Devletlerin güçlenmesi ve zayıflaması/Türkiye
Özellikle Barış Pınarı Harekatı ile birlikte dünya arenasında oynanan oyunların diplomatik teamülleri aşarak fütursuzca nasıl işlediğini vatandaş olarak alenen seyrediyoruz. Zerrece menfaati zedelenenlerin nasıl ciyak ciyak bağırarak hiç bir kural tanımadıklarını görüyoruz.
Barış Pınarı Harekatı ile birlikteki uluslararası gelişmeler baş döndürücü hızı da geçti. Özellikle ABD ve Rusya’nın tutumları devletlerarası ilişkilerde hiç bir kuralın, hiç bir anlaşmanın, hiç bir teamülün geçmediğini ortaya koydu. Altına attığınız imzaların saatler sonra geçersizliğnei sağından solundan fare gibi kemirilmesine şahit oluyoruz.
Devletlerarası ilişkilerin tavla, okey, iskambil oyunlarını geçtim ne satranca, ne pokere, ne rulete hatta Rus ruletine bile benzemediğini öğreniyoruz. Yenilgi yenilgiyi de getirse kabullenme diye bir gerçek yok. Devamlı yeni durumlar yeni hamleler bir birini izliyor.
Barış Pınarı Harekatı ile toplum dünyada oynanan her türlü oyunu ve oyunların kuralsızlığını daha net olarak anladığı görülüyor. Bir ülkenin güçlendikçe yalnızlaştığını, güçlenme emareleri gösterdikçe bundan rahatsızlıkların karşımıza nasıl çıktığını görüyor.
ABD’nin Barış Pınarı Harekatı ile Türkiye’ye karşı akıl almaz tutarsız davranışları artık kabulü çok zor bir sürece girmiştir. Türkiye’yi bir yandan DEAŞ ile korkutması bir taraftan artık Kürt kukla devleti projesi, bir tarafta sünni dünyayı yok etme taktikleri en son ısıtıp ısıtıp önümüze koydukları Ermeni konusu sözde müttefiklik durumunu da tarih sayfalarında bırakacak konuma getirdi.
ABD 13 Kasım ziyareti öncesi Temsilciler Meclisi kanalı ile hem yaptırımlar hem de sözde ermeni soykırımı iddialarını kabul etmesi artık devletlerarası ilişkilerde kuralsızlığın son noktasını gösterdi.
Türkiye’nin bundan böyle kimin ne yaptığına bakmaksızın kesinlikle yoluna devam etmelidir. ABD veya bir başka devletin gündemine kapılıp gitmemelidir. Bugün karşımızda ABD vardır. Onu görüyoruz. Bu demek değildir ki Rusya veya İngiltere-Fransa, Almanya boş duruyor. Bugün Rusya’nın yaptığı sanılan veya ABD’nin uyguladığı saldırılar salt bu ülkelerin girişimidir? Olayların ve gelişmelerin perde arkasında bugün dost görünen veya gelişmelerde etkisi olamadığı bilinen devletlerin bulunmadığını kim söyleyebilir. Veya yarın ülkede ani şoklara neden olacak olayların görünürde A devleti izi varken B devletinin organize etmediği garantisi.
Türkiye arı kovanına çomak sokmuştur. Nereden sokulacağını tahmin etmek imkansızdır. Siyaseten, sosyal yönden güvenlik olarak artık kendimiz olma dönemi başlamıştır.
Devletlerin güçlenmeye başlamasının en önemli işareti yalnızlaşmaya başlamasıdır. Türkiye istese de istemese de ivmesi güçlenme yönündedir. Bu saatten sonra geri dönüşü yoktur. Güçlendikçe de ayaklara basacaktır. Bu nedenle ayağının altında yabancı ayaklar oldukça da basmaya devam edecektir. Yabancı ayaklar eninde sonunda ayağımızın altından çekip gidecektir.
Bugün için ABD özelinde bize karşı tavırlar acizliklerini ortaya koyduğunu göstermektedir. Yarın hiç ummadığımız devletlerin ciyaklamalarını duyacağız. Onlara da hazırlıklı olalım. Hem de hiç ummadığımız hamlelere karşı.
Şu bir gerçektir; Türkiye hızla güçlenmektedir. Buna karşılık karşımızda kiler ise hızla güç kaybetmektedir. Güç kaybını örtmek için güç gösterileri yapacaklardır.
Türkiye’nin bugün karşılaştığı durumdan daha da güçlenerek çıkışının tek yolu vardır. Kararlı ve emin adımlarla kendi çizdiği strateji. Bölgesinde bütün insanları kucaklama politikasıdır.
Cuma’nın hayrı üzerinize olsun...