Dolar (USD)
34.58
Euro (EUR)
36.36
Gram Altın
2928.06
BIST 100
9678.97
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
12 Eylül 2015

DERİSİNİ YENİLEYEMEYEN EJDER

İstanbul ve Ankara gibi kentlerde kafe ve plazalarda nutuk atmak kolay. Bunların nutuklarına uyulmayınca da sözüm ona "hoşgörülü" birhor görülülükle "bütün Kürtler PKK'lı değildir" lütuf ve ihsanında bulunuyorlar.

Gerçekleri görmek istemiyorlar, gerçeklerle yüzleşmek istemiyorlar. Memleket II. İstiklal Savaşı veriyor, 7 Düvel birleşmiş görmüyorlar.

Asıl yapmaları gerekeni yapmıyor, yapmayınca da onların tekerlemelerini tekerlemeyenleri kınıyorlar. Halil Cibran'ın dediği gibi "derisini dökemeyen, yenileyemeyen yaşlı ejder diğerlerinin arsız ve çıplak olduğunu söyler."

Kaçtır Kürtlere çağrıda bulunuyorlar, akıl veriyorlar.

Ses gelmeyince de "bu Kürtlere ne oldu? Neden bizim dediğimizi yapmıyorlar" diye gargaraya başlıyorlar.

Derilerini değiştirmiyorlar. Oysa bunların söylemde devletten, devlet yetkililerinden yani Cumhurbaşkanı, başbakan, genelkurmay başkanından daha ileride olmaları gerekiyordu. İnanın devletten on basamak geriden geliyorlar. Devletlerin resmi dilleri olur, bazen resmi dil çok da albeniye sahip olmayabiliyor, ama sivilin, aydının dili devlet dili gibi olması makul değil ki.

İşte bu katı dilleri bizi çok rahatsız etti, bıktırdı, illallah ediyoruz.

Yeter artık!

Bize mürşidlik yapmayı bırakın lütfen.

Birazcık olsun insanları da dinleyin, anlayın.

Yetmez, kavrayın dediklerimizi.

İki de bir Kürtlere sitem eden gazeteci-analist-yazar-araştırmacılaru2026 Gerçekleri bilmiyor olamazsınız, bildiğiniz halde yapıyorsanız bir daha düşünün. Kuşatma altında, 40 yıldır şiddet sarmalında bulunanlardan ne istiyorsunuz? Hele bir de ağzı, yüreği, ocağı yanmış ise.

Bölgenin karabasan gibi çöken havasını soluduktan sonra hiçbir şey söyleyemezsiniz.

Sayın cumhurbaşkanı, başbakan, siyasi liderler bir çağrıda bulunuyorlarsa yaptıkları hizmetlerden, konumlarından dolayı hakları var, tabi ki bu çağrıda bulunacaklar, ama ekranlarda savaş çığırtkanlığı yapanların buna hakları yok.

Bunların 90 yıldır bize şeyhlik taslayıp yol göstermelerinden bıktık, bunaldık.

İstanbul Cafe'lerinde efelenmelerinden bıktık.

Bize boğaza nazır televizyon stüdyolarında, plazalardaki gazete ofislerinde "Kürtler şunu yapsın, Kürtler bunu yapsın" gibi baba nasihatinden usandık. Ellerinde nargile ile akıl vermelerine acayip bozuluyoruz.

16 yıl boyunca 17 bin faili meçhule, 2 milyon zorunlu göçe, yakılan 4000 köye, JİTEM'e DUR diyemeyenlerle beraber yaşadığımızı çok iyi biliyoruz. Nasreddin Hoca, Timur ve fil meselesindeki olay gibi bir durumla karşılaşmak istemiyoruz.

Haydi, bir parlak fikir de benden:

Batı'da oturan Türkler ve Kürtler, haydi gelin beraberce Diyarbakır'da 100 binlerin katılacağı kardeşlik mitingi düzenleyelim. Kardeşlik, adalet, eşitlik ve hakkaniyet diyelim.

Olmadı, başka bir yerde bir daha, bir daha ta ki dağlarına bahar gelene kadar memleketimizin.

Haydi, buyurun bekliyoruz.

Cafe'lerde bize mürşidlik taslamalara bizim burada çakma efelik diyorlar.

Yeri rahat, kışın sıcak, yazın serin, binlerce lira maaş karşılığı gazete ve televizyonlarda arz-ı endam...

Bölgenin de 365 günü cayır cayır. Korku insani bir duygudur, ayıp değil, günah değil, suç değil.

Elbette her Kürt kan akmasın istiyor, elbette her Kürt gençler ölmesin istiyor, ama bunu bu bölgede nasıl söyleyeceğini, hangi tonda söyleyeceğini de biliyor.

Ne olur bize emir vermeyin, istişare edin.

Ne olur bize akıl vermeyin, akıl danışın.

Ne olur bize babalık yapmayın, kardeşlik yapın.

Ne olur bize hak vermiyorsanız bile bizi anlayın, anlamak için dinleyin, dinlemek için yak(ın)laşın, yakınlaşmak için de "kulelerinizden" inin.

Korkmayın kule oracıkta, yine çıkarsınız.

Nargile de orada duracak,

Sözu2026