Dijital istila!..
Her şeyin “azı karar
çoğu zarar”; vazgeçilmezler arasına giren dijital mecranın da. Masumca
başlayan hazlar zaman ilerledikçe hayatı çekilmez kılar. Tıpkı önce yemekten
lezzet almak için yiyip, sonra lezzetin kölesi olup fil gibi ortalığı silip
süpüren bir heyulaya dönüşmek gibi...
Dünyanın üzerine kâbus gibi çöken Kovid-19 pandemisi ile
birlikte insanlık bir hastalıkla daha tanıştı; Dijital Obezite. Evlerine kapanmak zorunda kalan insanlar hayatlarını
dijitale bağladı.
Nasıl ki vücuda yakabileceğinden fazla miktarda kalori
yüklemesi obeziteye neden oluyorsa, aynı
şekilde dijital ortamda haddinden fazla birbiri ile bağlantısı olmayan bilgi,
içerik ve bildirim alınması sonucu dijital obeziteyi tetikledi. Uzun süre ekran
karşısında olmanın sonucu olarak kas, iskelet ağrıları, uyku bozuklukları, göz
hastalıkları ve psikolojik sorunları beraberinde getirdi.
Kovid-19 salgını biterken, arkasında büyük hasarlar
bıraktı. 6 milyon 300 bin kişinin hayatını kaybettiği salgın sonrası hasar
tespiti yapmaya başlayan bilim insanların dikkat çektiği konuların başında “dijital obezite” geliyor.
*
Kovid-19 pandemisi döneminde bütün eğitim kurumlarının
yerine ikame edilen dijital enstrümanlar bir yönüyle fırsat sunarken, diğer
taraftan dijital obezite salgınına evrildi.
Değişen sosyoloji psikolojiyi, bozulan psikoloji ise
dijital mecrada ne bulduysa tüketmeye başladı. Bu süreçten en çok etkilenen ise
hiç kuşkusuz ki öğrenciler oldu. Tehlikeyi sezen devletler sinsi tehditle
ilgili forumlar düzenleyerek toplumu teyakkuza geçirmeye başladı.
*
Kovid-19’un aşısı bulunarak bir tedavi yöntemi bulundu.
Fakat neredeyse 7/24 dijital mecralarda dünyayı kurtarmak için mücadele ederken
dijital obeziteye yakalananlar için henüz umut ışığı görülmüyor. Google,
Twitter, Facebook, Instagram, YouTube ve TikTok gibi gibi platformlar insanlığı
ifsad etmenin alt yapısını oluşturuyor. İnsanlığın hafızasını istila etmeye çalışan
“dijital diktatörler” yeni yeni
virüsler üretiyor.
Bu sinsi felakete “değişim”
gözüyle bakılmaya devam edilirse problemler derinleşir. Unutmayalım ki,
dijitalden kopmak hayattan kopmak değil; hayata bağlanmaktır.