Devlet risk alamaz!
5 yıl değil 555 yıl geçse de asla unutma ve unutturma! 15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan ihanet, yapılan çılgınlık basit bir darbe girişimi değildi. Türkiye'yi resmen işgal etme, ana omurgadan diz çöktürme,"dünya beşten büyüktür, one minute" çeken, tarih yazan, sömürüye başkaldıran, ümmetin umudu olan Başkan Erdoğan’ı imha etme girişimiydi. Ülkemiz ilk defa böyle bir çılgınca ihanete uğramıştı. Halkın verdiği vergilerle maaşını alan vatan hainleri, halkın tankı ve uçağıyla halkın bizatihi kendisini bombaladı, tanklarla hunharca ezdi. Devletin gücü ve imkânı, devleti ve halkı imha etmek için kullanıldı.
Ne PKK, ne
DAEŞ ne DHKP-C hiçbir terör örgütü vurmamıştı böyle alçakça bir darbe,
yapmamıştı bu kadar kahpece ihaneti.
PKK ve DEAŞ gibi terör örgütleri,
Türkiye Cumhuriyeti devletinin kollarına, bacaklarına zarar verecek, öldürmeyen
ancak sakat bırakacak, çapı ve etki alanı sınırlı terör eylemleriyle
saldırırken, FETÖ ise en alçakça ve en acımasız bir şekilde doğrudan “en hayati yerimize, şah damarımıza,
kalbimize, bekamıza” hayatı aniden ve tümden durduracak görülmemiş bir ihanetle
saldırdı. Ülke işgal edilecekti. Yeni haritalar çizilecekti. Sünni-Alevi, Türk-Kürt çatışması
körüklenecekti. Ülke geneline iç savaş yayılacaktı. Özellikle Doğu ve
Güneydoğu’da büyük bir kaos ve kargaşa yaratılacaktı. Binlerce insan
ölecekti. Oluk oluk kan akacaktı. Direnen
son kale Türkiye, küresel ve bölgesel yönden dünya güç düzeninden tamamen
silinecekti.
Allah'ın
yardımıyla, başta Başkan Erdoğan’ın dik ve metanetli duruşuyla, 7’den 70'e kadar
halkın çok büyük kısmının; vatana, demokrasiye sahip çıkmak için sabahlara
kadar, sokaklarda tanklara, uçaklara karşı imanını ve canını siper ederek
gösterdiği tarihi direnişle iç işgal püskürtüldü. Aziz halkımız, dünyanın görmediği ihanete
karşı dünyanın görmediği, duymadığı bir başkaldırı, vatan ve namus savunmasını,
sivil direnişini gösterdi. Bu vatanı bir
gece vakti beş on tankla, üç beş uçakla diz çöktüreceklerini mi sandılar? Bu aziz milleti kendi silahıyla tarayarak, kendi
uçağıyla bombalayarak öldürmeye başladıklarında geride kalanların korkup, sinip
evlerine kaçacaklarını mı sandılar?
Onlar dünyanın
görmediği ihanetle "ya teslimiyet
ya da işgal" dediler. Anadolu'nun namuslu mert evlatları da " ya istiklal ya ölüm" dedi, siper
etti başını bu hayâsızca akına karşı. Babalarımız,
dedelerimiz 60, 70 ve 80'lerde uyudular, belki de sindiler, sokağa çıkmadılar, sonuçta
darbe oldu, o dönemin liderleri şapkasını alıp gittiler, zalimlerin ülkeye
el koyuşuna seyirci oldular. Halkımız gaflete düşüp sokaklara çıkmasaydı, darbeye
meydan okumasaydı bugün halimiz nice olurdu, vatan işgalci alçakların olurdu. Aziz
şehitlerimize ve gazilerimize minnet ve şükran borçluyuz.
40 yıldan bu yana özellikle devletin güvenlik ve istihbarat
bürokrasisine, yargı düzenine yani toplumun kılcal damarlarına sızan FETÖ’ye
karşı devlet içerisinde çok büyük bir temizlik hareketi başlamıştır ve hukuk
kuralları çerçevesinde adaletten sapmadan devam etmelidir. Fetö’cüler mahkemelerdeki
inkâra dayalı ortak savunmalarında, yine bir şeylere bel bağlamış görünüyorlar.
Beraat kararı alanlar dahi amansızca meydan okuyorlar, hep beraber marşlar
okuyarak diş gösteriyorlar. En küçük bir merhamet, sulandırma, ihmal ve zafiyet
bu milletin kutlu yürüyüşünün sonunu getirecektir. FETÖ ile
mücadele konusu, hayatidir, kritiktir ve tavizsiz bir konudur. Taviz ve hoşgörü
bu vatana ihanettir; 15 Temmuz aziz şehitlerinin anısına hürmetsizliktir. Tarih bu alçaklığı, bu ihaneti yüzyıllar
geçse de konuşacak, kitaplar yazacaktır.
15 Temmuz tarihi direnişi, aynen Kurtuluş Savaşı, Çanakkale mücadelesi gibi
gelecek nesillerimize tarihi direniş olarak anlatılmalı, 29 Ekim, 30 Ağustos
bayramları gibi de daima kutlanmalı.
Kanserli hücrelerden devleti tam anlamıyla
kurtarana kadar FETÖ ile amansızca, acımasızca mücadeleye hukuk kuralları
içerisinde, Ergenekon davası gibi sulandırılmadan, yaş ve kuru hassasiyetle
ayrılarak devam etmeli. “Söz konusu
vatanın bekasıdır, çocuklarımızın geleceğidir. Devlet risk alamaz. Öfkemizi de kinimizi de imanımızı da hukuk
ve adaletimizi de dipdiri tutacağız sonuna kadar.”