Dolar (USD)
34.55
Euro (EUR)
36.19
Gram Altın
2982.20
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Haziran 2022

Devlet ilerliyor azizim

Uzun zamandır yapmayı düşündüğüm bir araştırma gezisini sonunda hayata geçirebildim.

Türkiye’nin kuzeydoğusunun ekonomi, sosyal ve doğal yaşamına ilişkin bir süredir devam eden bir araştırma süreci içerisindeyim.

Yakında bazı kitaplarla da derinleştireceğim bu araştırmalarda, Türkiye’nin dokusunu ortaya çıkaracak anlamlı ve uygulanabilir hedefler belirleme noktasında vatandaş ve bir gazeteci olarak üzerime edindiğim vazifeyi yerine getirmeye gayret gösteriyorum.

Bir Oflu olarak Rize’nin Pazar ilçesine kadar gitmiş ve bölgenin hem sosyal dokusunu hem de ekonomik yapısını tahlil etmiştim.

Tabii ki de kitabi bilgilerin çok dışında birçok gerçekle karşılaştım.

Bazılarını bu köşeden siz değerli okurlarımın ilgisine sunarken bazılarını da derin analiz gerekliliği nedeniyle kitaba sakladım.

Bu gezimde Pazar’dan sonra gelen Artvin ve sonrasında Batum’un bölge ekonomisindeki karşılığına odaklanma fırsatı buldum.

Doğu Karadeniz, coğrafi konumu ve yapısı itibarıyla içerisinde birçok mikroklimal iklim bölgesi barındıran bir özelliğe sahip.

Bunda Britanya’ya benzeyen havası ile Londra’dan yaklaşık yüzde 30 daha fazla güneşli havaya sahip olmasının yanında ayrıca engebeli yapısı ile dağlar arasında kalan vadilerin epey bir payı var.

Bulutluluk oranlarının yüksekliği Doğu Karadeniz’i güneşlenme sürelerinde Akdeniz bölgesinin yarısına bile ulaştırmasa da yüzyıllardır sürdürülen tarım, ticaret ve turizm artarak devam ediyor.

Yapılan araştırmalarda turistlerin yıllık en az 1200 saat güneşlenme süresinin bulunduğu bölgeleri tercih ettiği görülüyor.

1300 saat ortalamasıyla Doğu Karadeniz'in bu ortalamanın biraz üstünde kalması sevindirici bir gelişme...

Yeşil cennet olmanın da bir bedeli var tabii...

Coğrafya zor, kapitalizmin işlemesi için çok fazla doğal kolaylık yok.

Üretim ve ulaşım maliyetlerini katlayacak birçok dezavantaj mevcut.

Ortadaki zorluklara rağmen bir de etnik çeşitlilikte hatırı sayılır farklılıklar olması başka bir zenginlik oluşturuyor.

Kapitalizmin sevmediği milliyetçilik buralarda epey bir ön planda...

Bana göre her millet kendi hâliyle var olmalı ve buna da hiçbir dikta yapılmamalı.

Ama kapitalist sistemin dayatması nedeniyle ekonominin sürdürülebilir olması için bazen insani olması gereken etnik farkındalıktan fedakarlık yapılıyor.

Bazen de aksine üzerine gidilmesi gerekebiliyor.

İşte bu iki ayrımın yaşandığı çok garip bir coğrafya burası...

Hemşinli, Ermeni, Laz, Türkmen, Gürcü, Rus, Çerkes, Abaza ve Azerbaycan Türkü’nün yanında son zamanlarda Ukrayna ve Belarusluların da katılmasıyla renklerini artıran bir özelliğe sahip.

Avrupa Birliği, Rusya, Çin ve ABD’nin dikkatinde olan ama düşük planda müdahale ettiği çok ama çok önemli bir bölgedir Doğu Karadeniz...

Küresel Gazeteciler Konseyi’nin Artvin-Batum Medya Buluşması kapsamında düzenlediği etkinlik; Artvin’in sahil kesiminde ayrı, içeride yer alan merkezinde ise apayrı bir ekosistem olduğunu görme imkânı sağladı.

Sarp Sınır Kapısı’na uzanan tır kuyrukları bölge ticaretinin hareketliliğini ortaya koyuyor.

Artvin'in sahil bölgelerinde Artvin’in tadıyla ayrışan meşhur Mavi Çay üretiminin yanında ticaretin yer alması şehre nefes aldırsa da merkezde yüksek ekonomik potansiyelin bulunduğu bir doğa var.

Tıbbi aromatik bitkiler ihtisaslaşma projeleri hakkında bilgi veren Artvin Çoruh Üniversitesi Ali Nihat Gökyiğit Botanik Bahçesi Araştırma Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Özgür Eminağaoğlu açıklamaları ile aslında net bir şekilde buna işaret ediyor.

Almanya’nın yılda 8 milyar dolar kazandığı tıbbı aromatik bitkilerden Türkiye’nin tüm Avrupa’dan daha fazla bitkisel çeşitlilikle çok rahat bu rakama ulaşabileceğini söylüyor Özgür hoca...

Üniversitenin bu alanda ihtisas üniversitesi ilan edilmesi isabetli olmuş gibi...

Araştırmalara göre 2 ila 10 yıl içinde bölgede bu alanda 2 milyar dolarlık bir gelir oluşturma hedefi var.

Artvin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Seçkin Kurt, “Turizm şehri olmayı hedefledik ama söylemekle olmuyor.” diyerek cesurca ihtiyaçları dile getiriyor:

"Gastronomiyi geliştirmemiz, Gürcistan ve çevreden yeni destinasyonlar oluşturmamız lazım. Gelecek misafirlere güzel anılar biriktirmesi için insanımızı eğitmemiz ve yapılan yatırımları kurtarmamız için en az yılda 500 bin insanı ağırlamamız gerekiyor.”

Velhâsıl kelam...

Devlet ilerliyor azizim...

Bize bir çözüm lazım

Çözüm için çaba lazım

Çaba için koşmak lazım

Nazımlara ihsan lazım

En nihayetinde mihrim

Vatandaşa dokunmak lazım