Devlet nasıl yönetilir?
Siyasilerin
her biri hangi partili olursa olsun iktidara gelmek ister. Bütün çabalarını
iktidara gelmek ve iktidarda kalmak üzere yaparlar. Zaten böyle yapmıyorlarsa o
siyasi parti, milletin derdine derman olmak değil sadece ve sadece ülke
siyasetinin dolgu taşı olmak istiyor demektir.
Asgari
ücret ne olacak? Bu yüzyılın en büyük sorunu su sıkıntısı nasıl çözülecek?
Hangi ülkeler batacak ve parçalanacak? Batan ve parçalanan ülkelerin zararını
ülke nasıl göğüsleyecek? Ülke nasıl
büyük güç olacak? İnsan kaynağı nasıl kullanılacak ve kaliteleri nasıl
arttırılacak? Terörü bitirmek için ya da en aza indirmek için Din kardeşliği
önemli midir? İktisat mı ekonomi mi? Faiz mi ticaret mi?
Siyasiler
daha iktidara gelmeden bu ve benzeri soruların cevabını zihinlerinde hazır hale
getirmelidirler. Siyasetçiler şoförler gibidir. Nasıl ki direksiyon başında bir
şoförün okuyup yazması, araştırma yapması ve uyuklaması o aracın devrilmesine
sebep olacaksa ülkenin başındaki siyasetçi için de durum böyledir. Başa geçecek
siyasetçi eğer hazır değilse ülkenin direksiyonunu uçuruma ya da dağa taşa
kıracaktır. Sonuçta kaybeden ülke olacak, herkes olacaktır.
Bu
yazı kaleme alındığında ülkede belli başlı siyasiler ve izledikleri belli
yollar vardı. Müşahhas parti ve siyasetçilere göre yazmamız elbette ki
düşünülemez. Bugüne kadar onlarca iktidar ve muhalefet partileri gelip geçti.
Kim bilir yarınlarda hangi iktidar ve muhalefet partileri olacak?
Farz
edelim ki bir siyasetçi iktidara geldi. Ne yapmalıdır? Devleti nasıl
yönetmelidir?
Nasıl
ki bir doktor, hem genel cerrahide hem psikiyatride uzman olamayacaksa
siyasetçi de her konunun uzmanı olamaz. Dünyada çoğalan o kadar bilgi ve iç içe
örülmüş bilgi örgüleri var ki tek başına bir insanın bunu kavraması asla
düşünülemez. O yüzden her zaman danışmanlar, fikir adamları ve ilim erbapları
ile yol yürünmelidir. Onlardan bilgi talep edilmelidir.
Siyasetçilerin
iktidara geldiklerinde siyasi olan baş danışmanına soracağı ilk soru “nereden başlıyoruz” olmalıdır. Devleti
yönetmek (yönetmek burada daha çok şekil vermek olarak kabul görmelidir) nereden başlıyoruz sorusu ile yürür. Nereden başlıyoruz için bakanlıklar,
müsteşarlıklar ve özel statüdeki kurumların aktardığı yeşil ve kırmızı
çizgileriyle beraber bir Başbakan bir Devlet Başkanının en azından çok önemli
1500-2000 adet acil ve önemli bilgiyi hafızada tutması gerekir. Hafızasında bu
bilgiler yoksa zaten siyasetçiden çok şey beklenilmemelidir.
Bu
meselelerle ilgili her an birileri bir soru sorabilir, karşısına bir şekilde
çıkabilir. Başbakanın Devlet Başkanının hemen cevap vermesi, irade buyurması
gerekebilir. Danışmanıma danışayım, bakanıma sorayım, biraz evde çalışayım da
size öyle cevap veririm… Olmaz. Olamaz.
Devleti
yönetmeye talipseniz durum asla böyle olmamalıdır. Hazır olmalısınız. Her
konuda, her insan ve kurum için her çözümü hazır hale getirmelisiniz. Tüm bu
sorun ve çözüm yollarının bilgisi elinizin altında olmalıdır. Hazırlığı ve
bilgisi olmayan her siyasetçi ülkeye şifa yerine zehir etkisi yapacaktır.
O
yüzden siyasetçilerin hepsinin hazır olması tıpkı gökyüzündeki hava gibi
gereklidir. O yüzden siyasetçilerin hepsinin bilgi sahibi olması tıpkı
yeryüzündeki su gibi gereklidir. Her alanda olduğu gibi
siyasette de bilenlerle bilmeyenler asla
bir olmaz ve yönetmeleri de asla birbirine benzemez.
Terörü ter, zulmü Hak yok eder
Giden canlar bizimdir. Canlarımızı bizden alan zalimdir. Zaten adil olsalardı, adaleti nefslerine hâkim kılsalardı can almaz, insanları zulme mahkûm etmezlerdi. Terör örgütü pkkyı kınamak, sadece yanımızdan göçen canlar olunca akla gelmemelidir. Her zaman akılda olmalıdır. Tek başına kınamak da yetmez. Ya ne yapılmalı? Zalimi kınamak yerine zulmü ve zalimi yıkacak, terörü bitirecek sevginin, merhametin ve güzel ahlakın ter döken yolcusu olunmaya çalışılmalıdır. Kuklaları bertaraf etmek işin parçası olmalı ancak kuklacı da asla gözden kaçırılmamalıdır. Çünkü Hak gelmeden zulüm yok olmaz. Şehidimiz var. Başımız.. ve vatan sağ olsun.