Dini-Dünyevi ayrımı
Din, kelime anlamı olarak takip edilen yol, iman, itaat, hal ve gidiş manalarına geliyor. Şer’i anlamı itibariyle de Allah Teala tarafından Resulü vasıtasıyla gönderilen ve hayatımızı ilgilendiren kanunların bütünü demek oluyor. Bu sebeple islam inancında din ve dünya ayrımı söz konusu değildir.
Günümüz
insanı ise islamın emir ve kurallarını bir tarafa bırakarak dünya hayatını
kendi keyfine ve nefsi isteklerine uygun bir şekilde yaşama peşindedir. Bunun
için dini, dünya hayatından çıkarmak istiyor. Özellikle inanç açısından tehlike
arz eden bu davranıştan uzak olmak ve öncelikle din ve dünya ikilemini
çağrıştıran bazı söylemleri terk etmek gerekir.
Bugün
hemen herkesin ağzında bazı deyimler var:
·
Dini hayat
·
Dini mesele
·
Dini bilgi
·
Dini otorite
·
Din adamı vb.
Ne
demek bunlar? Hayatın dini ve dini olmayanı mı var? Hayat hayattır ve onun
yaşanması için dinimiz tarafından kurallar konmuştur. Bu dünya hayatı bir
tanedir, o da yaşanmakta olandır.
Dini
mesele ne demek? Meselelerin tümü hayatla ilgilidir. Din de bu meselelerin
çözümünü hükme bağlar.
Dini
bilgi ne demek oluyor? Eğer bununla fıkıh, hadis, kelam, tefsir gibi ilimler
kast ediliyorsa iyi bilinmelidir ki bütün bu ilimler Kur'an'ı iyi anlamak ve
onun hayatımız için önerdiği çözümlere ulaşmak için elde edilir. Bu ilimlerle
fizik, matematik, kimya, tıp ve benzeri ilimler arasında hiçbir ayrım yoktur.
Yani tefsir, Kur'an ayetlerinin izahını içerir. İnsan Kur'an'ı iyi anlayınca
tabiatı iyi tanır. Ondaki sırları keşfetmek için fizik, matematik, kimya okur
ve neticeye gider. Fıkıh, hukukumuzun ana kaynağıdır. Kişisel ve toplumsal
problemlerimizin çözümünü esas alır,
hayatımızın düzeni için
kurallar geliştirir.
Hasılı,
bunları birbirinden ayırmak mümkün
değildir. Zira dünkü fıkıhçılarımız aynı zamanda hekimdi. Dünkü
kimyacılarımız aynı zamanda müfessirdi. Ta ki bu dinle dünyayı ayımı anlamsızlığı ortaya
çıkıncaya kadar.
Laikliği
Hristiyanlar uydurma dinlerinin açmazında kurtulmak ve dünya nimetlerine
haksızca konmak için bulup ortaya koydular. Aslında içinde bulundukları bu
açmazdan kurtulmak için Müslüman
olmaları en doğru yol idi.
Ama nasipleri yokmuş, bir batıldan uzaklaşıp daha kötüsüne saplantılar.
Onlar
bu açmazdan kurtulmak için dini hayat-dünyevi hayat ikilemini icat ettiler.
Peki bize ne oldu? Bizim derdimiz neydi de biz de onlar gibi söylemeye ve yaşamaya başladık? Dinin ne
olduğunu zannediyor bu ayrımı dillendirenler? Peygamber Efendimiz (sav)
buyuruyor ki: “Din muameledir.” O bir söz değildir, laf değildir; iştir, ameldir.
Muamele
insanlar arasındaki ilişkilerin tümü için kullanılan bir kelimedir. İslam dini
inancı, ırkı, milliyeti, rengi, cinsi ne olursa olsun Müslim-gayrimüslim tüm
insanlar arasındaki ilişkileri düzenleyen bir ilahi vahiy eseridir.
Şimdi
dönüp tekrar soralım: dini
hayat-dünyevi hayat, dini düzen-dünyevi
düzen, dini mesele-dünyevi mesele, dini ilim-dünyevi ilim, dini otorite-dünyevi
otorite ve benzeri laflar bizim dinimiz İslam'ın prensiplerine uyuyor mu? Bu söylem ve anlayışların İslam'da bir
yeri var mı?
Bu
gibi yanlış laflar bizi saptırabilir. Zira insan düşündüğü gibi yaşarmış yahut
söyleye söyleye söylediklerine bizzat inanmaya ve onları yapmaya başlarmış.
Günümüzün en büyük tehlikelerinden biri de
insanımızın, özellikle aydınımızın zihnen ve fikren laikleşmesidir. “Tarihsellik”
diye bir sakat anlayıştan da söz
ediliyor. Yani İslam o günün
ihtiyaçlarını karşılamak için gönderilmiş
miş. Şimdi ise dünya başka bir dünya imiş. Bunlar çok tehlikeli, çok yanlış,
çok ifsad edici fikir ve anlayışlar. Bunu söyleyenler İslam'ı hiç bilmiyorlar. Kara bir cehaletin, kör bir taassubun içindedirler. Zira
İslam kıyamete kadar baki olmak üzere gönderilmiş bir dindir. İslam tüm
insanlığın dinidir. Allah Teâlâ kulları arasında ayrım yapmaz o adil-i
mutlaktır. Gönderdiği din bütün kulları içindir ve bir rahmettir.