Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 Kasım 2023

​Dinimizde insan hayatının önemi- 4

Yaşama hakkı bütün haklardan önce gelir. Bu hak insana her şeyin yaratıcısı olan Allahü Teâlâ tarafından verilmiştir. O, bu hakkın ihlal edilmemesi için de dünyevî ve uhrevî müeyyideler getirmiştir. Dolayısıyla hiçbir insanın başka birinin hayat hakkı üstünde bir tasarrufu asla konusu olamaz. Fakat maalesef vakıa böyle değil; insanlık tarihi çok kanlıdır.

Nitekim Kuran-ı kerimde insanın dünyaya gönderilişi anlatılırken meleklerin; “insanoğlunun yeryüzünde fesat çıkarıp kan dökeceğini” arz ettikleri, kaydedilir. Gerçekten de ta en başta ilk insan ve ilk peygamber olan Âdem aleyhisselamın iki oğlu arasında kıskançlık kaynaklı aşırı kin ve düşmanlık sebebiyle yeryüzünde ilk cinayet işlenmiştir. Âyet-i kerimede buyuruldu ki:

“Hani Rabbin meleklere; Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, demişti. Onlar; biz Seni övgü ile tesbih ederken ve Senin kutsallığını dile getirip dururken orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın, dediler. Allah; şüphe yok ki, Ben sizin bilmediklerinizi bilirim, buyurdu.” (Bakara 30)

Yüce dinimiz İslam’da insan ha­yatı çok çok kıymetlidir. Bu sebeple haksız yere bir insanı öldürmek bütün insanları öldürmek gibi kabul edilmiştir. Evet, bir insanı haksız yere öldürmenin büyük bir insanlık suçu olduğu her türlü izahtan varestedir. Çünkü böyle bir kötülük büyük fitnelere sebep olur: Böyle bir cinayet, top­lumda öldürme olaylarının yayılmasına, insanların birbirine düşmesine ve sosyal düzenin bozulmasına yol açar. Ayrıca haksız olarak bir başkasının canına kıyan kimse, çok kötü bir yol açmış ve bu konuda başka canilere de cesaret vermiş olur. Dolayısıyla adam öldüren kişi, yalnızca maktule haksızlık yapmakla kalmaz, aynı zamanda insan hayatının kutsallığına inanmadığını ve başkalarına karşı hiçbir merhamet duygusu taşımadığını da göstermiş olur. Hâlbuki insan hayatının güvence altına alınabilmesi için insanların birbirlerine saygı göstermeleri, hayatın kutsal olduğuna inanıp korumasına titizlikle çalışmaları gerekir. Bu açıdan bir kimseyi öldüren kişi, herkesi öldürmüş gibidir. İşte haksız yere adam öldürmek, böyle genel bir kötülüktür.

Bu sebeple yüce dinimiz İslam, haksız yere adam öldürmeyi ön­lemek, toplumunda can güvenliğini sağlamak, insanları huzurlu ve mutlu bir hayata kavuşturmak için son derece caydırıcı dünyevî bir müeyyide olan kısası yani idam cezasını getirmiştir. Âyet-i kerimede buyuruldu ki:

“Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında kısas size gerekli kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın. Ancak her kime, kardeşi tarafından bir şey bağışlanırsa artık ona hakkaniyetle uymalı ve diyeti ona güzellikle ödemelidir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme, bir rahmettir. Bundan sonra kim haddi aşarsa ona elem verici bir azap vardır. Kısasta sizin için hayat vardır, ey akıl sahipleri, umulur ki sakınırsınız.” (Bakara 179)

Yüce Dinimiz, ayrıca katilin Allah’ın gazabı, laneti ve cehennem azabıyla cezalandırılacağını haber vermiştir. Âyet-i kerimede buyuruldu ki:

“Kim de bir mümini kasten öldürürse cezası, içinde devamlı kalmak üzere cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lânetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.” (Nisa 93)

Yine Dinimizde masum bir insanın canını kurtarmak da bütün insanlığın canını kurtarmak kadar değerli bir fazilet sayılmıştır. Binaenaleyh bir yaralının hayata dönmesine vesile olan, insanların öldüğü bir savaşı durduran, açlıktan ölmekte olan kimseye gıda temin eden ve tabiî bir âfet sebebiyle hayatını kaybetmek üzere olan bir insanı kurtaran kimse, bütün insanların hayatını kurtarmış gibi kabul edilir. Bu noktada bütün insanlar tek bir can gibi telakki edilmiş ve bir insanın bütün insanlığı temsil ettiğine işaret edilmiştir.

Nitekim Lokman sure-i celilesinin: “Sizin yaratılmanız da tekrar diriltilmeniz de tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibidir. Gerçekten Allah her şeyi hakkıyla işiten, her şeyi hakkıyla görendir,” mealindeki 28. âyet-i kerimesinde Allahü Teâlâ’nın sonsuz kudreti vurgulandığı gibi bu hakikate de temas edilmiştir.