Dicle Üniversitesinde PKK-Hizbullah gerginliği
Üç yıl önceydi,
Yargı reformu (10 yıllık süre) sonucu tutukluluk süreleri dolan PKK'lilerle beraber, Hizbullah liderleri de serbest bırakılmışlardı. Bunu Hizbullah büyük kutlamalara dönüştürünce ortam gerildi.
Aslında bu hamlenin yargının hükümeti zorda bırakmaya yönelik bir adımı olduğunu tahmin etmeyen yoktu.
Ortalık toz duman,
İmralı'dan yapılan açıklamalar, BDP'den sesler ve buna Mustaz'af-Der'in yanıtıu2026
Herkes nefesini tutmuştu, doğrusu ben de çok tedirgindim.
Neticede 1990'ları çok iyi hatırlıyorduk.
Tabi,
Yargı reformu sonucu serbest kalan Hizbullah liderleri ile ilgili medyada da oldukça ağır yorumlar yapıldı.
O zaman sulha yönelik böyle bir süreç yoktu, ama ETÖ ve Balyoz davaları için kritik bir dönemdi.
Ortalık bir anda karşılıklı açıklamalarla gerilmiş ve ben de bir yazı kaleme alıp şu satırlarla bitirmiştim:
"Kimse bu durumu hafife alma lüksüne sahip değildir. Taraflar geçtiğimiz sürecin ciddiyetini kavramaz ve buna göre davranmaz ise geçmişte yaşanan korkunç günleri geride bırakan bir süreçle karşı karşıya kalmamız uzak bir ihtimal değildir. O korkunç günleri tekrar görmemek için Hizbullah, PKK ve BDP'lilerin takınacakları sağduyulu tavır kendilerine ve halka önümüzdeki yaz itibariyle yakalanacak olan çatışmasız-şiddetsiz bir Türkiye hediye edebilir. Bu durum artık "şiddeti hak arama yöntemi" olmaktan çıkaran, sivil itaatsizliği önemseyen, demokratik, siyasi kanalları kullanarak mücadele etmeyi esas alan yeni bir başlangıca kapı aralayacaktır.
Bu da aydınlık yarınlara yürümek değil de nedir?"
Hamdolsun o gün sağduyu hakim olmuş olaylar büyümemişti.
Şimdi ise üç gündür Diyarbekir Dicle Üniversitesinde PKK yanlısı öğrencilerle Hizbullah yanlısı öğrenciler arasında gerginlik yaşanıyor.
Olayın neden ve nasıllığını, sebebini fazla önemsemiyorum, çünkü bu sebep sadece ve basit bir 'sebep'ti. Yani bu olmasa da başka bir şekilde iki grubun karşı karşıya gelmesi için 'uygun!' ortam oluşturulacaktı.
Çünkü 30 yıllık çatışma sürecinin sona ermesi pek çok kesimin işini bozuyor. Her yolu deneyip süreci sabote etmek isteyenlerin aklına Kürt siyasi hareketi ile Hizbullah hareketini karşı karşıya getirmek mi gelmeyecek?
Doğrusu bunun üniversitede değil de Allah korusun "faili meçhul/malum" şekilde bir saldırı ile olabileceğini düşünüyordum.
Olaylar başlar başlamaz irtibata geçtiğim taraflar "nasıl olduğunu anlamadıklarını" ifade ederken şaşkınlıklarını gizleyemediler.
Birinci gün işin kontrolü ile ilgili hazırlığın olmadığını gözlemledim. Daha sonra özellikle Özgür-Der Diyarbekir Şubesi Başkanı Av. S. Bülent Yılmaz'ın çabalarının netice verebileceğini gördüm. Zira taraflar yapılan görüşmeler sonunda oldukça gerilen ortamı yumuşatmaya çalıştılar.
Olayları biz bu şekilde beklemiyorduk, ancak kara propaganda ekibi çoktan hazırmış meğer;
Facebook ve Twitter'da açtıkları korsan/fake hesaplar üzerinden inanılmaz yalan dolanlarla, fotomontaj görüntülerle ortalığı germeye, alevlendirmeye çalıştılar.
Hatta kimi sitelerde "vurun, öldürün, bitirin, atın, silin" naraları vardı.
Ama öğrencilerin sağduyulu davranmaları sonucu 3 gün süren olaylarda hafif yaralanan 5-6 kişi dışında ciddi bir hadise olmadı.
Şimdi,
Geçtiğimiz süreci dikkate alıp bu olayı büyütmeden bitirmemiz gerekecek. Muhtemelen bu akşam olayın seyri büyük oranda değişecek. Olaylar büyük bir ihtimalle daha sakin bir seyir izleyip bitecek, ama bu olaydan ders çıkarmamız lazım. Aksi taktirde hassas olan bu konu ilerde daha acı neticelenebilecek şekilde provoke edilebilecek.
Bilmeyenler için söylüyorum;
Bölgede 1990-1994 yıllarında akla hayale gelmez olaylar meydana geldi. O yıllarda yüzlerce Kürt, PKKu2013Hizbullah sempatizanı olduğu gerekçesiyle öldürüldü. Bu insanların büyük bir kısmının PKK ve Hizbullah tarafından öldürülmediğine inananlardanım. O günün karanlık güçlerinin işlediği cinayetler, o günün kavgalıları olan PKK ve Hizbullah'a yazılıyordu. İki taraf da kontrolden çıkmış, kimin kimi öldürdüğü, neden öldürdüğü de anlamını yitirmişti.
İşte o yılların acılar kaşınınca hala tap taze duran acılar. Bu sebeple tarafların sağduyulu davranmaları herkesin hayrınadır.
Az önce görüştüğüm tarafların önde gelenleri de bir an önce olayların bitmesinden yanadırlar. Öğrenci liderlerinin "olayların bu seviyeye gelmesini asla arzulamadıklarını, nasıl olduysa bu hale geldiğini, ama olayların büyümemesini temenni ediyoruz" ifadeleri son derece önemliydi.
Buradan bütün öğrencilere "kimseyi öldürmeyi, yaralamayı hatta darp etmeyi akıllarından geçirmedikleri için" teşekkürlerimi yolluyorum, sağduyulu tavırlarından dolayı onları tebrik ediyorum.
Şimdi,
Herkes üzerine düşeni fazlasıyla yapmalı ve geçmekte olduğumuz hayati sürece zarar verecek her türlü provokasyona karşı durmalıdır.
Twitter: @ahmetay_