Devlete kafa tutulmaz
Dünya ekonomilerinde enerjiden petrole, üretimden gıdaya kadar büyük krizler yaşanıyor. Hayat pahalılığı artıyor. Birçok yerde savaş ihtimali var. Dünyanın bu kadar çok sıkıntı çekti zaman dilimi az görülmüştür.
Bu
ortamda krizi fırsata çevirmek isteyenler var. Siyasi fırsatçılar buna dâhil. ‘Faturamı
ödemeyeceğim’ resti bunlardan biri. Ülkede işler kötüye gitsin biz kazanalım
anlayışında bir tepki. Tabiri caizse yangından mal kapma girişimi…
Bir
başka açıdan bakılırsa ‘fatura ödemeyeceğim’ resti toplumsal duyguların
istismarı, bir sivil itaatsizliğe çağrı denemesidir ayrıca. Kanuni değildir.
Helallik açısından bakılırsa helal değildir. Bir şey kanuni olabilir ama helal
olmayabilir. Bu da böyledir.
Siyasi
kimliği ne olursa olsun hiç bir zaman açık arama arayışına girmedik. Kim
yaparsa yapsın doğruya doğru, yanlışa yanlış dedik. Kılıçdaroğlu’nun bu yaptığı
doğru değildir. Devlete kafa tutulmaz. Bir niyet halis olsa da işin sonucu
kirliliğe çıkıyorsa temiz değildir.
Baba
nasihatidir; “Devlet hakkı yetim hakkıdır ve kutsaldır, yenmez. Hiçbir zaman
borçlu kalma. Devlete borcun olmasın. Devlet bir kuruşluk borcunu almak için
bin kuruşluk masraf eder, bunu aklından çıkarma. Devlete olan borcunu mutlaka
zamanında öde. Devlete hiçbir zaman hiçbir suretle kafa tutulmaz. Devletle
kavga edilmez.” derdi. Ben de bu nasihate şu cümleyi ekleyeyim: “Devlete kafa
tutarak hizmet yapılamaz.”
‘Fatura
ödemem’ çıkışı gayri ciddidir bir hak arayışı olarak görülemez. Bir iktidar
uğruna her şeyi mubah görüp kullanırım anlayışıdır. Yarın öbür gün
birileri çıkıp ben de su, eklektik, doğalgaz faturamı ve vergimi ödemiyorum
restini çekerse devletle millet karşı karşıya gelir. Bu mu yapılmak isteniyor?
Devlet
hakkı kul hakkıdır ve gaspı helal değildir. Hani siz, ‘helalleşmekten’ dem
vurup duruyorsunuz, hani siz yetim hakkı yemekten bahsediyorsunuz ya… Ya
bu yaptığınız nedir?
Hak
aramak, haklıya hakkını teslim etmek Allah’ın emridir ama sizin yaptığınız hak
aramak değil devlet hakkına girmektir. Devlet hakkının gaspı da aynen kul hakkı
gaspı gibi haramdır. Bir iktidar uğruna haramı helal görmek meşru
görülemez.
Öteden
beri bu anlayışın geleneğinde kaş yapayım derken göz çıkarmak var. Engellemek
vardır. Yapılan yatırımlara, köprülere, yollara, barajlara, havaalanlarına hep
karşı oldular. Milleti savunur görünürler ancak onların dönemlerinde millet
mağdur edildi. İstanbul Belediyesi’nde binlerce kişiyi işinden
ettiler.
Darbelere
giden yol onların yönetimlerinde açılmıştır. Gezi kalkışması ve 17, 25 Aralık olaylarına
kimlerin destek verdiği aşikâr. Kimlerin, yargılamalarda FETÖ’ye destek
anlamına gelen açıklamalarda bulunduğu biliniyor.
Sıkışınca
mazeret üretip ya da ölü taklidi yapıyorlar. Psikoloji tabiri ile buna
rasyonalizasyon (mantığa uygun hale getirme/mantığa büründürme) hali denir.
Ancak size mantıkla gelen bir şey gerçekte mantıklı değildir. ‘Fatura ödememe’
eylemi mantıklı olmadığı gibi kötü ve acemice bir sivil itaatsizlik
örneğidir.
“Bir nikâhta
imzalar atıldıktan sonra herkes gelin ve damadı tebrik için ayağa kalkar. İş bu
ya tam da bu sırada elektrikler kesilir…
Herkes
“aaa” diye tepki verirken damadın annesi düşüncesini hayli sesli bir şekilde
dile getirir:
“Daha ilk dakikada
oğlumun hayatı karardı.”
Devletle kavga eden
bir anlayışın iktidarında ülkenin hayatının kararacağı ihtimal dâhilindedir.
Çünkü bir davranışın sonuçlarını o davranışın kendisi belirler.