Dolar (USD)
33.98
Euro (EUR)
37.61
Gram Altın
2728.37
BIST 100
9771.16
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

12 Temmuz 2024

Dinde gelecek, gelecekte din

İnsanlığın geleceğini bilmek, imkansızdır. İnsanlığın geleceğini bilmek mümkün olmamasına rağmen, insanlığın geleceğine dair öngörülerde bulunmak mümkündür, gereklidir ve yapıcı bir çalışmadır. Geleceğe dair her öngörü veya tahmin, aslında geleceği inşadan öte geleceği icat etme veya kurgulama anlamı taşımaktadır. İnsanlığın geleceğinde dinin ne olacağı ve gelecekteki dinin ne olacağı büyük bir gizem, soru ve meydan okuma olarak karşımızda durmaktadır. Dinin geleceğinden veya gelecekteki dinin nasıl olacağına dair öngörülerde bulunmak aslında dinin gelecekte nasıl olacağını kurgulamak veya icat etmek anlamına gelmektedir.Geçmişte dinin nasıl olduğuna ve dinin geçmişine dair önemli bilgilere sahip olmamıza rağmen, gelecekte dinin ne olacağına ne olacağına dair elimizde kesin bilgilerin olduğunu söyleyemeyiz.

İnsanlığın dini tecrübesi ışığında insanların ve toplumların inançlarıyla kurduğu ilişkinin sürekli olarak değiştiğini görüyoruz. Dinler tarihinde değişmeyen hiçbir şey yoktur. Dinlerle ilişkilendirilen kurumlar, kaynaklar, kişiler, konteksler, semboller, ritüeller sürekli bir değişim içindedirler. Dinlerde bütün insani kurumlar ve tecrübeler gibi, doğmakta, gelişmekte ve ölmektedirler. Dinler tarihi, tarihte doğmuş, gelişmiş ve ölmüş birçok dinin hikayesinden oluşan bir dinler mezarlığıdır. Değişmeyen şeyin tek değişim olduğu ilkesi insanlığın dini tecrübesi alanında da geçerlidir. Bir suda iki defa yıkanılmayacağı gibi, aynı inancın iki defa aynı şekilde tecrübe edilmesi de mümkün değildir. Dinin geleceğini kesin olarak bilmememize rağmen gelecekteki dinin hiçbir şekilde geçmiştekinin aynısı olmayacağını söyleyebiliriz. Gelecekte dini alanda hiçbir şey, eskisi gibi olmayacaktır. Dinler, geçmişte dayandıkları hikayelerini gelecekte de aynen olduğu gibi söyleyemeyeceklerdir. Dinlerin, gelecekte yollarına devam edebilmeleri için yeni hikayelerle kaynaklarını, kurumlarını, kişiliklerini ve kalıblarını şekillendirmeleri ve muhtevalandırmaları gerekmektedir.

Günümüzde tarihte ilk defa yaşanan bir insani durumu yaşamaktayız. Günümüzde bilgi, çocuk-yetişkin, kadın-erkek ayırımı olmadan herkes için hazır ve ulaşılabilir hale gelmiştir. Bilginin demokratikleşmesi dediğimiz bu durum, herkesin din dahil her şeyin bilgisinin insanlara ulaşılabilir olmasını sağlamaktadır.Bilgi, artık kaspalı değil, açıktır. Aileler, dini kurumlar ve otoriteler, çocuklara ve mensuplarına hangi bilginin verilip verilmeyeceğini kontrol edememektedirler. Ebeveynler, dine dair hangi değerli unsuru çocuklarına öğreteceklerini belirleyememektedirler. Çocuklar ve yetişkinler, kendi dinleri ve diğer inançlarla ilgili bilgileri sınırsız bir şekilde öğrenmektedirler. Dinlerin geleceğini, bilginin açık hale gelmesi anlamında demokratikleşmesi konusundaki tutum ve pozisyonları belirleyecektir. Bilgiyi kontrol etme, yasaklama ve sınırlama yerine yeni durumla gerçekçi ve işlevsel şekilde başa çıkmaya çıkan dinlerin, gelecekteki varlıklarını etkin bir şekilde sürdürme olasılığı vardır.

Din adamları, dini kurumlar ve otoriteler, sürekli olarak bütün insani sorunların çözümünün ve çaresinin dinde olduğunu söylemektedirler. Her şeyin çözümünü ve cevabını din vermektedir şeklindeki anlayış giderek değişmektedir. Dini çözüm ve cevap olarak görmek yerine dini, soruların ve sorunların kaynağı olarak karşıt anlayış giderek güçlenmektedir. Dinin varlığı sorundur, yokluğu çözümdür şeklindeki bu anlayış, bireysel, sosyal, psikolojik ve kültürel sorunlardan dini sorumlu tutmaktadır.Dinin yok olması durumunda iinsanların daha iyi yaşayacakları şeklindeki anlayış etkili olmaktadır. Gelecekte dini, bütün sorunların çaresi ve cevabı olarak gören anlayışın maksimum düzeyde azalacağı güçlü bir ihtimaldir.

İnsanlar, geçmişte birarada yaşayabilmek için Tanrı adına oluşturulmuş kurallar, kurumlar ve kalıplar oluşturmuşlardır. Günümüzde insanların birarada olması için dini bir hikayeye, kurallara ve kurumlara duyulan ihtiyaç önemli ölçüde azalmıştır. İnsanlar, günümüzde sosyal ilişkilerinin büyük bölümünü artık sanal alemde yaşamaktadırlar. İnsanlığın sanal toplumlar gerçeği ortaya çıkmıştır.Çok kültürlü toplumlarda birarada yaşayabilmek için artık tek bir dini hikayeye ihtiyaç duyulmamaktadır. Sanal alemde dini kurallar ve hikayeler üzerinden biraraya gelme ihtiyacı çok zayıftır. İnsanlar, Tanrı adına ortaya konan hikayeler, kurumlar ve kurallar yerine kendi ihtiyaçlarına uygun koydukları kurallara ve ilişkilere göre biraraya gelmektedirler. Gelecekte dinin toplumları birarada tutma ve toplumsal bünyenin bütünlüğünü güçlü tutma işlevi çok zayıflayacak gözükmektedir. İnsanlar, toplum olmak için artık dine daha ihtiyaç duyma trendi içine girmektedirler. İnsanların toplum olma ihtiyacı azaldıkça, aslında dine olan ihtiyaç da azalmaktadır.