Dini nihak, 'Dini' mi?
Başlıktaki soruyu çok provakatif bulabilir ya da "bak işte dini nikaha karşı bir kişi daha" diyerek değerlendirebilirsiniz. Ama benim bu soruyu sormama sebep olan bir takım suistimaller ve problemleri artık daha sık duymam. Şahit olduğum problemler olabildiğince arttığından dolayı bu konuya yer ayırıyorum. Çünkü artık dini nikah adı altında kıyılan nikahlardan önemli bir kısmı, burada din diye kastettiğimiz "İslam"ın hiç te arzu etmediği sonuçlar üretmeye başlıyor.
Önce şuradan başlayalım. "Dini nikah" tabiri modern zamanların Türkiye'sinin literatüre kazandırdığı bir kavram. İnsanlar Belediye tarafından kıyılan nikahların, manevi boyutunun eksikliği ya da evliliklerinin daha ilahi bağlarla birbirlerine bağlandığını hissetmek istiyor olabilirler. Kimilerine göre de belediye nikahı sahih değil. Bunun için böyle bir yola başvuruyorlar. Bundan dolayı ikircikli bir durum ortaya çıkıyor; insanlar resmi nikahla birlikte "dini nikah" adı altında bir nikah daha kıyıyorlar. Tabii herkes değil; isteyenler. SEKAM'ın (Sosyal Ekonomik Araştırmalar Merkezi) Türkiye genelinde yaptığı Aile konulu araştırmada, halkın yaklaşık % 79.8'inin "dini nikah olmadan olmaz" görüşünde olduklarını görüyoruz ki, anlaşıldığı kadarıyla toplumda "dini nikah"a büyük önem atfediliyor.
Peki toplumda "dini nikah" nasıl bir uygulama alanı bulmuş? Öncelikle, insanlar daha önce belirttiğimiz gibi resmi nikahla birlikte dini nikah yaptırma eğilimindedirler. Bunun dışında, ikinci kez evlenenler ve en önemlisi de kız ve erkeğin serbest ilişkilerini daha meşru(!) olarak yaşama istekleri. Toplumda bir bakıyorsunuz, daha öğrenci iken gençler dini nikahlı olduklarını söylüyorlar. Magazin sayfalarına düşen haberlere bakıyorsunuz; bazı sanatçılar imam nikahlı olduklarını söylüyorlar. Yaygın uygulamalardan birisi de; resmi nikahtan önce dini nikahın kıyılması. Bir de bakıyorsunuz, dini nikahlıyız diye eş gibi yaşamışlar ve resmi nikah kıyılmadan ayrılıyorlar. Dolayısıyla önemli oranda suistimale ve aslında kısmen de olabildiğince serbest bir yaşamın da dinsel meşruiyet gerekçesi olarak gösterilmesine kapı açtığını görüyoruz dini nikahın.
Önce şunu belirtelim; nikah bu kadar kolay ve basit bir mesele değildir. İmamın önüne gidiyorsunuz, dini nikah kıydırıyorsunuz ve bu iş oluyor öyle mi? Hiç kimsenin haberi yok. Bir kere nikahın iki temel şartı vardır; bunlar icap ve kabul (yani tarafların birbirlerini eş olarak kabul ettiklerinin beyanı) ve ilan. Buna bir de bu nikahın resmi olarak tescil edilmesini ekleyebiliriz. Bu durumda, nikahta eşlerin birbirini kabul ettiklerinin beyanından sonra, ilan edilmesi; yani çevrenin onların evlendiklerini bilmesi gerekir. Bir de nikah kayıtlarda tescil edilmelidir ki, hukuk doğursun. Yani evlendikten sonra herhangi bir şekilde meydana gelecek ayrılmalarda, çocukların, kadın ve erkeğin hakları korunabilsin. En önemlisi de neseb, sahih bir şekilde devam edebilsin. Şimdi önemli soru(n) şu; dini nikah, nikahın bu şartlarını sağlıyor mu yoksa sadece manevi bir etkisi mi var?
Nikah, öncelikle sosyal bir mukaveledir. Onun dinisi gayr-ı dinisi olmaz. Hz. Peygamber (SAV) sonradan müslüman olan evli kişilere nikahlarını yeniletmemiştir. Bizde eskiden uygulanan nikah tazeleme gibi ritüeller ise, sadece bir gelenekten ibarettir. Dini açıdan hiçbir reel karşılığı yoktur. "Dini nikah"ın farklı yaşam tarzlarına servis sunan bir manivela haline gelmesi ise önemli bir handikaptır.
Bu ikircikli durumun bir an önce aşılması gerekiyor. Devlet insanların dini hassasiyetlerini de gözöüne alarak, buna bir formül bulmalı ve nikahlar hep kayıt altında olmalıdır. Benim ilgilendiğim en önemli kısım ise, aile ve değerlerde gittikçe meydana gelen aşınma. Bir de bakıyorsunuz bir müddet sonra, "din"in dinle alakası kalmamış ve kendi özgül ağırlığını aşarak başka bir şey haline gelmiş.