Din öğretmenliği sadece bir meslek değildir!
Başlık sert atılmış olabilir lakin bunu haykırmak istedim. Son dönemlerde okuduğum, gördüğüm şeyler beni bu yazıyı yazmaya zorladı. İmam Hatip ve ilahiyat eğitimi almış biri olarak belki de bu yüzden bam telime dokundu ve bundan cesaret alarak isyan ve sitemimi dile getirmek istiyorum. Bizler, İmam Hatip 100. Yıl Marşı’nda dile getirildiği gibi
Karanlığı bölen bir güneş gibi
Asım'ın nesli var ya işte o benim
Kırılan dallarım filizlendi bak
Hakkı tutar kaldırır İmam Hatiplim
Şuuruyla yetişen nesil olarak isyan ve sitem etmekte
sonuna kadar haklı, bir o kadar da gamlıyız...
Sitemime konu olan sürecin nasıl başladığına gelecek
olursak; öncelikle İmam Hatip liselerindeki kız öğrencilerin din derslerini
almalarına rağmen başı açık olmaları ile başladı. İyi liselere yerleşemeyen
öğrencilerin aileleri: "bari iyi eğitim alsın" diyerek bilinçsiz,
şuursuz bir nesli bu okullara gönderdiler.
Yine aynı mantıkla, ' buradan mezun olan daha çabuk atanıyor' düşüncesi
ile ilahiyat, din kültürü ve ahlak öğretmenliğini tercih etmeye
yönlendirildiler. Hiçbir din bilinci ve ilahiyat ahlakı olmayan öğretmenler
yetişti. Allah'ın emir ve yasaklarını anlatıyorsunuz ama gerçek hayatınızda
buna inanmıyor ve tatbik etmiyorsunuz!
Buna da 'ben mesleğimi yapıyorum, müfredatı uygularım gerisi özel
hayatım diyebilir mi?
Yitirilen değerler, kutsallar yetmezmiş gibi dini de
din dersi verenlerle bitiren zihniyetler türedi.
Al-i İmran Suresi’nin
104 ve 110. Ayetlerinde şöyle ifade edilmektedir: içinizden (insanları) hayra
çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir grup bulunsun.” İşte bu
gruptan kasıt, İmam-Hatip liseleri, ilahiyat fakültelerindeki öğretim üyeleri,
öğrenciler, öğretmenler, müftüler, Kur'an kursu öğreticileridir. Bunların asıl
misyonu, öğretme ve rol-model olmadır. Öğrettiğini yaşayamayan bir din
öğreticisi etkili-etkin olamaz. Sözleri ve yaşantısı çelişkili din görevlisinin
- öğreticisinin İslam'a zararının dokunması kaçınılmazdır.
İslamı 'yaşayarak' öğretmek sünnettir çünkü
peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s) öncelikle yaşantısı ile müminlere örnek
olmuştur. ...Allah sizi hem daha önce hem de bu dinde Müslüman diye
isimlendirdi ki Peygamber size şahit/ örnek olsun. Siz de insanlara şahit/örnek
olasınız. (Hac 78)
Günümüzde İslami eğitim noksanlığının, dini emirlerin
sebepleri ve içeriği açıklanmadan ezbere dikte edilmesi ve bunun sonucunda içselleştirilmemesi
sebebiyle 'deizm' fitnesi ortaya çıktı. Allah'ın varlığını kabul ediyor fakat
nasıl ki koyunu -çiçeği Allah yaratmış, onlara bir kulluk mes'ûliyeti
vermemişse, insan da öyledir diyor. Yani başıboş...
Sorumsuz...
Cenab -ı Hak ise Kur'ân-ı Kerim'de:
İnsan, başıboş bırakılacağını mı zannediyor?
(el-kiyame, 36)
"Biz gökleri ve yeri bir oyun-eglence olsun diye
yaratmadik" (ed-duhan, 38;el-enbiya, 16)
Buyuruyor. Hep ikaz ediyor.
Dünyanın her yerinde yaşanan ateizm, deizm gibi
fikirlere meyletmek maalesef ülkemizde de İmam Hatip öğrencilerine kadar
sirayet etmiş durumda.
Tüm dinleri reddeden ancak Tanrı'nın varlığına inanan
deizm, peygamber, kutsal kitap, cennet ve cehennem, melek ve şeytan gibi
kavramların hiçbirini kabul etmez. Deizme göre mutlak bilgiye ulaşmanın yolu
vahiy ve peygamberlerden geçmez. Doğa, bilim ve akla dayanır. Bu inanca göre
insan aklı yeterli olduğu için vahiy ve kutsal kitaplara gerek yoktur. Yaratıcı,
dünyayı ve evreni bir kez yaratmış, sonra kendi yasalarına göre işlemesi için
insanları ve evreni bir başına bırakmıştır. Deizm inancına göre Tanrı evrene ve
dünyaya müdahale etmemektedir.
Peki ateistler, deistler şunu da açıklasınlar?
Çağımız teknolojisi olmadan tespit edilmesi hiçbir
şekilde mümkün olmayan birçok bilginin, asırlar öncesi indirilmiş olan Kur'an-ı
Kerim'de açıkça bildirilmiş olması çok büyük bir mucize değil midir?
1400 yıl öncesinin bilim ve teknolojik verileriyle
bilinmesi imkânsız birtakım bilgilerin bildiriliyor olması, yüce kitabımız
Kur'an'ın Allah kelamı olduğunun en açık kanıtıdır. İnternette "Kur'an
mucizeleri" diye aratılırsa çok sayıda bilimsel mucize ile
karşılaşılacaktır. Bunun anlamı şudur; "Kur'an, temel referans kaynağıdır
." En büyük argümandır, delildir.
İşte temel referans olan o Kur'an diyor ki;
"Ahiret var, cehennem var, cennet var."