Devletlerin Ölüm Nedeni
Bilmek, canlılar için doğuştan vardır. Canlılar için bilmek, gerektiği ve döktüğü teriyle hak ettiği kadardır. İnsan dışındaki canlılar gerektiği kadar bilirler. İnsanın bilmesi, diğer canlılara nazaran birçok yönüyle ayrışır. İnsanın bilmesi, diğer canlılara göre daha farklı, daha özel ve daha özneldir. İnsanın bilmesinin döktüğü ter ile doğrudan orantısı vardır. Teriniz ne kadar ise bilmeniz de o kadardır.
Mutlak bilmek, hiç bir canlıya verilmediği gibi insana mahsus verilmiş bir güç de değildir. Mutlak bilen, sadece Yüce Allah’tır.
Devletlerin yıkılış nedeni belki başka birkaç gerekçede olabilir. Bizim anlayabildiğimiz kadarıyla devletlerin sadece bir tane ölüm nedeni vardır: Ülke birliğinin bozulması ve/veya birlik kalitesinin ihtiyaçları karşılayamayacak kadar azalmasıdır.
Birlik, on yıllarca hatta yüzyıllarca çabalayarak, binlerce hatta milyonlarca unsurun bir araya gelerek, binlerce hatta milyonlarca alt birlik/kurum oluşturularak kurulur. Kurulduktan sonra daimi çaba-çalışma, daimi yenileşme-dönüşme, daimi zamanın-zeminin ruhunu anlama gerektirir.
Birliği bir ordu gibi düşünün. Bir ordu her zaman savaşa hazırsa bir işe yarar. Bir ordu en az rakipleri kadar kendini yenileyebiliyorsa bir işe yarar. Bir ordu durmadan en önde olmanın çabasındaysa bir işe yarar. Bir ordu içerisinde bulunduğu zamanın ve coğrafyanın teknik ve stratejik ihtiyaçlarının ruhunu yakalayabiliyorsa bir işe yarar.
Ülke Birliği de aynen böyledir. Ordudan tek farkı şudur: Ordu, birkaç bin iç içe geçmiş birlikten oluşan bir güçtür. Birlik, ülke birliği ise ülke içinde ne var ne yok en başta devlet olmak üzere hepsini kapsayan unsurun bir araya geldiği bir güçtür.
Devlet, binlerce iç içe geçmiş birliklerin bütünüdür. Devletin dışında kalan birlikler, örneğin özel sektöre ait birlikler, toplumun kurduğu Sivil Toplum Kuruluşları, ülke birliğinin parçalarıdır. Başarılı çalışmaları hem kendi iç dinamiklerine hem devletin gücüne bağlıdır.
Niçin devletin gücüne bağlıdır?
O birliklerin yapacakları her faaliyet, devletin çizdiği ulusal ve uluslararası yasalarla gerçekleşir. Devlet, konulara tam ve doğru bilgi ve uygulamalarla yaklaşırsa başarı garantidir.
Devletin dışındaki kurumlar ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar, eğer kendilerini çepeçevre kuşatan devlet yeterli başarıyı gösteremezse, hiç bir çaba asla hedefine ulaşamayacaktır.
Devlet bir vücut ise devletin dışında kalan birlikler birer uzuvdur. İşte bu sebeple devlet, tek ve en büyük belirleyicidir.
Neyi belirler?
Birliğin kalitesini belirler.
Nasıl belirler?
Devletin görevlileri, devletin yasalarına mutlak uyarak devleti yönetirler. Yasaları değiştirmek, işleyecekleri en büyük suçtur.
Siyasetçiler ise devletin yasalarını değiştirerek ülkeye hizmet ederler. Yasaları değiştirmeyen siyasetçi, yasaların değişmesine lüzumsuz engel olan siyasetçi, kendi ülkesine karşı en büyük suçu işlemiştir.
Dünya, sürekli bir değişim, dönüşüm yaşar. Pek çok yeni gelişme hayatımıza girer.
İnsan, canlı olduğu gibi yaptığı her şey de canlıdır. Yasaların; insanın, toplumun, kurumların ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için tıpkı insan gibi canlı olması lazımdır. Değişip dönüşmesi lazımdır.
Daha iyiye, daha adile, daha faydalıya, daha doğruya, daha hızlıya, … değişip dönüşmesi lazımdır.
Kısa Hatırlatmalar
Yakın günlerde yaşanan, biri doğrudan diğeri ise dolaylı ülkemizi etkileyen iki hadise yazdıklarımızı tekrar düşündürtüyor. Başımıza gelen, artık öğrenip hazır olmaktan başka çaremiz olmayan elim deprem ve tüm dünyayı etkisi altına alan Çin’deki yeni mikrop vakasıdır. Bize düşen, duaya ve çağın ilmi tekniklerine uygun hazır olmaya devamlılıktır.
1999 yılında büyük zelzelede bir depremzede olarak muhitimizdeki göçüğü ahali olarak kaldırmak bizlere düşmüştü. Göçük altındaki yaralı ve cenazelerimizi çıkartmak da milletçe bizim nasibimizdeydi. Daha sonra konuştuğumuz civar bölgelerde de depremin ilk anlarında yaşananlar hep aynıydı.
Elazığ depremi, kurumlarımızı ve kurumların geldiği hızı göstermiş oldu bize. Geleceğimiz, birlikten geçer diye günlerdir yazıyoruz. Depreme ait ne kadar birliğe/kuruma ihtiyacınız varsa her birini istisnasız kurmanız işinizin neticelerini doğru yapar. Çözüme çok çabuk ulaşırsınız. Deprem sonraları kurumların hızı ve işleyişteki durumu ne demek istediğimizi gayet iyi anlatır. 1999’da devlet bizim devletimizdi bu gün de… Aslolan devletin tüm kurumlarıyla birliğini kurmuş bir şekilde hazır olmasıdır.
Diğer meselede ise Çin’de başlayan hastalığın sebebi bir mikrop, sanal hız kadar olmasa da çok hızlı bir şekilde dünyayı dolaşmakta ve tüm ülkeleri etkilemektedir. Can yakmakta ve can almakta olan bu mikrobun çok yakın bir zamanda da çözümünü tüm dünyanın göreceği aşikârdır. Çünkü sorun ortak.
Bir sorunun topraklarınızdan çıkmasa da sizi etkilemesi işten bile değildir. Mutlaka sizi etkileyecektir. Ortaya çıkan bir sorun ister maddi-fiziki olsun ister ortak sorun olsun siyasetçinin hesap yapacağı ilk iş her sorun için mutlaka bir kurum kurmak olmalıdır. O kurum mutlaka bir çözüm üretecektir.
Duamız ve temennimiz; devletin, insanıyla, toplum teşekkülleriyle, kurumlarıyla, özellikle siyasetçileriyle birlik içerisinde ülkemizi kalkındırması sonrasında ise Yeni Bir Dünya kurmasıdır. İnsanına her daim can ve heyecan katan bir devlet hepimizin ortak arzusudur. Yazdıklarımızın nihai hedefi budur.
Hepimizin başı sağ olsun. Hepimize geçmiş olsun. Çünkü ölen de biziz.. kalan da biziz.