Dinde zorlama yoktur Kemalizm'de ise çoktur
Ömer Faruk Uysal
“Dinde zorlama yoktur. Doğru eğriden açıkça ayrılmıştır” Veya, “Sizin dininiz size, benim dinim de banadır” (Kafirun, 109) Veya, “Hak Rabbinizdendir. Artık isteyen inansın, isteyen inkar etsin” (Kehf, 29) İslam ülkesinde yaşayan gayrimüslim, zımmi hukuki statüsündedir. Hürriyet ve güvenliği, İslam devletinin güvencesi altındadır. Resul-ü Ekrem; “Kim bir zımmiye eziyet ederse ben onun hasmıyım “ buyurmuştur. Gayrımüslime zulmeden bir Müslüman, Kerim Peygambere hasım olur!
Denebilir ki, pek çok ayet ve
hadis öyle olsa bile, öylece uygulanmış mıdır? Elbette uzun tarih ve büyük
coğrafyalarda istisnalar olabilir, ancak Allah, herkesin zorla Müslüman
yapıldığı bir din asla vazetmemiştir! O gönül rızasıyla müminliği, hoşlukla
kulluğu arzu etmiştir. Yoksa Kadir-i mutlak olarak herkesi mümin ve müttaki
yapabilirdi! Allah dünya hayatını bu sebeple takdir etmiş ve İlahi imtihanın
sonuçlarını herkes görsün irade eylemiştir.
Peki, İslam devleti, Müslümanlar,
İslam kamu otoriteleri, buna uymuş mudur? Tarihi uygulama buna büyük ölçüde
riayet edildiğini gösteriyor. Emevi, Abbasi, Selçuklu, Osmanlı, vs. büyük İslam
imparatorluklarının milyonlarca hür ve güvence altında saygıdeğer gayrimüslim
vatandaşları vardı. Osmanlı’nın 1914 nüfus sayımında %62 Müslim, %38’i
gayrimüslim vardı! Yani, yarıya yakın bir gayrimüslim tebaa. Asla sadece
Müslümanlardan oluşan homojen bir ümmet tasarlanmamıştır. Diller, dinler,
kültürler zenginliğine müdahale yoktur. Mükerrem insanlar ümmet-i icabet
değilse de ümmet-i davettir. Bir başkası değildir!
İslam’da komşuluk hukuku pek
önemli, detaylı ve vurguludur. Ve komşunun dini, komşuluk hakları hususunda din
ayrımı da yapmaz. Bir gayrimüslim, Müslüman komşusundan emin olamıyorsa, o Müslüman
iyi bir Müslüman değildir!
Hâlbuki bir Hıristiyan veya
Musevi, itikatları gereği Kuran ve Peygamberi, reddeder, hatta yalanlar. Zaten
yalanlamasalar, Müslüman olurlardı! İşte İslam kamu otoritesi gayrimüslimlerin
bu inançlarına, bu inançlara göre ibadet edilen mabetlerine, çocuklarına bu
yönde eğitim verdikleri okullarına, bu amaçla kurdukları vakıflarına, asla
müdahale etmez, hatta hürriyet ve güvenliklerini sağlardı.
Kemalizm ise asla, ilkokuldan
üniversiteye kadar, Kemalist endoktrinasyon dayatmadan yapamaz! Son olarak,
Osmanlı’da bir Hristiyan, şarap ve domuz üretimi ve ticareti yapabilir,
salyangoz satabilirdi. Bir Müslüman bu mallara zarar verse tazmin etmeye mahkûm
edilirdi. Ancak bir Hristiyan zina etse Müslüman gibi ağır cezalandırılamaz,
kendi hukuklarına tabii olurlardı. Gayrımüslimler, iktidara talip
olmadıklarından ve Müslümanlar arasındaki iktidar mücadelesinden de uzak
olduklarından, mücadele kızgınlığında cereyan eden hukuk ve insan hakları
ihlallerinden de mahfuz kalmışlardır.
