Dolar (USD)
34.76
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2949.00
BIST 100
9883.06
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
02 Aralık 2024

Dezenformasyonla mücadele…

Eskiden büyüklerimizin radyodan ajansları dinlediği günleri hatırlıyorum. Teknolojinin henüz çok fazla çit atlamadığı ve dünya ile insanlar arasındaki iletişimin sadece radyolarla sağlandığı zamanlardı. Ancak Milenyum Çağı dedikleri bu çağın başından itibaren teknoloji o kadar hızlı gelişti ki ayak uydurmakta zorlandık desek yeridir. Radyonun görüntülüsü olan televizyonlar hayatımıza girdikten sonra ekranlarla tanışmaya başladık ve zamanla her tarafımız ekranlarla kaplanmaya başladı. Bir zaman sonra ekranlar avucumuza sığar oldu. Böylelikle dünya artık büyük bir köy haline geldi. Şehirdeki haberin günler sonra köye ulaştığı zamanlardan dünyanın öteki ucunda olan olaylardan saniyesinde haberdar olduğumuz zamanlara eriştik. Adına medya dediğimiz, küresel bilgi ağı dediğimiz bir “Big Data” ile kuşatıldık ve her tarafımızdan bilgi seli akmaya başladı. O kadar çok enformasyon bombardımanına tutulduk ki bilgilerin doğruluğunu yanlışlığını teyit etmek bir yana sadece popülerliğine bakar olduk.

Malcolm X’in “Eğer dikkat etmezseniz medya sizin mazlumlardan nefret etmenizi, zalimleri ise sevmenizi sağlar.” dediği gibi oldu. Big Data’nın yönlendirmesiyle kararlarımız, bakış açımız, değerlerimiz daha da ötesi inancımız şekillenmeye başladı. Birinin yaptığı yahut yapmadığı eylemi medyanın bize gösterdiği kadarıyla gördük ve toplumsal linç yahut alkış eylemine giriştik.

“Enfokrasi: Dijitalleşme ve Demokrasinin Krizi” kitabının yazarı Chul Han, bu çağda kapitalin yerini bilginin aldığını bilgi kapitalizmi ile demokrasinin ve yeni düzenin şekillendirildiğini ifade ederek “Yeni bir gerçeklik icat eden kimse, alışılmış anlamda yalan söylemez.” sözüyle bugüne kadar bildiğimiz her şeyin temelden çürütüldüğünü ve hakikatin de yeni bir forma dönüştürülerek Post-truth (hakikat sonrası) bir düzlemde ele alındığını bize anlatmaya çalışır.

Oxford Sözlüğü tarafından 2016 yılında yılın sözcüğü ilan edildiğinden Post-truth (hakikat sonrası) ile birlikte klasik anlamda bir bilgi kirliliği ile karşı karşıya kaldık. Bilginin bu kadar hızlı ürediği bir zamanda anlık düşünce geliştirme metoduyla fevri kararlar verdirilmeye yönlendirildik. Bu kadar enformasyonun olduğu yerde dezenformasyona maruz kalmamamız düşünülemezdi.

Eskiden bilgiye ulaşmak için kütüphanelerde ilgili bölümdeki ansiklopedileri karıştırarak analiz edip çeşitli çalışmalar yapmak gerekirken şimdi bilgi tabir yerindeyse parmaklarımızın ucunda... Bilgiye erişim hızımızın artmasıyla maalesef sorgulama oranımız düşmeye başladı. Yanlışın doğrudan daha hızlı yayıldığı Post Truth çağda ortaya atılan yalan yanlış iddiaların aksini ispatlamaya çalışsanız bile toplum tarafından duyulmuş olması hakikatin yenildiğinin resmidir. “Hakikat Sonrası Çağ” kitabının yazarı Ralph Keyes’in “Yalanın geçer akçe olduğu çağda hakikat anlamını yitirmiştir.” sözü bu halimizi en acı şekilde açıklamaktadır.

Teknolojinin Big Data ile bizi kuşattığı bu çağda dijital ayak izlerimizle nasıl kandırılacağımızın kodlarını aslında kendi ellerimizle veriyoruz. Bedava peynirin fare kapanında olduğu gerçeğinden yola çıkarak kullandığımız elektronik cihazlarda ücretsiz olarak yüklediğimiz yazılımlarla bize ait verilerin depolanmasına, kullanılmasına ve işlenmesine izin vererek kendimiz ile ilgili her şeyi big datanın hizmetine kendi elimizle sunmuş oluyoruz.

Televizyon programları, basılı görsel medya yayın kuruluşları, sosyal medya gibi bilgi sarmalıyla kuşatıldığımız bu çağda sistemsel yönlendirmelerin yanında bireysel, bilinçli ve art niyetli dezenformasyonlarla da karşılaşmamız gayet mümkündür. Manipülasyon, çarpıtma, hatalı ilişkilendirme, uydurma, bağlamdan koparma, taklit ve hiciv/parodi türleriyle karşılaşabileceğimiz dezenformasyonlarla ilgili Devlet olarak toplumun bilinçlendirilmesi kesinlikle elzemdir. Bu anlamda Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bünyesinde 2022 yılında Dezenformasyonla Mücadele Merkezi kurulmuştur. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi tarafından toplumun bilinçlendirilmesi ve medya okuryazarlığının geliştirilmesi amacıyla paydaş kamu kurumlarıyla yapılan Dezenformasyonla Mücadele Kurumlararası İşbirliği Protokollerinin ve bu kapsamda yürütülen proje, seminer ve eğitim faaliyetlerinin önemli ve kıymetli olduğunu düşünüyorum.

Bilgi kirliliği ile kuşatıldığımız bu çağda yapacağımız temizlik yine bilginin kendisiyle mümkündür. Bu bağlamda geçtiğimiz hafta Adana’da yapılan çalışmadan katılımcılardan biri olarak şahsım adına ziyadesiyle müstefid oldum. Çalışmanın yürütücüsü Ümmühan Hanım’ın bilgi birikimi, konuya hâkimiyeti ve dinleyicilere aktarmadaki profesyonelliği takdire şayandı. Eğitici Eğitimi olarak planlanan çalışmanın neticesinde toplumun diğer bireylerine bu bilgilerin aktarılacak olması dezenformasyonla etkin mücadele konusunda umut verici bir gelişmedir.

Dezenformasyonla mücadele kapsamında Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının ve ilgili Merkezin çalışmalarını takdir ediyor ve bu anlamda profesyonel bir birikimle bizi bilgilendiren Ümmühan Yücel Hanımefendi’ye teşekkürlerimi sunuyorum.

Hucurat Suresinin 6. Ayetinde buyrulduğu üzere “Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.” düsturuyla dezenformasyonla bireysel mücadelenin mottosu olan “Dur! Bekle! Oku! Sorgula! Doğrula!” sloganıyla hareket etmenizi tavsiye ediyorum. Hakikate ulaşmak için hakikat üzere olmanız dileğiyle…