Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.74
Gram Altın
2961.15
BIST 100
9669.05
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Ekim 2016

Din ve Sağlık

Bu iki başlıkla ilgili bilgileri insanlar hep merak etmişlerdir. Yaşama arzusu sağlıkla ilgili bilgilere yöneltir, Yaratılışımızı merak ve sığınma teslim olma arzusu ise dini bahislere meylimizi artırır.

İnsanoğlu aczini ve çaresizliğini ise yaşadığı sürece sık yaşayarak kendini zaman zaman kalibre etme ihtiyacı hisseder.

İnanmak, teslim olmak, zor anlarında sığınarak rahatlamak istemek gibi zaaflarla donatılmışız. Ölümün soğuk yüzüne karşı da hepimizde bir tedirginlik ve uzaklaşma isteği vardır.

Bu iki alanla ilgili özellikle sosyal medyada dolaşan bilgilerin aralarına yerleştirilen zehirler o kadar etkili oluyor ki, zıtlıklar ve tezatların arasında savrulup duruyoruz.

Aynı mesele ile ilgili yorumlarda aklar ve karalar iç içe, içimizi daha da karartarak içinden çıkılmaz dehlizlere düştüğümüzün farkında bile olamıyoruz.

Bu hafta başında Nobel tıp ödülü alan Japon bilim insanı, Yoshinori Ohsumi'nin buluşu ile ilgili haberlere bir bakalım..

Ödülün gerekçesini detaylandırmaya gerek yok. Ancak özeti: açlık yani oruç ile vücudumuzun savunma gücünü artırabileceğimiz ve dolayısı ile enfeksiyonlara ve özellikle de kanser gibi ölümcül hastalıklara karşı bağışıklık gücümüzü ve direncimizi çoğaltarak sağlıklı yaşama katkı sağlamak ile ilgili.

Bu tür haberler sosyal medyada ciddi pirim yapıyor. Yorumculara gün doğuyor. Ancak yorumlara bir göz attığınızda ne kadar savrulduğumuz ve meselenin özünden ne kadar uzaklaştığımız kolayca anlaşılıveriyor.

aşka sağlık haberlerine yaklaşımda maalesef durum bundan farklı değil. Bilmediğini bilmemek ne kötü bir duruş şekli. Koca koca adam sandığın adam müsveddelerinin çokluğu ister istemez insanı ürkütüyor.

Yunus merhum ilim kendin bilmektir derken ne kadar da haklı.

İlimle bilimin farkını dahi birçok insan bilmiyor. İkisini aynı görende var .Çok farklı görende. Aslında ikisi de birbirini tamamlayan olarak görülse sorun olmayacak.

Nebevi tıbba bakış açımızda da kavram kargaşası oldukça fazla.

Modern tıbbı yok sayarak işin içinden sıyrılmaya çalışanlardan, nebevi tıbbı yok saymaya kadar gidenlere kadar savrulmuş bilim insanlarımız var.

Din bahsinde de aynı zıtlıklar iç içe girmiş durumda. Hadisleri yok saymaya kadar götürenden, peygamberimizi ilahlaştırmaya kadar götürenlere kadar savrulan insanlarımız var.

Tasavvufu küfür görenlerden, tasavvufsuz din olmaz diyenlere kadar da savrulmuş inşalarımız var.

Sosyal medya maalesef bu savrulmuş insanların cenk ettiği alanlar haline geldi. Bilen bilmeyen yazıyor çiziyor. Gerçekleri ara ki bulasın.

Özellikle mesleğim gereği, sağlıkla ilgili konularda hastalarıma internetten uzak durmalarını salık veriyorum. Aman ha diyorum.

Saf ve temiz duygularınızla bilgi sahibi olmak niyeti ile araştırdığınız sağlıkla ilgili bir bilgi hayatınızı karartabilir diye uyarıyorum.

Hiçbir şikayeti yokken bir vesile ile sağlıkla ilgili bir habere merakından dolayı tıklamış ve haberi okuduktan sonra hastalanarak(!) şifa bulmak için hastane ve doktor gezen hastalar tanıyorum.

Sağlığınızdan olmak ve dininizden şüphe eden biri olmak istemiyorsanız sosyal medyadan uzak kalmanız sizin menfaatinize.

Merak etmek elbette öğrenmeye ve bilgi sahibi olmaya vesile olan bir yönümüz. Ancak bazen aklımızı karıştıran ve içinden çıkamayacağımız bir sarmala dolanmamıza da sebep olabileceğini de aklımızdan çıkarmayalım diyorum.

Sağlık ve mutluluk dileklerimle.