İslam devleti ve Müslümanlar,
asırlarca gayrimüslim komşularla, vatandaşlarla, kardeşçe ve güven içinde
yaşamışlardır. İttihatçıların 1915 tarihindeki, Ermeni tehciri komşuları zorla
göç ettirilen Müslümanları üzmüş, “gavursuz memleket mi olur”, itirazında
bulunmuşlardır. Ermeniler, yol şartlarında ölürler diye, küçük çocuklarını
güvendikleri Müslüman ailelere emanet etmişlerdir. Bazı beldelerde tehcir
edilen Ermeni gruplara sahip çıkan halk, müftü önderliğinde payitahta
telgraflar çekerek, acıdıkları bu insanlara kefil olmuşlardır. Türkiye’de etnik
ve dini arındırma asıl Cumhuriyet döneminde mübadele ve 6/7 Eylül olayları gibi
faşizan uygulamalarla sağlanmış, homojen, bir ulus tasarlanmıştır.
İttihatçıların bozuk kısmı olan CHP, etnoseküler ideolojisini böyle dayatmıştır.
Homojen, totaliter, bir ulus ideali Kemalizmin olmazsa olmazıdır!
Dinde zorlama yoktur ama Kemalizm’de
çoktur, dedik ama bu bile CHP ‘ye bir iltifat sayılabilir! Atatürk’ten sonra
zuhur eden Kemalist ideoloji, zorlamasız, dayatmasız, jandarma dibçiksiz
olamayacak bir ideolojidir. Tek adam, tek parti, tek ideoloji, tek ulus,
(bastırılmış) tek din, hatta tek (yaygın ve zayıflatılmış) mezhep! Allah’a,
Peygamberine, Kitabına, inanmayabilir ve bunu ilan edebilirsiniz, hürsünüz.
Ama Kemalizm konusunda böyle bir
hürriyetiniz olamaz!
Cumhuriyet, demokrasi ve
hürriyetler seçimsiz olmaz. Ama Atatürk hiçbir zaman serbest seçim yaptırmamış
ve dolayısıyla hiçbir seçimi de kazanamamıştır. Onun zamanında seçim şöyle
oluyordu; seçilecekleri bizzat kendisi seçiyor, halka bir zorluk, kafa
karışıklığı olsun istemiyordu! Ve Partisi CHP tam yüz yıldır, hiçbir serbest
seçimde, merkezi hükümeti kazanamamıştır. Fakat ülke Atatürk ilke ve
inkılapları, ve CHP’nin altı okuna göre, bizzat Atatürk tarafından fiilen ve
hukuken yönetilmeye devam ediyor!
1982 Anayasası daha başlangıç
kısmının ilk cümlesi şu talimatı verir; “Türkiye Cumhuriyetinin
kurucusu ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği
milliyetçilik anlayışı ve onun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda...” devamla;
“ Hiçbir düşünce ve
mülahaza (faaliyetin) Türk milli menfaatlerinin, Türk varlığının,
devleti ve ülkesi ile bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve manevi
değerlerinin Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve
medeniyetçiliği karşısında korunma göremeyeceği...” ne
hükmetmiştir.
Atatürk inkılap ve ilkeleri yani
CHP’nin altı oku ve devrim kanunları 1937’den beri tüm anayasalarda teminat
altına alınmıştır ve bunların Anayasa’ya aykırılıkları iddia dahi edilemez.
(Ay. md 24)
Atatürk Kültür Dil ve Tarih
Yüksek Kurumu, ne işe yarıyor ve nasıl oluyor da, laik devlette, Atatürk’ün
manevi himayesinde çalışıyor. (Ay md 134)
Pozitif bir hukuk metninde,
üstelik anayasada, ölmüş bir insanın himayesi, tasarrufu, devam ediyor!
Önderliği de devam ediyor çünkü o ölümsüz bir önder ve eşşiz bir kahraman! Bu
metinler lâdini bir teokrasi ihsas etmiyorlar mı?
Fidel Castro; “Öldükten sonra
ülkesini yöneten tek adam Atatürk’e imrendiğini” söylüyor. Anayasa,
değiştirilmesi teklif dahi edilemez ilkeler, YÖK Kanunu, MEB Temel Kanunu, daha
binlerce kanun Atatürk ve partisi CHP’nin ebedi bir iktidarını konsolide ediyor.
Seçimi kim kazanırsa kazansın, Kemalizm ve partisi CHP hep iktidarda! Mebuslar,
doktorlar, hâkim ve savcılar, askerler, subaylar vs vs herkese Kemalizme
bağlılık yemini ettiriliyor. Her yerde heykeller, büstler, resimler, sloganlar,
posterler, daima Kemalist endoktrinasyon ve şeair! Allah’a, Peygamberine,
Kitabına, inanmayabilir ve bunu ifade de edebilirsiniz. Ancak Kemalizme,
İlkelerine, Partisi CHP ve Kitabı Nutuk’a aynını söyleyemezsiniz. Türkiye’de
herkes Atatürkçü olmak, dahası Atatürk’ü sevmek zorundadır! Kemalizm sizin
aklınız, vicdanınız ve sağduyunuza bırakılmış bir husus değildir, mecburidir!
