Devletin Kürtlere yaptığı ikinci teklif
İlki çözüm sürecindeydi ve yine bugünkü gibi haklı bir
gerekçesi vardı. Bu köşeyi takip edenler bilir. Muğlalı bir Türkmen olarak
oldum olası Türk Kürt birlikteliğine vurgu yapmışımdır. Arşivim böyle yazılarla
doludur.
Çünkü küresel sistem,
PKK eliyle kadim Kürt halkından Selahaddin Eyyubi'nin intikamını almaya
çalıştı. Türklerle Kürtler ebediyen birbirlerine düşman olsunlar diye ne
gerekiyorsa yapıldı bu ülkede.
Erdoğan siyaset sahnesine adım attığında ise bir şey oldu.
Eski Türkiye'nin mağdurları bu dönemde sahici, samimi ve kalıcı dostluklar
kurmaya başladı. Üstelik bu dostluk sıradan, içi boş olan bir dostluk değildi. Yaralarımızı çarçabuk sararak güçlü bir
Türkiye inşa edelim istiyorduk.
Ama Amerika izin
vermedi. Örgütü PKK, devletin uzattığı eli geri çevirerek çatışma ortamı
oluşturdu.
Bugünlerde yine bir hareketlilik var.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin lideri Devlet Bahçeli’nin İmralı çağrısı sizleri şaşırtmış olabilir. Bunu
normal karşılarım. Zira geçmişte asılmasını istediği bir terör örgütü liderini
bugün meclisten çağrı yapmasını teklif ediyor.
Ve şöyle bir cümle kurdu Bahçeli, "Teröristbaşının tecridi kaldırılırsa TBMM’ye gelsin ‘terör bitti’
desin.”
İnanın ülkenin değme liberalleri bugünlerde böyle bir
açıklama yapmayı akıllarından bile geçiremezdi.
Şimdi mesele şu,
Bilindiği gibi Amerika,
Ukrayna üzerinden Rusya’yı, İsrail üzerinden de Suriye ve ülkemizi hedef alarak
tüm dünyada küresel hegemonyasını kurarak hepimizi tutsağı aline getirmek
istiyor. Ve bu tehdit her geçen gün artıyor.
Bu ateş er ya da geç bizi bulacak. Bunu hepimiz biliyoruz.
Hatırlarsanız Clinton
başkan olduğunda ’Türkiye Arap dünyasına
kaymakla hata yapıyor’' diyen Martin
Indyk’i önce Orta Doğu Danışmanlığı masasına getirdi sonra da İsrail
Büyükelçisi olarak atadı.
O dönem ABD, Irak’ı
parçalamak için Barzani üzerinden Kürtleri kullanmak istiyordu. Bugün ise PYD
üzerinden Türkiye’yi güneyden kuşatmak istiyor.
1994 yılında Başbakanlığa bağlı Politik Psikoloji Merkezi
tarafından organize edilen bir toplantıda davetlilerden İsrailli bir uzman,
Türkiye’nin güneyini Kürdistan olarak göstererek zaten niyetini açıkça ortaya
koymuştu
Lafı uzatmayayım, açıkçası 150 yıllık büyük bir plandan bahsediyoruz. Siyonistler, Orta Doğu’daki
haritaların yeniden şekillenmesinde rol oynayacak kukla bir devletin
peşindedir.
İşte bu plan Erdoğan’ın iktidarı ele almasıyla ciddi anlamda
sekteye uğramıştı. Barzani ile kurulan ilişkiler ve yapılan petrol anlaşmaları
ABD’nin beklemediği hamlelerdi.
Bugün de Bahçeli’den böyle bir hamle beklemiyorlardı. Belki
de bekliyorlardı şimdilik bunu bilmiyoruz.
Hatırlayınız, Diyarbakır buluşmasında Erdoğan “bizim muhabbetimize sınır çizemezler”
diyerek muhteşem bir konuşma yapmıştı. Bir
gün sonra FETÖ de dershaneleri bahane ederek açıktan savaş kararı aldı ve
ardından 17-25 Aralık darbe teşebbüsü yaşandı.
Kısacası ne zaman
Türk ve Kürt(PKK değil) yan yana gelmeye çalışsa bu ülkeyi kaosa sürüklediler.
Şimdi ateş etrafımıza sararken birlikte olmaktan başka çaremiz kalmadı. Ben bu
çıkıştan istifade ederek birlik olmayı yeniden dillendireceğim.
Fakat ABD, bugün Kürt devleti projesinden vazgeçmiş
değildir. Bu uzun soluklu projeyi bugün Suriye’nin Kuzeyinde tesis etmek
niyetindedir. Arka planda neler dönüyor
bilemem. Bildiğim tek şey içeride ortak aklı tesis etmemizdir.
Fakat burada unutulmaması gereken husus, PKK’nın kontrolü
Öcalan’da değil Amerika’dadır. Bakalım Bahçeli’nin aldığı riskin boyutları ne
olacak?