Devlet ne zaman lazım?
Evet devlet ne zaman lazımdır? Bu sorunun cevabı birçok sorunun, birçok problemin çözümünü beraberinde getirmektedir. Fakat bu sorunun cevabını doğru dürüst vermekte hüner. Cevap kolay aslında cevabı vereceklerin idraki önemli olan. Cevabı vermesi gerekenler bu soruyu bir kendilerine sorabilseler aslında yetecek.
Neden bu konuya girdim. Yazıya oturmadan önce iki ayrı şey dikkatimi çekti. Onlardan biri ortak olduğum bir Watshaap grubundaki ekonomi ve borç stokları ile ilgili bir Twitter paylaşımı. Diğeri Antalya bölgesindeki bir dostum ile telefon konuşmamız.
Bu arada aynı grup içerisinde sevindirici ve gurur verici bir paylaşımdan bahsetmeden geçmeyeyim. GÖKBEY P1 helikopterimizin ilk uçuş denemesinin sabah saat 6,30’da gerçekleştiği ve bir saate yakın havada kaldığı bilgisi paylaşıldı. Gayet başarılı bir deneme. Rüzgârlı bir havada gerçekleştiği bildirilen denemede helikopterin sarsıntı, manevra ve havada duruşunun mükemmel olduğu bilgisi de verildi.
Bu sevindirici haber ile birlikte grup içinden bir dostumuz Dr. M. Murat Kubilay’ın Twitter’de Ağustos-2018’deki “Ekonomik krizin bir nedeni ve bir de sonucu var” başlıklı 30’u bulan paylaşımına atıfta bulunmuş. Önce bu atıfı yeni tarihli zannettim. Tümünü okudum. Güzel izahatlarda bulunmuş Kubilay Bey. Yararlı bir paylaşım. Cari açıklar, dış borç stokları ve devlet borçlanmaları konularında 2002’den günümüze kadar ki süreci ve sonucunda ekonomik sıkıntının nedenlerine vurgu yapılmış. Kubilay Bey kamu borçlarının yönetilebilir olduğunu vurgularken asıl problemin Özel sektör borçları olduğuna işaret ediyor. Kubilay beyin Özel sektör borçlarının asıl problem olduğuna işaret ettiği noktada insanın aklına şöyle bir soru geliyor; “Özel sektör kar etmeyeceği ve zarar edeceği bir borcu alıp işletmesi imkânsız. Borç aldıysa mutlaka kar edeceği bir alana yatırım yapar. Öyleyse bu problem nereden çıkıyor?” Öyle görülüyor ki Özel sektörün borç çevirmede ve ödemede sıkıntı çekmesi için zarar etmesi gerekir. İşte bu noktada enteresan bir ayrıntı dikkatimi çekti. O da Özel sektörün 2002’den bu yana aldığı veya aldığını gösterdiği dış borçlar üzerinden ciddi temettü karlar elde ettikleri ve bu karları şahsi hesaplarına aktardıkları ayrıntısıdır. Anlayacağınız Özel Sektör’ün Hazine Garantisi aldığı dış kredilerinin getirilerini yıllardır temettü kar payı olarak şahsi hesaplarına kaydırdıkları görülüyor. Sonrada ortaya çıkan küçük bir ekonomik sıkıntıda Özel Sektör zarar ettiği gerekçesi ile aldığı borçları ödemeyerek Hazine’ye yüklüyorlar.
İşte bu noktada “Devlet ne zaman lazımdır?” sorusu gündeme gelir. Eğer sağlam iradeli ve millete dayanan, milletin hizmet karı bir devlet varsa devreye girmek zorundadır. Tıpkı bugünlerde yaşanan konkordato furyasında olduğu gibi kasasındaki sermayeyi şahsi hesaplarına kaydırıp faize yatıran firmalarda olduğu gibi bir dönem dış borç alıp veya aldı gösterip Hazine Garantisine bağladığı kredilerinin karını temettü karı olarak şahsi hesaplarına aktaranların tepesine binmek için vardır devlet. Eğer bunu yapmıyor ve milletin ekonomik krizlere kurban verilmesine seyirci kalıyorsa ortada dolaşmamalıdır.
Türkiye kış ortasında 10 TL’den Patates 7 TL’den soğana muhtaç kaldı. Domatesi 8-10 TL’lerden yemek zorunda kaldık. Biberi 27 TL ’den bulamadık. Ardından palyatif tedbir olarak Belediye Tanzim Satışları ile yeniden tanıştık. Çarşıda pazarda halen meyve sebze fiyatları tam düşmedi. Fakat Antalya’dan arayan dostumun verdiği bilgilere göre büyük marketler domatesi 40-50 kuruştan, şeftaliyi ve kayısıyı 25 kuruştan ancak topluyor. Bir taraftan tüketiciye halen 5-6 TL’den domates, 7-8 TL’den meyve satan büyük marketlerin üreticiden öldüm fiyatına ürün almasına kim ne çare bulur bilmiyorum.
Ama bildiğim tek şey “Devlet ne zaman lazımdır” sorusuna hiç olmazsa “İşte şimdi lazım” cevabını almaktır. Devlet her iki durumda da harekete geçip tedbirini almalıdır. Hatta istismarcıları ve çıkarcıları hizaya getirmek için resmi ve gayri resmi gücünü kullanmalıdır. Aksi halde bir devletten söz etmek abesle iştigal olur.
Kalın sağlıcakla…