Dine Karşı Din 2
Bir önceki yazımızın giriş pragrafımızı yeniden hatırlayalım. İslam düşmanları ordu ve silahlarla, İslam ümmeti ve İslam’la baş edemeyeceklerini asırlar öncesinden anlamışlardı. Bu sebeple de çok daha etkin ve daha az riskli olan soğuk savaş moduna geçtiler. Soğuk savaşın bir yönünden genelde hep bahsediyoruz. İnternet, tv, sinema, tiyatro, içki, kumar, uyuşturucu, moda, müzik, futbol ve her tür ibahiye/sınırsız ahlâksızlık, oyun oynaşlar, vs. Yani ahlâk ve maneviyatı ifsat etmek suretiyle içerden kuşatmak…
Ancak çerez kabilinden bu saldırıların yanında, çok daha tehlikeli bombardımanları var düşmanın. O da ümmeti bölüp parçalamak, ihtilafları iftiraka dönüştürmek. Sonraki safha da ise kardeş kavgalarına zemin hazırlamaktır. Nitekim son yıllarda bu mazlum ümmet, bunların hepsini iliklerine dek hissederek yaşadı ve yaşamaya devam etmektedir.
14 asırdır ümmet için de bir bölen görevi gören “Sebeiyye” daha meşhur adıyla şia, bunun en kullanışlısı olumuştur. Tarih boyunca ümmet birliği ve islam kardeşliğinin en güzel sloganlarını, en üst perdeden haykıran bu fırka, her dem ümmet için bir ihanet merkezi olmaya devam etmiştir. Ancak gün gelmiş, tek kutuplu bir bölen yetmemiş, takriben üç asır önce, ona zıt görünen, ama bölüp parçalamakta onula atbaşı giden ikinci bir bölen ihdas edilmiştir. O da tüm renkleriyle vahhabilik...
Bu projeler bitmeyecektir. Yirmisi biterken, hemen ydekteki otuz proje peyderpey devreye girmiştir bile. Bunların hep din kaynaklı olması da gerekmez. Sağcı, solcu, topçu popçu, dinli dinsiz, her renketen, her telden örgütler, klikler, localar, mahfiller vs. Ancak biz bu yazılarımızda, daha çok dini içerikli olanları üzerinde duruyoruz. Hem bizim ihtisas alanımız, hem de en tehlikelileri, bunlar olduğu için...
İkinci sırada tekfirci haricilik gelir. Bu akım, görünüşte Şia’nın zıddı gibidir. Ama büyük reme baktığımız ve sonuçlarını değerlendirdiğimiz zaman, bunun da bu gün “üst akıl” denen aynı karanlık odaklar tarafından üretildiğini anlamakta zorlanmayız. Ama bunu çözmek o kadar da kolay değil. Çünkü bunlar yüz, üç yüz, beş yüz hatta bazen ümmetin ömrü kadar uzun süreli projelerdir.
Bunu anlamak için, Vahabiliğin ortaya çıkarıldığı zamanı, geçirdiği evreleri ve devreleri, yüklendiği misyonu takip edip tahlil etmek lazım. Yakın tarihe, özellikle osmanlının son dönemlerine baktığımız zaman, bu hareketin, ümmetin yüzbinllerle evladının kanına girdiklerini görürüz. Ne acıdır ki, bunlar öldürürken ibadet aşkıyla öldürmektedirler. Çünkü her bir müslümanı öldürürken, dünyayı bir mürtedden temizlediği inancı ve rahatlığındadır.
İlk bakışta, mezhep ihtilaflarını bertaraf edip, ümmet birliğine hizmet edeceği zannedilen bu yapının, nasıl bir püsküllü bela olduğu, zaman içide anlaşılmıştır. Ama bağdat harap, islam diyarı viran olduktan sonra... Şu anda halen bu tekfirci harici mantığın etkisinde milyonlarla ümmet evladı var. düşman tarafından kullanılmaya müheyya hazır kıta. Çünkü öldürürken mürted bilerek öldürüyor. Bize akıldığı gelen bir müslümanın müslüman kardeşini öldürme işi, onlara ibdet gelmektedir.
Şimdilerde kısmen DEAŞ’a evrilen bu yapının aslında ümmetin altını oymakta ne kadar büyük bir işlev gördüğü ortadadır. Düşman; ihtiyaç duydukça ve kullanılmaya müsait olduğu müddetçe, bunları kullanmaya devam edecektir. Şu an için Suriye ve Irak’taki kıtalarını yer altına çekmiş olsalar da birtmiş falan değildir. Bir anda İslam diyarının her yanında DEAŞ olarak görünüvermesi, bu işin geçmişi olmasını gerektirir.
Bu yapılara yatırım yapan küresel zalimler, bir kuşla nice kuş sürülerini avlamaya devam etmektedir ve edecektir. Çünkü onların emperyal sömürü düzenlerini tehdit eden islamı, ancak yine islam ümmetinin evlatlarından devşirdiği, kimi örgütlerle yavaşlatabilirler. Ama korkunun ecele faydası yok. Doğacaktır vadettiği günler hakkın. Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın... Bunu tafsilatıyla hatırlamak için “islamı işidlemek” başlıklı yazımıza bakılabilir.
Evet, Vahhabilik, Necdilik, Selefilik, El-Kaide, el- Nusra ve derken DEAŞ... Hem İslam devleti ve hilafet görüntüsüyle, hilafet ve İslam devletini onlarca yıl belki birkaç asır öteleme operasyonu. Ne diyelim helal(!) olsun.