aramızda barış imzalanmış durumda. Bu yolda onlara Allah'ın ahdiyle söz vermiş bulunuyoruz. Yaptığımız bu ahde vefasızlık edemeyiz. Verdiğimiz sözde durmamak bize yakışmaz. Bu yüzden, seni onlara geri vermeye mecburuz. Sen biraz daha sabret, Çektiklerine bir müddet daha katlan. Allah'tan bunun ödül ve sevabını bekle. Hiç şüphesiz Allah, senin için ve senin durumunda bulunan diğer zayıf ve kimsesiz Müslümanlar için, elbette bir çıkış yolu gösterecektir.

***

Ebu00fb Cendel, müşriklere geri teslim edilirken, Müslümanları derin bir üzüntü kaplamıştı. Kalpleri kan ağlıyordu. Hz. Ömer bu duruma daha fazla dayanamamış:

u2013 Ya Resu00fblallah! Bu kardeşimizi Kureyşlilere niçin geri veriyoruz? Dinimize bu hakarete niçin razı oluyoruz? diye Allah Resu00fblüne sitemkar sözlerde bulunmuştu. Peygamberimiz ona:

u2013 Biz bu hususta onlarla anlaşma yapmış bulunuyoruz. Dinimizde ahde vefasızlık, sözden dönmek yoktur, buyurarak karşılık vermişti.

Mü'minlere çok ağır gelen bu halin, ilerde ne büyük faydalar sağlayacağı, o an için bilinemezdi elbette...

Nitekim Müslümanların aleyhine konulmuş olan bu madde, çok geçmeden müşriklerin aleyhine işlemeye başlamış, onların ricası ile anlaşma metninden çıkarılmıştır. Çünkü Mekke'den kaçan mü'minler, Medine'ye sığınma hakları olmadığı için, Şam yolu üzerinde bir mevkide üslenip silahlanmışlar, buradan geçen Kureyş kervanlarına zarar vermeye başlamışlardır. Kureyşliler bu halden bizar olunca, burada yerleşen ve sayıları her geçen gün çığ gibi artan Müslümanların, Medine'ye dönmelerinin kendileri lehine olacağını görerek, anlaşmadaki maddenin iptalini istemişlerdir.

***

Ashab'ın çoğu, Hudeybiye anlaşmasından üzülüp İslam aleyhine olduğunu düşünürken, başta Ebu00fb Bekir olarak, bazıları da bu işin sonunun hayır olacağını sezmişlerdi. Bu yüzden olayı sabır ve tevekkülle karşılamışlar, paniğe kapılmamışlardı. Nitekim Hz. Ebu00fb Bekir şöyle demiştir:

u2013 İslam'da Hudeybiye fethinden daha büyük bir fetih olmamıştır. Fakat bu hususta, halk, başlangıçta çok kısa ve dar düşünmüşlerdi.

Kullar acele ederler.

Yüce Allah ise acele etmez. Dilediği şey kıvamına gelip olgunlaşmadıkça yaratmaz."

Gerçekten de Hudeybiye anlaşması, Müslümanlara büyük fetihlerin kapısını açmıştır. Müşriklerle Müslümanlar arasındaki sıcak harp, bu anlaşma ile sona ermiş, kılıçlar kınına sokulmuştur. Mekke'nin ileri gelenleri, bu barış döneminde İslamiyet hakkında hislerden ve ön yargılardan uzak, akıl, mantık ve vicdanlarıyla düşünme zemini bulmuşlar; neticede pek çoğu İslamiyeti kabul etmek durumunda kalmışlardır.

Diğer taraftan Peygamberimiz, Kureyş ile anlaşmış olmanın rahatlığı içinde, Hayber'i fethetmiş; Medine'ye geldiği günden beri devamlı İslam aleyhine bozgunculuk yapan Yahudilerin kışkırtmalarına son verme imkanı bulmuştur.

Mekke'nin fethine de, yine Hudeybiye anlaşması zemin hazırlamıştır.

 
ABONE OL
Deniz feneri detay
Deniz feneri detay
Kızılay 160x600
TDV ramazan