Dijital Kölelik ve Post-Human
Saç teli hücrenizden sizi klonlayabilecek bir
teknoloji var. Bu alanda epey ilerleme kaydedildi. Anlayacağınız bu gidişle
ölsek bile kurtulamayacağız.
Dünyaca ünlü beyin cerrahı Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın, “Saçtaki DNA’dan insanın üç boyutlu
hologramını olduğu gibi çıkarıyorlar” diyor. Örneğin Firavun’un DNA’sından Firavun’u kopyalayabilirler.
Hatta insanlara hologram teknolojisiyle gökten
Mesih’in inişini bile izlettirebilirler. Büyük ihtimalle buna ilk inananlar; bugün grafen içeren maskeler için
insanlarla kavga eden, DSÖ’nün ilaç mümessili gibi davranarak propaganda yapan
bazı Müslümanlar olacaktır.
İsmail Hakkı Aydın, Holistik İstikbal ve İnsan Sonrası(Post-Human) adlı makalesinde;
yakın gelecekte yüz yüze kalacağımız bazı gelişmeleri şöyle sıralamış.
Klonlanmış insanlar, insan-hayvan karışımı hibrit
varlıklar;
Beyinde, hücre içi mikrotübülüslerin elektromanyetik
titreşimlerinin kuantik şifreleri çözülünce, istenilen doğrultuda tekrar
şifrelenebilir, kodlamalarla algoritmalar üretilerek tekrar geri
gönderilebilir, tedavi gayesinin yanı
sıra farklı bilgi aktarılabilir ve beyinler uzaktan da olsa, kontrol altında
tutulabilir.
Anıların beyinden bir cihaza aktarılması. Zihin, duygu ve rüya kontrol cihazları.
Beyine elektrot yerleştirilerek fonksiyonel hale getirme. ElonMusk, Nerolink’te beyine çip takma teknolojisi hakkında tarih bile
verdi.
Bilginin görsel kortekse veya bilinçaltı zihne
aktarılması. Yapay telekeniz, nesneleri zihninizle değiştirmek için özel bir implant.
Artırılmış gerçeklik. İnsana internet bağlantısı yapan implantlar. Görünmez
kameralar ve gizli sensör gözetimi.
Hologram
bedenler ve nesneler. Transhümanizm (insan makine birleşimi) Kimlik kartı çipi
veya implantı. Nakitsiz toplum. Klonoidler, soyu tükenmiş canlıların yeniden klonlanarak
hayata kazandırılması.
Yapay zeka hekimler ve cerrahlar, robotik ameliyatlar,
telemedisin ve gezegenlerarası operasyonlar. Hiçbirşeye ihtiyacı olmayan
uyumayan, acıkmayan, susamayan ve farklı boyutları gören, farklı frekansları
algılayıp yöneten insanüstü/süper güçlü mahluklar.
Zihin
okuma bilgisayarları ve nanobotlar (Nanometre boyutunda vücudumuzun minnacık
doktorları olacaklar teşhis, tedavi ve savunma görevi yapacaklar)
Hukuki hakları olan humanoidler ve robotlar, humanoid
eşler, karı ve/veya kocalar, yapay hayvan zekâsı, sporcu robotlar.
Ruhsal
durumumuzu ve psikolojik halimizi yazılımları ile herkesten çok daha iyi
tanıyan ve tahlil eden kamera ve sistemlerin her yeri donatacağı ve her şeyi
denetim ve gözetim altında tutacağı bir dünya.
Nefes ve kalp ritmimizi inceleyebilen ve anında ilgili
merkez ve hekimlere aktarıp gerekli tedbir ve tedavi modalitelerini
programlayabilen cihazların vücudumuzun ayrılmaz bir aksesuarı haline gelmesi.
İnsan
beyninin telefonlar gibi hacklendiği bir dünya uzakta değil dostlar. Tüm bunlar
verilerimizi kontrol eden bir sistem tarafından çekip çevrilecek.
Peki, bu veriler ileride ya faşist bir siyasetçinin eline geçerse ne olur hiç
düşündünüz mü?
Buraya sığdıramayacağımız kadar insan fıtratına
yönelik yapılan çok sayıda teknolojik proje var. Yani bilim asla durmuyor.
Vaktiyle Müslüman bilim adamlarımız da bilimin aklın
sınırlarını zorlaşmışlardır. Örneğin klonlamadan
bile bahseden vegenetiğin babası sayılan Cabir bin Hayyan şöyle diyor: “Allah
insana öyle kabiliyetler bahşetmiş ki bununla insan kâinattaki tüm sır
perdelerini çözmeye muktedirdir.”
Bunu niye hatırlattım? Çünkü bugün bilim, dünyanın,
dört büyük elementin ve insanın frekansını bozmaya yönelik işlev görüyor. Oysa
bilim bizim elimizde insanlığa fayda noktasında ilerleyebilirdi.
Ancak “Müslümanlar
uyuyor” diyor İsmail Hakkı Aydın. “Kuran
öte dünya için değil bu dünya için inmiştir.
Sakalın boyu, tespihin tanesi ile uğraşacağınızaklonlamadan genetiğe
kadar her şeyin yazıldığı Kuranı anlayın ve laboratuvarda çalışın” diyor. Haksız
mı?
Kitap bizim, din bizim ama onlar yaşıyor, onlar anlıyor,
laboratuvarda onlar çalışıyor biz ise güzel kuran okuma yarışmaları tertip ediyoruz.
Dünyadaki
onca gelişmeye bakın bir de 1930’lu yıllardan kalma andımız tartışmalarına ve
elbette eskiden kalma eğitim sistemimize bakın.
İsmail Hakkı Hoca ısrarla uyarıyor: “Çok acil olarak
gen ve DNA bankaları' kurulmalıdır. Yarın çok geç olacak! 'Gen ve DNA
Bankerlerinin' insanı köleleştiren 'Gen ve DNA faşizmine, diktatörlüğüne ve hegemonyasına'
fırsat vermemek için, insanlık adına elimizi çabuk tutmalıyız.”