“Dinci” ne demek?

Kendilerini “Cumhuriyet”çi, olarak niteleyenlerin, dindar insanları için yaptıkları nitelemedir.

İnsanlara “dinci” nitelemesi yapanların dillerinin altında olup açıkça ifadeden kaçındıkları, bilinçaltlarında iki varsayım var;

Birinci varsayım;

— Dinlerin tamamı safsatadır, hurafedir. Dindar insanlar da dinin safsata olduğunu bal gibi biliyorlar, ancak çıkarları nedeniyle yapmacıktan “dindarmış gibi” gözüküyorlar. Dindar olunmaz, “dinci” olunur.

Diğer varsayımları;

— Osmanlı döneminden beri geri kalmışlığımızın, çökmemizin, hatta işgale uğramamızın temel nedeni “din”dir. Aynı serencamı tekrar yaşamak istemiyorsak dinden uzak durmalıyız. Dindar insanlara, bu öfkeyle “dinci”, “dinciler” deniliyor.

Ülkenin büyük bir kesimine bu şekilde hakaret edenler, diğer yandan kamplaşmadan, gerilimden, bölünmeden şikayetçiler.

Peki, kamplaşmadan, gerilimden, bölünmeden rahatsızsanız, neden ağzınızdan çıkanı kulaklarınız duymuyor?

“Dinci”, bir “nefret” ifadesidir.

Ülkenin gerilime değil, yumuşamaya ihtiyacı var.

Şimdi gelelim “Cumhuriyet”e...

Bu kesimler, “Cumhuriyet” ile “Kemalizm”i eşanlamlı kullanıyorlar.

Oysa, “Cumhuriyet” , “Kemalizm” demek değildir.

Kemalistler, “Cumhuriyet”i istismar etmemeli, Cumhuriyet kelimesinin ardına saklanmamalılar.

Öncelikle, “Kemalizm” ile “Mustafa Kemal”den ayrı tutulmalıdır.

“Kemalizm”, Mustafa Kemal’le ortaya çıkmadı. “Kemalizm” 1800’lerde başlamış bir paradigmadır.

Bir zamanlar “Demokrasi” ile “Cumhuriyet”e de eş anlam yüklenerek yıllarca insanlar yanıltıldılar.

“Cumhuriyet”, “Demokrasi” demek de değildir.

“Cumhuriyet”in tek anlamı vardır, o da “saltanatın olmamasıdır”.

Ancak, “Cumhuriyet”e Kemalist kesimin yüklediği anlam “Kemalizm’in mutlak iktidarı”, “Kemalist Saltanat”tır.

“Kemalist Saltanat” hasretle özlenmektedir.

Halbuki, Cumhuriyet, 80 milyonun ortak değeridir, millete mal olmuştur, Osmanlı Hanedanı bile, Cumhuriyeti kabullenmiştir, bir saltanat özlemi içinde değildir.

“Cumhuriyet”, milletin hiç bir kesimine ayrıcalık tanımamaktır.

Kemalistler, “Cumhuriyet” kavramı üzerinden ayrıcalık devşirmekten, ayrıcalık hasreti çekmekten vazgeçmeli, milletin her kesimi ile eşit olduklarını anlamalıdırlar.

İşte o zaman gerilimler dinecek, özlenen sağduyu sağlanacaktır.

Sadi-i Şirazi’ den öğütler...

— Akıllıca hareket etmek istersen vücudunu pek besleme, çünkü beslersen ölümüne sebep olursun.

— Akıllı insanlar hüner kazanırlar. Gövdelerini şişirmeye bakanlar hüner cihetinde zayıf olurlar.

— Yalnız yemek içmekle meşgul olmak, hayvanlar yoludur. Bu yola akılsızlar giderler.

— Adetten az yemekle insan, yavaş yavaş melekler kadar iyi huylu ve masum olur.

— Eğer insan isen yemeği itidal üzere ye, karnını çok doldurma. Sen insan mısın küp müsün, insanın içi gıda yeri, zikir yeri, nefes yeridir. Sen sanıyorsun ki insanın içi yalnız yemek yeridir. Yemek tulumuna zikir nasıl sığar, nefes bile ayağını zorla uzatıyor.

— Vücut besleyenlerin haberi yoktur ki, midesi dolu olan kimsede hikmet bulunmaz. Çok yemek ahmaklık getirir.

— İki göz ile karın hiçbir zaman doymaz. Barsağın boş olması dolu olmasından iyidir.

— Doymak bilemeyen karın cehenneme benzer, nasıl ki cehenneme o kadar mahluk atıldığı halde daha yok mu diye bağıracaktır...

— İsa zayıflıktan ölüyor, sen eşeği beslemeye uğraşıyorsun.

— Görmüyor musun ki yırtıcı hayvanlar, kuşlar yemek hırsıyla kapana tuzağa düşüyorlar.

— Az yemek seni taşır, çok yersen sen yemekleri taşırsın.