Dilde tasfiyecilerin esas derdi
Yıllardır güzel Türkçemizde bir "sadeleşme" veya "Öz Türkçeleştirme" akımı sürdürülüyor. Asırlardır milletimizin benimsediği, günlük konuşmalarında ve yazı dilinde kullandığı kelimeler "Öztürk'çe değil" veya "başka dilden dilimize geçmiştir" denilerek reddediliyor, yerine yeni uydurulmuş karşılıkları kullanıma sokuluyor. Üstelik bu kelimelerin neredeyse hepsi Arapça ve Farsçadan geçen kelimeler. Yani İslam beraberliğinde ortak bulunanlar.
Geçtiğimiz yıl dostlarla Özbekistan'a seyahate gitmiştik. % 60'ı çöl olan Özbekistan 31 milyona sahip bu nüfusun 4 milyonu başkent Taşkent'te yaşıyor. Yine nüfusun % 80'i Özbeklerden, kalan % 20'si ise 30'dan fazla değişik halklardan oluşuyor. Ve ülkenin % 80'i Müslüman.
Bu ülke ile dillerimiz aynı kökten türemiş. Orada gerek duvar afişlerinden gerekse tarihi ve turistik eserlerdeki tanıtım panolarından ortak kullandığımız bazı kelimeleri (Öz Türkçecilerce beğenilmeyip yerine karşılık uydurulan veya karşılığı olup da dilimizden atılmak istenen) not ettim. Onları ve yeni üretilen eşdeğerleri varsa onları buraya kaydetmek istiyorum.
Muvaffakiyet: Başarı, Müstakil: Bağımsız, Keyfiyet: Nitelik, Millet: Ulus, Milli: Ulusal, Emir: Komut, Vezirlik: Bakanlık, Mukaddes: Kutsal, Mübarek: Kutlu, Sadakat: Bağlılık, Gurur: Benlik veya kendini beğenme, Hakim: Yargıç, Tabip: Otacı, Mükafat: Ödül, Feyiz: Ongunluk, Lazım: Gerek, Tedbir: Önlem, Mümkün: Olanaklı veya Olası, Memleket: Ülke, Vilayet: İl, Vefat: Ölüm, Hükümranlık: Egemenlik, İttifak: Bağlaşma, Kadir kıymet: Değer, İftihar: Kıvanç veya övünç, Mektep: Okul, Ebed: Sonsuz, Maneviyat: Tinsellik, Kitap: Betik, Muhterem: Sayın, Şair: Ozan, Edebiyat: Yazın, Sahip: İye, Tasvir: Betimleme, Faaliyet: Etkinlik, Ehemmiyet: Önem, Asır: Yüzyıl.
Bir de yine asırlardır kullandığımız ve karşılıkları bulunmayan ortak birkaç kelime kaydedelim: Hükümdar, Usta, Adliye, Devlet, Tarihi, Mühendis, Saltanat, Maliye, Şükranlık, Mahalle, Tıbbiye.
Görüldüğü gibi şöyle bir bakışla tespit ettiğimiz bu kelimeler bile diğer Türk Cumhuriyetlerle aramızda bağ oluşturan, bizi birbirimize bağlayan birlik ortaya çıkarmaktadır. Dildeki özleşme denilen cereyan ise bu kardeşlerimizle anlaşmamızı imkansız hale getirmekte, bizi birbirimizden ve diğer Müslüman milletlerden uzaklaştırmaktadır.
İşte dil devriminin esas hedefi de budur: İnsanlarımızı kökünden koparmak, diğer Müslümanlarla aramıza uçurumlar koymak, dolayısıyla yalnızlaşmış ve köksüz bir millet haline gelmek. Bu oyuna düşmeyelim, dilimize sahip çıkalım.