DİNİ NİKAH YOK
Başlığı, bu kadar sert koyduğum için üzgünüm. Ancak bazan meramınızı böyle anlatabiliyorsunuz. Problem şudur; müslümanlar evliliklerini dini nikah diye isimlendirdikleri nikah türü ile "kutsal"ın manevi çeperlerine almak isterlerken, "dini nikah" İslam'ın asla hedeflemediği ve istemediği sonuçlar üretmeye başlıyor.
Dini nikah ile ilgili sonuç olarak söyleceğimizi baştan ifade edelim: İslam'da dini nikah diye bir nikah türü yoktur. Nikah, evlenmek isteyen kimseler arasında yapılmış bir akitten ibarettir. Fıkıh kitaplarına baktığınızda nikahın gerçekleşebilmesi için icap ve kabul (yani karşılıklı olarak evlenmeyi kabul etmeyi beyan) ve şahitlerin gerektiğini görürsünüz. Fakat nikahın kamuya duyurulması gereklidir. Öte yandan benim üzerinde duracağım önemli bir nokta da; nikahın bir akit olarak hukuksal sonuçlarının olmasıdır.
Bu bağlamda konuya yaklaştığımızda, "dini nikah" diye isimlendirilen nikahın, modern zamanlarda biraz fıkıh oluşturucu ama büyük oranda reaksiyoner tavırlarından beslendiğini görmemiz lazımdır. Ortalama bir fıkıh kitabında bile "dini nikah" başlığı altında bir bahis bulmak mümkün değildir. Ancak İslam'a göre nikahın şartlarına dair uzun anlatımlar ve çeşitli meselelerin çözümlerini görürsünüz. Üstelik Hz. Peygamber Dönemi'nde "dini nikah" diye bir nikah türü yoktur. Ayrıca Cahiliye döneminde nikahlanmış kimselerdene, müslüman olanlara Hz. Peygamber (SAV) nikahlarını yenileme gibi bir uygulamaya da gitmemiştir.
Benim "dini nikah yoktur" iddiamın mesnetlerine geçmeden, önce bugün dini nikah uygulamalarına bazı örnek vakıalar üzerinden bir bakalım. Vakıa 1: İki üniversite öğrencisi, evlenme güçleri de olmasına rağmen, daha rahat gezebilmek ve birarada bulunabilmek için dini nikah kıydırmak istiyorlar. Ama bu nikahları aileleri bile bilmeyecek. Sadece ikisi ve şahitler bilecekler.
Vakıa 2: Erkek eşinin ve ondan olan çocukların bile haberi olmadan, hem eşine görevlerini yerine getirmez, hem de başka kadınlarla dini nikah kıyarak yaşamaya başlar. Tabii, etrafta hiç kimsenin haberi yok. Sonuç; duyulunca eşler arasında aile faciası.
Vakıa 3: Artık bir Türkiye klasiği haline gelmeye başladı. Kim kiminle eğlenmek, macera yaşamak istiyorsa, bunu meşrulaştırmak için "dini nikah" adı altındaki nikahı araçsallaştırmaya başladı. Yani artık dini nikah, bazan da muta nikahı gibi pratiklere meşruiyet kazandırma gibi bir işlev görüyor. Dini nikahı uygulaması da çok kolay. Öyle masraf yapmanıza gerek yok. İki şahit bulup bir evde, mekanda nikahınızı kıydırıyorsunuz; olup bitiyor.
Şimdi bu ve benzer örneklere baktığınız zaman, hepsinde ortak sorunlardan birisinin nikahın gizliliği, diğeri ise bir hukuk doğurmaması olduğunu görürüz. Şimdi iki kişi arasında resmi nikah (nikahın resmisi dinisi yoktur. Anlaşılması için böyle kullandım) olmaksızın dini nikah kıyılmışsa, taraflardan biri öldüğü ya da ayrıldıkları zaman, hiçkimse onların medeni durumlarını anlamayacaktır. Halbuki, taraflardan birisi bir başkasıyla evlenmek istediğinde, yeni eşinin bunu bilmeye hakkı vardır. Ayrıca o kişinin evlenmeye mani bir durumunun olup olmadığı anlaşılamayacaktır. Yani burada kişilerin durumlarının bilinmesi zaafiyete uğramakta; üstelik çocukları falan olmuşsa bunlar da topluma muhtelif sorunlar yumağı olarak dönmektedir. Bu çocuklar, çocuk yuvalarında bakıma terk edilmektedir mesela.
Bu noktada tam da dini nikahın bir hukuk doğurmadığına gelmiş oluyoruz. Dini nikah ile evliliğin, bir ayrılma ya da taraflardan birinin ölümü halinde hukuki sonucu yoktur. Mesela; kadın erkekten miras talebinde bulunamaz. Üstelik çocuklarının resmi anlamda nesebi de hukuki bir statüye kavuşamaz. Bunun her bakımdan mağduriyetini de büyük oranda kadın çeker.
Sonuç olarak belirtelim ki; Dini nikah diye bir nikah yoktur. Resmi ve dini nikah ayrımı olmaz. Nikah nikahtır. Üstelik de bugün bu büyük oranda mağduriyetler üretmekte ve İslam'ın hedeflemediği sonuçlara sebep olmaktadır. Nikah bir sözleşmedir ve İslam'a göre kiminle yaparsanız yapın sözleşmenize yani akitlerinize uymak zorundasınız.