Dert bitmez ki!
Bir dostumun şu sözüne kulak kabartmıştım. Eğer yazdıklarında dert varsa okunur yazıların, demişti. Bu dostum aslında şunu demek istemişti. Dert söyletir, sen ise yazarsın. Dertli yazar... Çünkü sen derdinle yaşıyorsun. Derdin kadar cürmün de oluyor. İnsan, derdi kadar güçlü oluyormuş, varlık sahnesinde böyle boy gösteriyormuş.
Hayatın tâ
içinden duygu ve düşünce sarmalına takılmış biri olarak dertleniyoruz. O derdi
hissedecek bir ruha da sahibiz. Şimdi derdi olanın derdine ortak olmaktan başka
çaremiz yoktur. Düsturumuzda dert varsa derman Allah’tır. Yol varsa da yoldaş
Resullullah’tır.
Dünya
yorgun biz dertliyiz. Her gün başkalarının derdiyle dertleniyoruz. Hayatımız,
başkalarının yol açtığı derde giriftar oluyor. Bazen de başkalarının
entrikaları, çile zulüm ve riyakarlıklarına
maruz kalıyoruz. Bunlarla kalsa yine iyi. Dedikodu, yalan ve iftiralar da bizi
buluyor. Hani her şey Urfalının hoyratında dile getirdiği gibi “dert” sineyi
çürütmüyor. Dert beyni kemiriyor. Hülâsâ dertlere boğuluyoruz.
Bu satırları
yazarken ajansalar, Kiev’in, Zelinsky’nin ve Ukrayna’nın hâlâ Rus saldırılarına
karşı direndiğini söylüyordu. Mazlumun dili, dini, ırkı sorulmaz. Nerde bir
ezilen ve zulüm gören varsa yanındayız ve zalimin karşısındayız. Dün Arakan’da,
Suriye’de, Irak’ta, kara zulme maruz kalan Afrika’da, Afganistan’da, Yemen’de,
başka başka yerlerde bugün Ukrayna’da tebarüz ediyor.
Rusya,
Ukrayna’ya saldırınca herkes Ukrayna cumhurbaşkanının komedyenliğine vurgu yapıp
bu adam mı ülkesini koruyacak, demişti. Kimse zalimin zulmünü konuşmuyordu. Bir fırsatını bulup kaçacak demişti.
Komedyenleri herkes sever ama komedyenler, hakikate dair bir şey söyleyince bu
sefer işin rengi değişiyor. Komedyenler en sevilmeyen kişiler ilan edilir. Ülkemizde
fenomen bir komedyen –adı lazım değil- fahiş zamlardan, hayat pahalılığından
bahsedince herkes ona “hadi canım sen de” demişti. Hâlbuki o komedyen halkın
çektiği çileye, zenginin daha zengin fakirin de daha fakir olduğunu söylüyordu.
Zelinsky’nin
ülkesini ve insanlarını korumak istemesi, onun şu anda bir komedyen değil bir
devlet adamı olduğunu gösteriyor. Zannedersem insanların şaşkınlıkları buradan
geliyor. Yıllar önce Suriye’de başlayan iç savaşta ülkemize ilk gelenleri
hatırlayalım. Eğlence camiasından insanlar ilk olarak oradan kaçmıştı.
Komedyenler, şarkıcılar, sinema, oyuncuları, tiyatroculardı ilkin ülkemize
gelenler. Şimdi ABD, Zelinsky’e seni Kiev’den, Ukrayna’dan tahliye edelim,
diyor. Zelinsky, bana araç lazım değil silah lazım diyor. Ben, buradayım,
fırtına kopana kadar buradayım diyor. Eğer Zelinsky, tahliyeyi kabul etseydi
gerisini düşünmek istemiyorum. ABD’nin Afganistan’dan kendi vatandaşlarını ve
kendileri için çalışan Afganlıları nasıl taşıdığını bütün dünya gördü. Trajedi
ah trajedi...
Dün gece Kiev
metrosunda çocuklarına sarılmış anne babalar ve yaşlıların olduğu görüntüleri
seyrettim. Dağıtılan tüfekleri alıp şehirlerini Ruslara karşı korumak isteyen
sivil Ukraynalıların fotoğrafları ajanslara düşmüştü. Biz, şerefiyle hasiyetiyle
işgalciye dik duran, teslim olmayan Ukraynalıları gördüm. Bir gün önce kiliseye gidip dini nikâhlarını papazın
huzurunda yapan bir çiftin haberini daha okudum. Yaryna Arieva ve Sviatoslav
Fursin, Putin'in işgal kararı aldığı gün evlenmişler. Bir günü birlikte
yaşamışlar. İşgal başlayınca da diğer Ukraynalı sivil vatandaşlar gibi gidip
tüfek almışlar. Ülkelerini korumak için...
Bütün bunları
bilin istedim ey halkım, genç insanlar. Z-kuşağı, Y- kuşağı bu yaşanılanları
iyi izleyin. Dünya size kendi hakikatiyle el sallıyor. Ukrayna bir asır önce
Türkiye’nin verdiği kurtuluş savaşını veriyor belki de.
Ülkenizi,
vatanınızı korumak için Nene Hatunları unutmayalım. Ruslar, yüzyıl önce ülkemize
de saldırmışlardı. Nene Hatun vardı o zamanlar. Gencecik bir anneydi. Düşmanın
vatan topraklarına girdiğini öğrenince hiç tereddüt etmemiş, üç aylık çocuğunu geride bırakarak, ''evladım
anasız yaşayabilir, ama vatansız yaşayamaz'' düşüncesiyle direnişe katılmıştı.
Kazma, kürek, sopa, değnek ne varsa o zaman onun elinde silah olmuştu.
Şimdi Kiev
metrosunda bir mahşeri hava var. Herkes vatanını korumak için çabalıyor. Bundan
sonraki dizinin devamı inşallah Moskova metrosunda çekilecek. En büyük dersi
Moskovalılar Putin’e verecek. Mevlana hazretleri ne güzel söylemiş. “Nerede bir
dert varsa deva oraya gider.” Allah, zulme maruz kalan Ukraynalıların
yardımcısı olsun.