Dinimizde anne ve babaya itaatin önemi-2
Evladın ne zaman başı sıkışsa, ilk olarak ebeveyni
aklına gelir… Onlar da seve seve evlatlarının yardımına koşarlar. İşte böylesi
eşsiz bir değere sahip olmak; insanın dünyada duyduğu en özel, en güçlü ve en
rahatlatıcı duygudur.
Bütün
bunlardan dolayı; her zaman mutlu-mesut olmak ve -yarın kendi- çocuklarının
hayrını görmek isteyen kişi, bugün anne-babasına karşı itaatkâr, sadık,
saygılı, vefakâr ve fedakâr olmalıdır. Kişinin de toplumun da hayrı buradadır.
Kaldı ki, yüce dinimiz İslâm; anne babaya iyi davranmayı, onların ihtiyaçlarını
karşılamayı, meşru ölçüler dahilinde isteklerini yerine getirmeyi, gönüllerini
almayı, onlara merhamet etmeyi ve kendilerine hayır duada bulunmayı
emretmektedir. Onlarla alakayı kesmeyi, kendilerine kaba ve sert davranmayı,
gönüllerini kırmayı, onlara karşı her türlü isyankâr söz ve davranışlarda
bulunmayı da kesin olarak haram kılmış ve yasaklamıştır.
Anne-babaya
itaat, yüce kitabımız Kuran-ı kerimin açık emridir. Âyet-i kerimede buyuruldu
ki:
“Rabbin,
kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anne babaya iyi davranmanızı
kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında
ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara ‘öf’ bile deme; onları azarlama;
onlara tatlı ve güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir
ve de ki: Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi Sen de
onlara merhamet eyle!” (İsra
23-24)
Anne-babaya
itaat, Efendimiz aleyhisselamın Sünnet-i seniyyelerinde de çok geniş yer
almıştır. Hadis-i şeriflerde buyruldu ki: “(Sahabi diyor ki:) Resulullah
sallallahü aleyhi vesselam; üç defa: ‘Size büyük günahların en büyüğünü haber
vereyim mi’, dedi. Biz de ‘evet ya Resulellah’, deyince; ‘bunlar: Allah’a şirk
koşmak, anne babaya itaatsizlik etmek ve yalancı şahitlik yapmaktır’, dedi.” (Müslim)
“(Resulullah sallallahü aleyhi ve
sellem:) Burnu yere sürünsün, sonra burnu yere sürünsün, sonra burnu yere
sürünsün, dedi. Sahabi, kimin (burnu yere sürünsün) ey Allah’ın Resulü,
diye sorunca; (Efendimiz aleyhisselam:) İhtiyarlığı anında annesi ile
babasından birine yahut her ikisine yetişip de, onlar(ın rızasını ve hayır
duasını alması) sebebiyle cennete giremeyenin, dedi!” (Müslim)
“Rabbin
hoşnutluğu, anne babanın hoşnutluğuna bağlıdır. Rabbin öfkesi de, anne babanın
öfkesine bağlıdır.”
(Müslim)
“(Efendimiz aleyhisselam, ‘amellerin en
üstünü nedir’ diye sual eden sahabiye, şöyle cevap verdi:) Vaktinde kılınan
namaz ve anne babaya iyilik etmektir. Sonra da Allah yolunda cihad etmek
gelir.” (Buhari, Tevhid, 48)
“Cennet,
annelerin ayakları altındadır.” (Kenz ül-Ummal, 45439)
“Kim,
ömrünün uzun olmasını ve geçim kaynaklarının genişlemesini istiyorsa, anne babasına
iyi baksın ve akrabalık hakkına riayet etsin.” (Müsned)
“Anne
babasına âsi olan cennete giremez.” (Nesai)
Üveys
bin Âmir el-Karnî’nin (yani Veysel Karani) Hazretlerinin kıssası meşhurdur. Bu
Zat, tâbiînin (sahabi olan zatlardan birini veya birkaçını görenlerin)
büyüklerindendir. Kendisi; asr-ı saadette Müslüman oldu. Annesine çok hizmet
etti ve onun hayır duasını aldı. Efendimiz aleyhisselamı çok görmek istiyordu.
Bunun için defalarca annesinden izin almaya çalıştı. Fakat annesi, -kendisine
bakacak kimsesi olmadığı için- izin vermedi. Bunun için, O da Resulullah’ı
göremedi ve dolayısıyla -çok istediği halde- sahabi olamadı.
Ancak
sahabi olamadığı halde, Efendimiz aleyhissalatü vesselamın yüksek iltifatlarına
nâil ve hadis-i şeriflerine konu oldu. Ayrıca Hırka-i saadetlerine de mazhar
oldu. Bunun için de -olamadığı halde, neredeyse- sahabi imiş gibi Müslümanların
kalbinde taht kurdu. Sahabenin en büyüklerinden ve dört Halifeden biri olan
Hazret-i Ömer gibi büyük bir Zat, -Efendimiz aleyhiselamın emir ve tavsiyeleri
ile- O’na hürmet gösterdi ve hayır duasını aldı.
İslam
toplumunda -neredeyse- adını duymayan kalmadı. Kıssaya baktığımızda; annenin
bir sözünü dinlemenin evlada ne büyük dereceler kazandırdığını açıkça
görebiliriz. Buradaki en ilginç olan husus ise, evladın; ‘sahabi olmak gibi çok
büyük bir makamı kaçırma pahasına’, annesini dinlemesidir…
(Devamı haftaya…)