Dolar (USD)
34.58
Euro (EUR)
36.30
Gram Altın
2918.76
BIST 100
9659.96
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 Nisan 2020

''Dindar Avukatlar'' Nerede?..

Diyanet İşleri Başkanı Muhterem Ali Erbaş, “zina” ve “eşcinselliğin” tehlikelerine dikkat çekince, Ankara ve İzmir Baroları ile arka plânı malûm İnsan Hakları Derneği’nden “28 Şubat’ın en şedit günlerini hatırlatan” tepkiler yükseldi.

Ankara Barosu’nun “eşcinsellik ve zina hakkındaki Kur’an hükümlerini” hatırlatan Muhterem Erbaş’a tepki açıklamasının ilk cümlesinin ilk birkaç kelimesi “asıl” maksadı açıkça ortaya koyuyor…

“Şaşkınlığımız; sesi çağlar öncesinden gelen bu şahsın!”

Böyle girmişler açıklamaya…

“Çağlar Öncesi”nden gelen “Ses”in “Kimin Sesi” olduğu malûmdur ve bu zihniyetin o “Mübarek Ses”i hedef almasının şaşılacak tarafı yoktur.

Bizi düzenli olarak okuyanlar, hatta ara sıra okuyanlar, epeyce bir süredir “ikazlarda” bulunduğumuzu bilirler.

“Kültürel İktidar, Siyasal İktidar” ayrımını yüzden fazla yazımızın konusu yaptık; canlı yayınlarda, youtube kanalımızdaki sohbetlerimizde hep bu konuyu işledik:

“Kültürel iktidar yoksa iktidar da yok!”

Bu memleketin son yetmiş yılında ağırlıklı olarak “muhafazakâr” hükümetler görev yaptı.

Son 18 yılı ise, Milli Görüş’ten gelen Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın tek başına iktidarında geçirdik.

Bu dönemde birçok alanda büyük atılımların gerçekleştirildiğini inkâr etmek için, ya “sersem”, ya “nankör” ya da “bu memlekete düşman” olmak gerek!..

İçinde bulunduğumuz pandemi ortamına “tek şef” zihniyetinin iktidarda olduğu bir süreçte yakalanmış olsaydık, memleketin her köşesinde toplu mezarlar görürdük!..

Vakti şöyle bir yirmi yıl geriye alabilsek ve bu memleketin gençlerini o günün Türkiye’sine götürebilsek, hepsi bugüne dönmek isterdi şüphesiz!..

Ne var ki, insanoğlu anın ihtiyaçları ve geleceğe dair beklentileriyle, endişeleriyle yaşar.

Geçmiş ile bugünün mukayesesini yapabilmek için “tarih şuuru” gerekir, uzak ve yakın tarih şuuru…

Bunu verecek olan da memleketin “aydınlarıdır”, “kültürel müesseseleridir”

Ne yazık ki, son 18 yılda bu alanlarda “sınıfta” kalındı.

Memleketin “elit” kabul edilen “örgütleri”nin neredeyse tamamı “tek şef” zihniyetinin yönetiminde.

Siyasal iktidar, memleket evlâtlarının günlük ihtiyaçlarını “giderme” noktasında büyük işlere imza attı ama…

Nesillerimize, “Eskimez Nizam”ın güzelliklerini anlatacak, onları inancımızın zenginlikleriyle buluşturup, yarınlara emin adımlarla yürümelerini sağlayacak “kültür iklimi” bir türlü oluşturamadı.

Mahalle kültürünü neredeyse tamamen yitirdik, okullarımızın çoğu “vakit ve enerji öğüten” birer binadan ibaret kaldı…

Üniversitelerimizin çoğu da öyle, gençlerimizi ‘neredeyse orta yaşlara kadar’ bir çatı altında tutan ve “işlevsiz” bir şekilde dışarı salan “binalar”…

18 koca yıl, kaç nesil geçti, milyonlarca genç bu dönemde yetişti ve çoğu da nasıl yetiştirildiyse öyle yetişti!

Bundan 18 yıl önce ilkokulda olanlar, şimdilerde neredeler, ne yapıyorlar?..

Efendim; Ankara ve İzmir Baroları “tarih şuuru”na sahip vatan evlâtlarının tüylerini diken diken eden o açıklamaları yapınca…

Vatandaşlarımızdan bir bölümünün sosyal medya üzerinden “Dindar Avukatları” göreve çağırdığını gördük…

Şimdi…

Oturalım ve düşünelim:

Bu memleket evlâtlarının kadim değerlerini savunan “Hukukçulardan” kaçını tanıyoruz?..

Öyle, suya tirit mesajlar veren “pasif” tipleri kast etmiyorum…

Şöyle…

“Hah işte, bu be!” dedirten kaç isim var bellediğinizde?...

Hal ve hareketleriyle tüylerimizi diken diken eden nicelerini biliyoruz da…

Bu memleketin kadim değerlerine sahip çıkarken, bu değerleri hedef alanların tüylerini diken diken eden kaç isim, kaç müessese?..

28 Şubat’ın en şedit günlerinde öne çıkan “Hukuk alanındaki sivil toplum örgütlerimiz” vardı…

Bunların büyük bölümü bugün de var, yenileri de kuruldu ama…

Neredeler?..

Bilinirlikleri, etkinlikleri ne kadar?..

Vatandaş “Dindar Avukatları” göreve çağırıyor…

Biliyorum ki, pekçok “avukat” kendi çapında tepkiler göstermekte değer karşıtlığına ama…

Organize tepkiler nerede, birlikte atan yürekler nerede?..