Devlet para veriyormuş!
Geçtiğimiz günlerde meslek lisesinde idareci olarak çalışan birkaç eğitimci arkadaş ile oturmuş sohbet ediyorduk. Telefonları susmak bilmiyordu. Biri arayınca açıp konuşuyor, iki üç dakika sonra tekrar bir başkası arıyor onunla da konuştuktan sonra telefonu kapattığında iki üç dakika sonra tekrar biri daha arıyordu. Üstelik dikkat ettim, arayanlar ile iletişim sürekli aynı, aynı şeyler konuşuluyor. Haliyle sormadan edemedim: “Hocam konu nedir, telefonlarınız hiç susmuyor ve üstelik sürekli aynı şeyleri konuşuyorsunuz?”
Uzun uzun anlattı, özetle sizlere de aktarayım. Milli
Eğitim Bakanlığı güzel bir uygulama geçirmiş Meslek Liselerini. Neredeyse
Türkiye’deki tüm meslek liselerini Mesleki Eğitim Merkezi kapsamına almış.
Artık Meslek Liseleri de tıpkı Mesleki Eğitim Merkezleri gibi eğitim
verebilecek. Piyasada özel sektörde çalışan kalifiyesiz eleman bir meslek lisesine
gidip kaydını yaparak eskiden çalıştığı
yerde çalışmasına devam edecek. Bu vesileyle hem Kalfalık-Ustalık belgesine sahip olacak hem de Devlet bu kişilere aylık 1276 TL ödeyecek…
Örneğin bir tekstil fabrikasında çalışan ve herhangi
bir belgesi olmayan vasıfsız bir birey, MESEM programına kaydını yaparsa, hem
ustalık belgesine sahip olacak, istihdamda kendini güçlü hissedecek, kariyeri
açısından da yükselmiş olacak, hem de çalıştığı işletmenin de yükü
hafifleyecek, orada çalışan elemanların aldıkları ücretin belli bir miktarını
devlet ödeyecek.
İşte sıkıntı da burada başlıyormuş. Gelin arkadaşımdan
dinleyelim “Abi, konuyu sağdan soldan, kıyıdan köşeden eksik bilgilerle
duyanlar soluğu hemen okulumuzda alıyor. Hatta okula gelmek zahmetinde bile
bulunmayanlar bir şekilde telefon numaramıza ulaşıp bizi arayarak soruyorlar.
Gecemiz gündüzümüz kalmadı. Sen de gördün abi, günde onlarca kişi arıyor. Günde
en az 70 kişiye açıklama yapıyoruz. Ağzımız dilimiz kurudu. Sosyal medyadan kısa
ve öz olarak paylaşımlar yapanlar konuyu sadece devletin sunacağı ekonomik katkıya dikkatleri çeken paylaşımlar
yaptıkları için okula gelmeyen kalmadı. Geçen
sarıklı, şalvarlı bir dede bile geldi. ‘Yavrum,
Devlet para veriyormuş. Hele benim de kaydımı yap, ben de aylık bir maaş
alayım, olmaz mı?’ dedi. Anlattım ona, “Dedeciğim, haftanın bir günü okula
gelmen gerekecek. Geriye kalan 4 günde de bir işletmede işbaşı eğitimine
gitmen, staj yapman gerekecek. Bir elektrikçide çalışabilecek misin bu yaşta?
Veya okula gelip sınıfta derse girip ders dinleyebilecek misin?’ dediğimde neye
uğradığını şaşırmıştı. Dedenin kendini savunması, beni ikna etmeye çalışması
sonucu işi yokuşa sürdüğümü zannetti. Bir ara o kadar öfkeyle konuştu ki
elindeki bastonu ile kafama vuracak zannettim. Bir an suç işlemiş duygusuna kapıldım
dede karşısında…
Sadece dede değil, günde onlarca kişi okula gelip
kaydını yaptırmak istiyor sağdan soldan duydukları eksik bilgiler ile… Geçtiğimiz
günlerde bir bayan geldi. Beyaz yazma bağlamış, belli ki ev hanımı... “Hocam,
kaydımı yapar mısınız” diyerek konuya girdi. Diğerleri gibi ne için geldiğini
bilmeden kayıt yaparak bazı ekonomik haklara sahip olacağını düşünüyordu,
diğerleri gibi. “Ablacığım ne iş yapıyorsun bir yerde çalışıyor musun?” diye
sorduğumda “Yok hocam, evde 5 tane çocuk var, onlara yemek yapmak, temizlik
yapmaktan vakit bulamıyorum ki bir yerde çalışayım. Benim kaydımı yaparsanız en
azından hem evde çocuklarıma bakar hem de çocuklarımın harçlığı çıkar hocam.
Lütfen yardımcı olun” diyordu.
Bakanlığın bir yerde vasıfsız çalışan kişi için imkan
olarak hem okumasını ve belge almasını hem de işverene destek amaçlı sunacağı
katkıyı nedense herkes sosyal medyadan yayılan eksik/yanlış bilgiler ile
duydukları ile okullara akın edip kayıt yaptırmak istemiş meğerse… Arkadaşım
“Abi o kadar gelen vardı ki, bir ara acaba bakkal mıyız belge mi satıyoruz,
diye düşünmekten kendimi alamadım” diyordu. Kayıt yap, evde otur, yat uzan ve
Devlet para versin şeklinde bir algı oluşmuş vatandaşta.
Gerçek uygulamalar yerine ne yazık ki sadece kayıt
yaptırarak para alacakları şeklinde yayılan mesajlar ile işi olan olmayan,
okuma yazma bilen bilmeyen, genç yaşlı, küçük büyük herkes meslek liselerine
akın etti. “Şartlarınız tutmuyor” şeklindeki açıklamalar yetersiz kaldı.
Tehditler, tartışmalar, kavgalar da yaşandı. Devletin iyi niyet ile sunduğu bir
imkan her konuda olduğu gibi ne yazık ki suiistimal edilmek istendi. Ne için
geldiğini bilmeyeneler, okula gelip “kayıt yapacağım” demekten öteye bir
açıklama yapamayanlar, konuya hiç vakıf olmayanlarla doldu taştı. Kuyruklar
bile oluştu. İyi niyetle çıkılan yolda zarar gören yine Devletin iyi niyeti
oldu.
Neden hemen her konuda arif olmadan tarif yapmaya
çalışıyoruz toplum olarak?