Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.82
Gram Altın
2978.03
BIST 100
9743.37
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
25 Şubat 2022

"Detaylarda Boğulmak"

Yeni süreçlerde kendi gerçeğimizi mercek altına aldığımızda şöyle bir durumu gözlemlemek mümkün… Kendi doğrularımızı hayatlaştırmaktan uzaklaştıkça veya zorlandıkça detaylara dalıp gidiyoruz… Detaylara dalarken birçok gerçeğin ve görevin ıskalandığını görebiliyoruz… Anın vacibini ihmal eden Müslüman bireyler, zamanın ruhuna da yabancılaşıyor…

Amelde zafiyet baş gösterdikçe fikirde teferruat artıveriyor… Eylemsizliğe alışan bizler, söylemde savrulmaya da kapı aralamış oluyoruz…

Esastan uzaklaştıkça o nispette fikri dağınıklık ve donukluk başlıyor… Doğrusu detaycılığımız fikirde derinleşmeyi doğurmuyor aksine dumura uğratıyor… Çünkü detaylarda gezinmek bir sorumluluk yüklemiyor, çoğu zaman entelektüel bir tatminden öteye gitmiyor…

Uç ve uçuk düşünceler, şaz görüşler, netameli gündemler anaforundan ana gündemlerimizden ve görevlerimizden kopuyoruz… Belki de teferruat tercih ederken ustaca bazı sorumluluklardan kaçıveriyoruz…

Özü kaçırıp detaylarda boğuluyoruz… O kadar karmaşık konular, tarih boyunca sonuçlanmamış tartışmalar bizi buluyor ki gün geçtikçe özden uzaklaşıyoruz…

Ehemden mühime yol almamız gerekirken usul ve esastan uzak, disiplin dışı yönelimler insanımızın enerjisini alıyor ve yoruyor… Çoğu zaman da boşa kürek çekmiş oluyoruz…

Zihin dünyamız adeta yamalı bir bohçaya benziyor… Anlamsız sorular, gereksiz tecessüsler, hikmetsiz teferruatlar, temelsiz tartışmalardan geriye kalan nedir?

Bulanıklık, belirsizlik, başıboşluk ve bocalamak değil mi?

Felsefi ve kelami detaylar… Politik ve ideolojik mecralarda misyonumuzu unuttuk…

Önceliklerimiz neydi, hatırlayan var mıdır?

Bunca arayış, analiz, tartışma hangi amaca hizmet ediyor? Dünya ve ahiretimize katkısı nedir? Dava ve davetimize faydası var mıdır?

Kısır döngüler… Dipsiz kuyular…

Neyin peşindeyiz?..

Çoğu zaman detaylar ufku kapatıyor, geleceği karartıyor, umudu azaltıyor…

Detaylar evrensel İslami tasavvuru ve tasarıyı, kültür ve medeniyetin önünü tıkıyor…

İslami temsil ve tebliğ etmek yerine, temcit pilavı gibi tekrar tekrar tartışmak haz veriyor…

Bugünün dünyasında kim olduğumuzu, neyi temsil ettiğimizi sorgulamıyoruz… Çünkü sosyo-sanal mecralardaki kontrolsüz gidişatımız, düşünce ve kimliğimizi bulanık hale getiriyor…

Çevrimiçi yaşamlar gerçek hayatların yerini alıyor…

Gerçek yaşamlar, gerçek hayatların yerini alıyor…

Gerçek anlamdaki inanç, bilinç ve direnç dinamiklerimizdeki bütünlük ve tutarlılık zedelendi…

Bütünü göz ardı ederek denetimsiz detaylara dalışları başarı sanıyoruz… Hâlbuki bu boyutlardaki bir detaycılık belki de bir hastalık işaretidir…

Biz bu seviyede ayrıntılarda gezinmeyi başarı ya da bilgelik saysak da sonuçta savruluyoruz… Yoksa kendi gerçeğimizle yüzleşmekten mi kaçıyoruz?..

Zihin ne ile meşgul? Kalp neyin tasasını çekiyor? Ruhun ıstırabı nedir?

Yüksek ego, düşük özgüvenle her konuda haklılığımızı ispatlama çabasındayız sanki…

İçinde bulunduğumuz bu ahval ve gidişat bana tarihteki şu kareyi hatırlatıyor:

Kerbela faciası sonrası, Abdullah bin Ömer (r.a)’e Iraklı biri soruyor:

- İhramlı iken sinek öldürmenin hükmü nedir?

İbn Ömer:

- Şu Irak halkının haline bakın! Hz. Peygamber’in torununun Kerbela’da kanına girerler, bunun hükmünü sormazlar; öldürdükleri sineğin fetvasını sorarlar…

Gelelim günümüze Çağdaş Kerbelaların kahredici gerçeklerine kendilerini kapatıp hangi soru ve tartışmaların peşindeyiz?

Bakara Suresinde, İsrailoğulları’nın “inek kıssasında” takındıkları tutumu hatırlıyorum… Gereksiz sorular ve ilahi emri sürüncemede bırakanlar…

Ashab-ı Kehf’i tartışanların gaybı taşlamalarına Kur’an dikkatimizi çekiyor…

Hasıl-ı kelam; farazi senaryolardan, fuzuli komplo teorilerinden, kurgu ve varsayımlardan kurtulup kalıcı ve kaliteli güzelliklere imza atmamız gerekiyor…

Kıyamet öncesi kıymetli işler bize yakışır…