Dolar (USD)
35.25
Euro (EUR)
36.84
Gram Altın
2964.01
BIST 100
9624.12
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
23 Eylül 2019

Diktatörün tahtı sallanıyor

Günümüzde İslam coğrafyasında tarih, ülkelerini batıya sömürttürerek iktidarlarını perçinlemek isteyen diktatörlere karşı direniş hikayeleriyle yazılıyor. Filistinlilere yılladır kan ve gözyaşı akıttıran diktatör Netanyahu’nun tahtı seçmenin oylarıyla sarsıldığı gibi, Mısır’a İsrail politikaları dayatan diktatör Sisi’nin tahtı ise demokrasi meydana Tahrir’deki hareketlenme ile sallanmaya başladı.

Müslümanlar açısından Anadolu’nun kopmaz bir parçası olan Mısır’ın diktatörü Sisi hakkında Emperyalizmin en büyük temsilcisi Trump, ‘En sevdiğim diktatör’ terimini kullanmaktan çekinmiyor. Tıpkı 12 Eylül’ü yapanları ABD’nin ‘bizim çocuklar başardı’ deyimini kullanarak kutsadığı gibi.

Bundan iki hafta önce İspanya’da sürgünde yaşayan Mısırlı Muhammed Ali isimli muhalifin çağrıları sonucu Cuma akşamı oynanan Ehli ile Zemalik futbol takımları arasındaki maç sonrasında diktatör Hüsnü Mübarek’i devirin Tahrir Meydanı yeniden hareketlendi.

Çağrıyı yapan Muhammed Ali sıradan biri değil, 15 yıl Mısır ordusuna müteahhitlik yapan ve kimin hangi ihaleden ne aldığını bilen birisi. Generallerin lüks hayatlar yaşarken mısır halkının % 33’ünün diktatör Sisi tarafından sefalete mahkum edilmesine isyan ediyor. Savunma Bakanı Muhammed Zeki’den Sisi’nin hırsızlık ve yolsuzluktan dolayı tutuklanmasını talep ediyor.

2013 yılında Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı şehid Muhammed Mursi’yi deviren, o zamanın Genel Kurmay başkanı Sisi, Müslüman kardeşlerin halka yönelik politikalarını terkederek, ülke toprakları dahil her şeyi sattığı halde, Mısır halkı için parmağını kıpırdatmaması muhaliflerin öfkesini kabartıyor.

Sisi’nin BMGK toplantılarına katılmak için ABD’ye gittiği bir sırada eylemlerin baş göstermesi ordu içinden bazı generallerin Sisi’ye karşı baş kaldırabileceğinin işaretlerini veriyor.

Mısır’ın eski Genel Kurmay Başkanları Sami Hafez Anan, Muhammed Kuski başta olmak üzere 17 üst düzey general, özellikle Tiran ve Senafir adalarının Suudi Arabistan’a 28 milyar dolara satılmasından dolayı Sisi’nin vatan hainliğinden yargılanabileceği görüşünü dile getiriyorlar.

Kendi iktidarı için Kızıldeniz’i tek kuruş almadan petrol tankerlerine açan Sisi, Mısır, İsrail, Yunanistan, Güney Kıbrıs’ın Akdeniz enerji kaynakları üzerindeki ortaklığını pekiştirmek için Suudi Prens Selman’ın talebiyle iki adayı Arabistan’a teslim ediverdi.

Libya’da Hafter’i destekleyen Sisi’nin burada yapmak istediği Ortadoğu enerji yataklarını Avrupa’ya bağlayacak, İsrail’i uluslararası enerji aktörü haline getirecek alternatif rotayı oluşturmak.

Tiran ve Senafir adaları, Mısır için ne kadar önemli ise İsrail için ondan 100 kat daha önemli. İsrail’e giden deniz yolunu kontrol altında tutabilecek Adaların Suudi Arabistan’a 24 milyar dolarlık petrol ile 4 milyar dolarlık altyapı sözü ile devri, İsrail’in uluslararası sulara ulaşımının önünü açıyor. Suudi Arabistan’ın Cubiti’de askeri üss kurması bölgenin güvenliğinin de İsrail adına sağlanması anlamına geliyor. Gelişmeyle İsrail’in Eylat ve Ashod limanları Uluslararası liman haline getirerek Doğu Akdenizdeki doğalgaz ve petrolün Mısır üzerinden Avrupa’ya ulaşımı sağlanacak. Türkiye By-Pas edilerek yeni bir enerji denklemi kurulacak.

Tüm bu gelişmeler ışığında, Sisi BM toplantıları için New York’a gitti. Çarşamba günü, Mısır’ın vizyonu, kazanımları, bölgesel ve uluslar arası düşüncelerini BM Genel kurulunda anlatacak. Tahrir meydanı kaynarken Sisi’nin konuşmalarının Mısır’daki etkisinin ne olacağı merak ediliyor. Bir de Sisi’den hemen sonra konuşacak olan Başkan Erdoğan’ın konuşmasını Mısırlılar çok daha merakla dinleyecekler. Şayet Erdoğan’dan Sisi’nin de dahil olduğu yüzyılın ihanetini deşifre eden bir konuşma gelirse, Fırat’ın doğusundaki İsrail planının Türkiye eliyle çökertilmesinin yanı sıra, Nil’in doğusunda İsrail’in güvenliğini sağlayacak ihanet planını da çöpe atılarak Filistin’in ve Kudüs’ün özgürlüğünü. Sisi ve İsrail, ABD, Suud ve BAE’den oluşun müttefikleri her ne kadar Libya’da Hafter gibi isyancılara, Suriye ve Irak’ta PKK/PYD gibi terör örgütleri eliyle ihanet planlarını gerçekleştirmeye çalışsalar da İslam ümmetinin ortak aklı bu planı durduracak. Bölgenin kanayan yarası, Yemen, Libya, Sudan rahatlayacaktır. Mehmetçik, Fırat Kalkanı’nda DEAŞ’ın Dabık efsanesini çöpe attığı gibi, Fırat’ın doğusuna yapacağı operasyonla da Siyonistlerin Nil-Fırat efsanesini çöpe atacaktır… Vesselam….