Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.83
Gram Altın
2969.22
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Haziran 2023

Dijital yalnızlık, eğitim ve Türkiye Yüzyılı

Yapılan araştırmalar, dünya nüfusunun %40'a yakınının kendini yalnız hissettiğini bildiriyor. Özellikle Covid-19 krizinden sonra bu rakamın daha fazla olduğunu düşünüyorum.

Durum o kadar kötü ki eski İngiltere Başbakanı Theresa May 2018'de “Yalnızlık Bakanı” atamıştı. Bu yüzdendir ki dünyanın birçok ülkesinde uzmanlar sosyal ilişkileri teşvik etmeye başladı. Geçmiş olsun!

Ancak bu durum trende, metroda, sokakta, kafede hatta evde adeta telefonundaki bağlantı kablosuyla yaşayan genç nüfusun pek umurunda değil gibi.

Kulaklıklarını çektiğiniz anda yere düşüp bayılacaklarmış hissi uyandıran bir acayip durum yaşanıyor. Elbette bu aşamaya kolay gelinmedi.

İzole edilmiş, atomize özneler haline getirilmek dijital çağın en büyük sosyal sonuçlarından biridir.

Değer verdikleri her şeyi radikal bir şekilde feda etmeye istekli insanların çoğalması da gerçekten endişe verici bir hal almaya başladı.

Hoşgörüsüzlük ve tahammülsüzlük arttı, düşünce üretimi ve sağduyu azaldı. Sosyal medyada ortalama eğitim almış bireylerin meselelere olan yaklaşımına bakıldığında bunu daha iyi anlıyorsunuz.

Sorgulama, muhakeme etme, fikir yürütme ve doğruya ulaşma çabası yerine herkes bir diğerini eline aldığı sopayla kovalama yolunu tercih ediyor.

Profesörü de öyle, siyasetçisi de, hukukçusu da, gazetecisi de, sanatçısı da, aydını da, öğrencisi de, tamircisi de, esnafı da iş adamı da… Herkes bir diğerinin en ufak açığını bulma derdinde.

Anlayacağınız koştura koştura tüketiyoruz hayatı. Oysa biraz yavaşlayıp düşünmek gerekir. Zira yavaşlamadan düşünme ve sorgulama ihtimalimiz yok. En azından “bu zayıflık nereden geliyor” diye üzerinde düşünmemiz lazım.

Gençlerimiz kendi dijital yalnızlıklarına hapsedilirken ve gittikçe düşünme becerileri zayıflarken ve maalesef okullar da buna aracılık ederken yani bireyleri zayıf, dirençsiz, kimliksiz ve vatana aidiyet duygusundan yoksun bırakırken küreselciler de her türlü projesini rahatlıkla uygulama imkanı bulmaktadır.

Daha evvel bu köşeden dile getirmiştik. Örneğin çocuklarımızı artık Dünya Ekonomik Forumu “eğitmek” istiyor. Klaus Schwab buna "Yeniden Beceri Geliştirme Devrimi" diyor! Sitelerinde en az bir milyar insanı yarının ekonomisine hazırladıklarına dair cesurca yazılar kaleme alabiliyorlar.

Tony Blair Enstitüsü de “Generation Global”(kültürlerarası dünya vatandaşlığını geliştirme) kapsamında 13-17 yaş arası gençlere yönelik, onları aktif, küresel vatandaşlar yapacak bilgi, beceri ve tutumlarla geleceğe hazırlayacak bir eğitim programı yürütüyor.

2009 yılından bu yana, program 30'dan fazla ülkeden 570.000'den fazla genci desteklemiş ve 15.000'den fazla öğretmeni de eğitmiştir.

Bu bağlamda Blair, gençlerimizin zamanla dünyada küresel vatandaşlar haline gelebileceğini açıklıyor. Yani adam en azından bu uğurda çalışıyor!

WEF ise 16 ülkede 64'ten fazla CEO'nun da desteğiyle gittikçe büyüyen bir ağla Yeniden Beceri Kazanma Devrimi yolunda ilerliyor. Öyle ki 350'den fazla kuruluştan oluşan çok paydaşlı bir topluluğu harekete geçirmişler.

Kurucu üyeler arasında Adecco Group, Coursera, Dubai Cares, Eğitim Komisyonu, Fransız Hükümeti, iamtheCODE, Infosys, The Lego Foundation, LinkedIn, ManpowerGroup, PwC, Salesforce ve UNICEF yer alıyor.

Son zamanlarda dünyanın birçok ülkesindeki okullarda trans gündeminin patlak vermesi tesadüfi değildir.

Demem o ki Türkiye Yüzyılı’na eskiden kalma bir eğitim sistemi ile devam etme kararı alırsak ve bu çocukları düşünmeyi ve sorgulamayı öğretemezsek, dijital yalnızlıktan kurtaramazsak yani eğitim alanını boş bırakırsak birileri gelir “küresel vatandaşlık” adına yürüttüğü programlarla tüm gençlerinizi elinizden alır.