Dolar (USD)
35.21
Euro (EUR)
36.87
Gram Altın
2977.91
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

'DİMOS' 'KRATOS' MU?


Geçen gün hükümet tarafından demokratikleşme paketi açıklandı. Bütün konularda olduğu gibi, bu konuda Türkiye'nin yörüngesi ekseninde bir sınıflaşma içinde ele alındı. Müzmin hükümet muhalifleri, demokratikleşme paketini bir "fiyasko" olarak değerlendirirlerken, muhalif olmayanlar olumlu olarak karşıladılar ve hatta bunu bir "devrim" şeklinde nitelendirdiler.

Her şeyden evvel şunu söylemeliyim. Tüm eleştirilerime rağmen, AK parti ve Tayyip Erdoğan geçmiş hükümetlerle kıyaslandığında Türkiye'de kangren haline gelmiş sorunlara "iyi niyetli" olarak bir şeyler yapma çabası içindedir. Bunu iyi görmek lazımdır. Doğrusu Meclis'teki muhalefet partilerinin pakete dair açıklamaları ve değerlendirmeleri oldukça cılız kalmaktadır. Bu sebeple de ne yaparsa yapsın hükümeti sürekli eleştiri yağmuruna tutanları "insaf" çizgisine davet etmek gerekir. İşte tam da bu "saf tutmalar "sebebiyle, yapılan icraatların ya da açıklanan hedeflerin bizzat içeriğini konuşmaya bir türlü gelemiyoruz.

Demokratikleşme paketinin, yoğunlaştığı yerin siyasal katılıma ve siyasal parti ve seçim sistemi olduğu gözlemleniyor. Doğrusu, seçim barajında yapılan düzenlemelerin nasıl sonuçları olacağına bir bakmak gerekiyor. Siyasal katılımın genişletilmesi için alınan çabalara olumlu bakabiliriz. İnsanları siyasal katılım süreçlerinin dışında kalmaması, üyelikler ve kendi kaderleri üzerinde söz söyleyebilmeleri açısından bu durum önem taşımaktadır.

Pakette çözüm sürecinin adımları sayılabilecek olan klavye ve harfler meselesi ile eski bir takım isimlerin konulabilmesi, özel eğitim süreçlerinde dil ve lehçelerin kullanılabilmesinin önünün açılabilmesi olumlu gelişmelerdir. Her ne kadar bu BDP açısından yeterli bulunmasa da, gündelik hayatın detayları ve devletin müşfikliği bağlamında ciddi karşılıkları olabilecek noktalardır. Bu köşede daha önce, hatırlanacağı gibi özel okullarda hangi dille eğitim yapılacağının serbest olarak belirlenebilmesini önermiştim. Bunun öncelikli şartı ise süreç içerisinde eğitimin sivil alanlara bırakılması ve devletin sadece kontrol edici, genel ilkeleri belirleyici ve kısmen de desteklerinin olmasıdır.

Pakette özellikle başörtüsüne özgürlük sağlanması da önemli bir sorunun giderilmesi açısından rahatlatıcı olacaktır. Yalnız başörtüsü konusunda bazı muğlaklıklar söz konusudur. Paket, sadece çalışanlar için bunu öngörmekte gibi bir izlenim aldım. Şayet böyleyse ve herkesi kapsamıyorsa ciddi anlamda bir sorun olacaktır. Öte yandan bazı meslek grupları için başörtüsü özgürlüğünün verilmemesi ciddi bir eksiklik olarak göze çarpmaktadır. Bunların düzeltilmesi gerekir.

Paketin kapsamadığı bazı konular da var. Onları bir sonraki yazının konusu yapalım. Çünkü bir mesele, çoğu zaman içerdikleriyle değil, içermedikleriyle önemli hale gelir.