Burası Atatürk Türkiyesidir.
Herkes Mustafa Kemal’in askerleridir. Gericiler ya bizim gibi yaşayacaklar veya
yaşamayacaklardır. Ve bu sonsuza kadar böyledir!
İslamda, değil ülkenin tamamı,
ailenin tamamının bile Müslümanlardan oluşması şart değildir. Müslüman ailede,
Müslüman erkeğin sevgili eşi, çocukların şefkatli annesi gayrımüslim olabilir.
(Maide 5) Kemalizm dininde ise, değil ailede, ülkede bile, Kemalizm dinine
mensup olmayan birine tahammül dahi edilmez. İslam özel, mahrem, ailede dahi
totaliter ve homojen değilken, Kemalizm ise, değil ailede, çoğulcu olması
gereken koca ülkede dahi totaliterliği ve homojenliği şart koşuyor!
Dün 23 Nisan bir çocuk bayramı.
Sözcü gazetesi; Tam sayfa Atatürk resmi üzerine büyük puntolarla, SENİ SEVMEYEN
KAHROLSUN. SENİ GÖRMEYENE LANET OLSUN. SENİ SEVMEYEN BİN BETER OLSUN. SENİ KEM
GÖZLE GÖREN KAHROLSUN, diyerek kutladı çocuk bayramını. Çünkü dinde zorlama
yoktur, Kemalizm’de çoktur. Asıl kutsal, asıl din, olmazsa olmaz, Kemalizm’dir!
Müslüman olmayabilirsiniz ama Kemalist kutsala inanmak, Tanrısı ve Kitabını
sevmek zorundasın!
Koca gazete öyle yapar da, koca
gazeteci Şaban Sevinç boş durur mu? Atatürk’e ‘rahmetli’ denmesi üzerine,
“Atatürk’e rahmetli deme, Atatürk rahmetli değil. Atatürk daima yaşıyor“
ifadelerini kullandı. Peki Atatürk’e rahmetli olmayı yakıştıramayan Şaban bey,
rahmetsiz demek oluyor mu? Ölümsüz bir yarı Tanrı’ya rahmetli demek onu
insanlardan bir insan, kullardan bir kul mu yapıyor? Eğer Atatürk ölümsüz ise
10 Kasım’lar da neyi kutluyorsunuz, kimi, niye anıyorsunuz? Siyahlar, matemler,
ağlamalar, karalar bağlamalar da neyin nesi? Bunu milyonlara niye
dayatıyorsunuz? Bu yas hiç bitmeyecek mi? Atatürk ölümsüzse, hep o ve partisi
yönetecek, hep ilkeleri ve inkılapları hâkim olacaksa, niye göstermelik
seçimler yapıyoruz?
Hiç olmazsa, artık sizin dümen
suyunuza giren Milli görüşçü, SP ve YRP’yi, Süleymancı tarikatını, marjinal
bazı Nurcuları, vs. dini grup ve gazeteleri böyle ortada bırakmasanız!
Kılıçdaroğlu’nu bile mücahit ilan ettiler yine de yaranamadılar mı? Daha ne
yapsınlar? Her namazın peşinden, Heykel karşısında kıyamda (saygı duruşunda) mı
bulunsunlar? Sizin Kemalist ritüellerinizi aksatamazlar mı?
Hani helalleşecektik! Henüz yerel
iktidarda, geçmişteki zulümleri çağrıştıran bu Kemalist teoloji dayatması
nedir? Şu ilkokul çocuklarının ANDIMIZ seviyesini hiç mi aşamayacaksınız? Çocuk
bayramı diye, çocukça düşünmek, davranmak, çocukça öfkelenmek zorunda mısınız?
Ey bize bugünümüzü sağlayan ulu manitu ( pardon Atatürk) kurduğun yolda,
gösterdiğin ülküde, durmadan yürüyeceğime and içerim!
Bir ülke Kuzey Kore şartlarında,
ne kadar Cumhuriyet, Demokrasi ve Hürriyet ülkesi olabilir, ne kadar medeni
sayılabilir ki?