Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 Ağustos 2014

Derviş

Geçenlerde "Babıali Sohbetleri"nde Yunus Emre programımız vardı. Toplantının sonunda genç sanatçılarımız Selçukhan Yılmaz, Nesim İsa Enver ve Enes Durceylan Yunus'un ilahilerini coşkuyla seslendirirken bambaşka alemlere daldık. Yunus'un 700 yıl sonra bile bu kadar sevilmesinin ardındaki sırrı aradım, hikmeti düşündüm. Şu mısraları canlandı: "Derviş oku uzak atar, / Hiç değmeden cana batar, / Gafil olma yırtar atar, / Hor görme gel dervişleriu2026 / Yunus der ki bu aşk geldi, / Ölmüş canım diri kıldı, / Senlik benlik dilde kaldı, / Görünce biz dervişleriu2026" Asırlardır akıp gelen bu irfan ırmağının ilahilerini seslendiren üç gencimiz, üç pırıl pırıl derviş Yunus devrinden kopup günümüze gelmişti. Bu aziz milleti ayakta tutan, onu yedi düvele karşı muzaffer kılan bu manevu00ee güç ve büyük ruh değil mi? Gerçi zaman olmuş 'derviş'lere hor gözle bakanlar olmuş ama bu fetret devirlerini hariç tutacak olursak kalbi imanla dolu müminler dervişleri hep sevmiş, onları el ve baş üstünde tutmuşlardır.

Geçmişe yolculuk yapmayı seviyorum. İlk görüp tanıdığım 'derviş' kimdi, nasıl biriydi? Henüz küçücüktüm, belki de dört beş yaşlarındaydım. Derviş o zaman gördüğümüz insanların dışında, tavrı, edası, hali, elbisesi farklı bir garip ademdi. Hüzünlü günlerimizde, yani ölümlerde onları görürdük, bayramlarda da. Bazen kederli, bazen de neşeli çalıp söylerlerdi. Ellerinde def, dillerinde ilahi. Kandil ve ramazan gecelerinde camilere gelirlerdi. Onları kutlu, seçilmiş insan kabul ederdik. Derviş, manevi makamı yüksek, kulların iyisi ve Allah dostuydu. Yakınlıkları önemsenir, duaları istenirdi. Derviş kelimesi, o gün bugündür içimde hep sıcak duygular uyandırmıştır.

Edebiyatımızın genç ve gelecek vadeden yazarlarından Serdar Üstündağ'ın ilk romanı Derviş çıkageldi. Bir muştu, bir ümit, bir hasret bir müjde gibi raflara kondu, nasibi olanlarca okundu ve kalplere yerleşti. Evet sıradan bir kitaptan değil Derviş romanından bahsediyorum. İlk satırları şöyle: "Temmuzun ortasında yolculuk yapmak için sıcağı hiç olmazsa biraz sevmek gerekiyordu. Yusuf'un ise sıcakla arası pek değil, hiç yoktu. İster sevsin ister sevmesin az sonra duyacağı sese kulak verip, sıcağa aldırış etmeden gitmesi gerekiyordu. Neyse ki oruç ayı değildi. Zaman varken içindeki harareti bir bardak çayla dindirebilirdi."

Böyle başlıyor roman ve -yaygın bir tabirdir ama Derviş için bunu rahatlıkla söyleyebilirim- bir solukta okunuyor. Üstündağ, dile hakim. Türkçeyi bütün zenginliği ve ahengiyle kullanıyor. Roman boyunca öncelikle yüzyılların birikimini taşıyan, Yunus'un izinden yürüyen yazarın diline hayran kalıyorsunuz. Bir köy imamı olan Yusuf'un uzun bir hikayesidir Derviş. Tabii yan tipler de var. Yusuf'tan 'içeri' bir kahramanımız daha var ki onun da namı, Derviş Baba. Ama bu şahıs hem var hem yok. Hem hayal hem de hakikat. Muammalarla dolu serüven başlayınca nefesinizi tutamıyor ve romanı elinizden bırakamıyorsunuz. Arada bir sizi tebessüme yönelten tabirler de okuyorsunuz. Mesela: "Allah seni cennetine hapsetsin de çıkamayasın inşallah!" Veya "Bana ağzımın tecvidini bozdurma." gibi. Bu tabirler tasavvuf yolcularının misk ağızlarında dolaşagelen reyhan sözlerden bazılarıdır. Anlıyoruz ki, yazarımız da bu özge dünyaya yabancı değil. Hatta niye saklamalı. Benim gözümde aslında Serdar Üstündağ da haza bir derviştir. Kendisi her ne kadar mütevazı davransa da, mahviyetkarlık zırhına bürünse de sadece yazı ve eserinden değil, hal ve davranışlarından da 'ihvan'dan olduğu aşikar.

Roman sayfalarında aşina isimlerle selamlaşıyoruz. Mesela Abdurrahim Karakoç ve muhteşem şiiri : "Bunca yıldır bir hiçliğe, / Gittim sana geliyorum. / Yeter artık, döne, döne, / Bittim sana geliyorum." Bu güzel şiirin son kıtasını şairimize rahmet dileyerek okuyalım: "Bıraktım öfkeyi kini / Oldum bir rahmet ekini / Seni sevmenin zevkini / Tattım sana geliyorum." Dikkatinizi çekmiştir muhakkak, bu şiirde de Yunusvaru00ee bir eda var. Zaten hakiki şairlerin Yunus'u sevmemesi, onun güzel yolundan/izinden gitmemesi mümkün mü?

Romanın özetini söyleyeceğimi sanmayın. Öyle bir gaflete düşmem! Başkaları romanlardan uydurulmuş abuk sabuk diziler için senelerini veriyor, ömür tüketiyor. Eh meraklı okuyucular da Eşik Yayınları'ndan çıkan bu güzel roman için bir iki akşamlarını harcasın. Bizimsemaver sitesinin yönetmeni Serdar Üstündağ kardeşime daha nice eserler dilerken, kendisini romanın son bölümünden birkaç satırla selamlıyorum: "Yusuf, hala yaşadığı şoku üzerinden atamamıştıu2026 Köye giden servis otobüsüne binerken özellikle cam kenarını tercih etmişti. Rüyasında Hikmet Efendi'nin son nasihati aklına gelmişti. 'Evladım, bu dünyada insanlar uykudadır, ancak ölünce uyanacaklar.' 'Evet' dedi Yusuf içinden, 'Bu dünya hayatı rüya gibi bir anda gelip geçecek!..' Yine pencereden kurşunu00ee ufukları ve sarı gelinliğini giymiş uçsuz bucaksız bozkırlara baktı. Tanıdık manzarayı seyrederken yüreği yine titrek bir hüzün denizinde çırpınıyorduu2026 Gözünden boncuk boncuk akan damlaları silerken, hala Hasanlı Köyü'ndeki Derviş Baba'yı düşünüyordu."