Din adamları nezaket ve iletişim eğitimi alsın!
Eskiden beri din adamlarının sert, kızar/azarlar gibi konuşmaları, sözle tam uyum içermeyen beden dili, çatık kaşları dikkatimizi çekiyor. Bu imgelemde din adamlarının, Yeşilçam'ın kötü adam tiplemesini oluşturmasının payı var mı veya ne kadarlık bir orana sahip bilemem!
Biraz abartıyor olabilirim. Ama ekrandakiler de dahil muhatap olduğumuz çoğu din adamının (buna müftü, hatip ve imamlar dahildir) büyük kısmının buyurgan ve sert bir üsluba sahip olduklarında ısrarcıyımdır.
Aslında biraz gözlemle özgüvensiz, iyi bir eğitim alamamış din adamlarının çekinik ve yetersiz; popüler ve nispeten daha iyi pozisyonda olanların ise abartılı bir güven, üstenci yaklaşım ve gürültülü olduklarını söyleyebilirim!
Gürültülü!
Evet, sanırım en iyi betimleme bu kelimeyle oldu!
Zaman zaman çeşitli mecralarda bu hususlar dile getirilse de "aman dışarıya eleştiri ve polemik konusu vermeyelim" endişesi ile sorunun kamuoyu gündemine taşınması önlenmekte. İddianın haklı yönü bulunsa da sorunun tespitinin çözüm adına atılacak en büyük adım olacağından hareketle irdelenmesinin yararlı olacağı kanaatindeyim.
"Hıristiyan, Yahudi din adamları çok mu iyi eğitimli çok mu nezaketli" dillendirmesi ise benim için örtük savunudan başka bir anlama gelmiyor!
Kaliteli din adamı yetiştirebilmek için öncelikle yeterli ve ihtiyaca hizmet edecek bir eğitim verilmesi gerekir. İmam hatip lisesi mezunlarının dini eğitimde görevli memurlar olmasına artık son verilmeli. İlahiyat fakültelerinin eğitim müfredatı güncellenerek ülke sathındaki her coğrafyada, koşulda hizmet verebilecek donanımlı gençler yetiştirilmeli.
Hoş, ilahiyat mezunu olan gençlerin yüzde kaçı din adamı olmaya istekli ve heveslidir, bu da ayrı bir tartışma mevzuuu2026
Öğretmen, öğretim üyesi, arşivci olmak için ilahiyat fakültelerine giren öğrencilerin ezici çoğunluğunun düşünce dünyasında böyle bir hayal olmadığının hepimiz farkındayız.
Osmanlı dönemindeki itibarlarına karşılık Cumhuriyet dönemi ile birlikte hatrı sayılır prestij kaybına eklemlendirilen "obur, paragöz, hasis, kaba vs vs" envai çeşit olumsuzluk içeren sıfatların bu seçimdeki etkisi oldukça ciddi boyuttadır.
Süreç içerisindeki değişimi sadece Yeşilçam'daki din adamı profilleri üzerinden oluşturulmuş figürlere ilişkin çalışmaları inceleyerek dahi net bir şekilde görebilirsiniz.
Ağızlarından tükürükler püskürterek kadınları linç etmeye koşan, para budalası olup insanların dini duygularını istismar eden yığınla karakter ile karşılaşırsınız.
12 yıllık AK Parti döneminde din adamlarının ekonomik koşulları nispeten düzeltilmiş olsa da prestij kayıpları tamamen izale edilebilmiş değildir. Bunu sağlamak toplum mühendislerinin, sosyal bilimcilerin alanına giriyor. Ancak din adamları üzerinden din eleştirisi yapılma korkusu böyle önemli ve aciliyyet içeren bir konunun yeterli bir tartışma zemini bulmasını engelliyor.
Din adamlarının daha kaliteli bir standarda kavuşabilmesi için kolaylıkla yapılacak uygulamalar olduğu gibi sürece yayılacak uzun vadeli planlara da ihtiyaç duyulmaktadır.
Öncelikle artık bu kadrolarda görev alabilmek için asgari ilahiyat ön lisans -tercihan örgün öğretim- koşulu getirilmeli, ilahiyat müfredatları din adamlarının öncelikli ihtiyaçlarına göre revize edilmeli. İletişim, halkla ilişkiler, psikoloji, sosyoloji bilimlerine ait ana ve mühim temeller öğretilmeli; sosyal medya, sağlık bilimleri, diksiyon gibi dallarda da zorunlu dersler getirilmeli!
Sadece din adamı yetiştirmek için -bu dersler başta olmak üzere- mesleki eğimin verileceği ön lisans, yüksek lisans bölümler açılmalı.
Mevcut din adamları müftüler, imamlar, hatibeler, imamlar, Kur'an kursu öğreticileri hizmet içi eğitimlere alınarak nezaket, kılık kıyafet, iletişim becerileri, diksiyon, ilk yardım gibi dersler verilmeli. Kısa zamanda yapılması mümkün bu kurslarla alınacak sonucun tahminlerin çok üzerinde olacağından şüphemiz bulunmaz!
Twitter.com/sabihadogann