Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.83
Gram Altın
2970.33
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
23 Eylül 2022

Derinlikten yoksunuz

Sanıyorum şöyle bir cümle kurmamı yadırgamazsınız; günümüz insanının en belirgin ve yaygın kaybı; insani derinliğini yitirmiş olmasıdır…

Evet, insanın derin ve hazin kaybı, insani derinliktir…

İnsanların kaygılarına, korkularına, kavgalarına bakıp neleri kaybettiklerini anlamak mümkün…

Yoğun bir insani krizin yaşandığı günümüzde insani derinliğimizden taviz verdikçe tanınmaz hale geliyoruz…

Hümanizma çağında insanın hakikati zedeleniyor, hüsran ve hicranı artıyor…

Deruniliğini kaybeden insan donuk ve dağınık… Dengesiz ve değersiz… Hatta densiz… Kariyer, kapital, kazanç dünyasında doruklarda gezinse bile kalite vekarakter sorunu yaşıyor… Kimlik ve kişilik krizini aşamıyor… Servet içinde yüzüyor olsa bile iç sefaletini sonlandıramıyor… Bundan dolayı olsa gerek insandan insana nefret, şiddet, vahşet bir türlü bitmiyor bilakis toplumsallaşıyor…

Sûreten insan olanlar sireten başka bir şey oluveriyor… İnsan ama insanlığı eksik… Derinlik yerini düşkünlüğe bırakıyor…

İnsani derinlik, incelik ve içtenlik gidince insanın içi boşalıyor… Ruhu daralıyor hatta ruhsuzlaşıyor… Kendini dağıtıyor…

Sığ düşünceler, çiğ davranışlar ve ham ilişkilerle insanlık sınavını vermek mümkün olmuyor… Kaba kuvvet, kuru akıl, ham bilgi insanı olgunlaştırmıyor…

Görsel çağ, teşhir toplumu, popüler kültür insana katma değer sunmuyor… Görüntü güzel olsa bile çoğu zaman zihin kof, gönül boş… Karizma yerinde, karakter düşük…

Sahicilikten uzak sathiliklerle, içtenlikten yoksun imajlarla, derunilikten mahrum yapmacık davranışlarla, yürekten beslenmeyen yüzeyselliklerle kulluk yürüyüşü sürdürülemez…

Aşkınlığın anlam dünyasında derinleşmeden, İslami ve insani duruşumuzu uzun soluklu koruyamayız…

Ailemize, toplumumuza, dünyamıza ve en önemlisi ötelerin ötesine borcumuzu ödeyecek, hesabımızı kolaylaştıracak anlamlı bir derinliğe, yüce bir erdeme, güzel bir edebe acil ihtiyacımız var…

Derinliğimiz varsa dokunuşlarımız etkili, duruşumuz sağlam, duyarlılıklarımız güçlü olur… O takdirde davayı temsil ve tebliğ gücümüz artıverir… Aynı zamanda insani derinliğimiz toplumsal gelişiminde anahtarı olacaktır…

Sıradanlaşmanın, silikleşmenin, savrulmanın önüne ancak bu yolla geçebiliriz…

Evet, bu yolla gönlümüzde ötekilere yer açarız… İç zenginliğimizi insanlığa sunarız… Kendimiz için değil, başkası için yaşama erdemini kuşanırız… Hatta kişisel gelişimimizi, geleceğimizi, mutluluğumuzu, başarımızı erteleyip ‘’ötekiler’’i dert edinebilecek bir olgunluğa ulaşırız… Ancak öncelikle kendimizi keşfetmemiz, kendimizle barışık olmamız gerekiyor… Hikmet arayışında tutarlı, irfan ikliminde kararlı, müteal olanda ısrarlı olma mecburiyetimiz var…

İşte bunun için öncelikle derin bir tefekkür, derin bir muhakeme kaçınılmazdır…

İnsani derinlik, düşünsel yaratıcılık, örneklikteki inandırıcılık kulluğumuza anlamlı bir kıvam kazandıracaktır...

Güzel’in yolcusu, Doğru’ nun takipçisi olmak o takdirde kolaylaşacaktır… Yüzeyde gezinen insanlarla uzun soluklu yürüyüşün mümkün olmadığı bilinen bir gerçek… Vitrinlik insanlarla derinlikli değerlendirmeler yapamazsınız…

Vizyoner fakat vazife bilincinden yoksun, nereye kadar yol alabilirsiniz?

Demem o ki, derinlemesine bir temizlik vakti… Şekilciliğimize, yüzeyselliğimize, yapaycılığımıza, yapmacıklığımıza tevbe zamanı…

Tezkiye ve terbiye süreçlerinde daha fazla gecikemeyiz… Çünkü vicdanın derinliği, ruhun enginliği, gönlün zenginliği ve insanın olgunluğu bununla mümkün…

Derinlikli değerlendirmelerimizle yeniden doğrulur ve değer kazanırız… Bize yönelik manipülasyonları boşa çıkarırız…

İşte görüyorsunuz; derdi ve o derde bağlı derinliği olmayanların durumunu…

Hâsıl- ı kelam; iç tutarlılığı olanların içtenliği ve derinliği de olur…

Düz ve donanımsız insanlarla yola devam edilmiyor…

Yürekten gelmeyen yüzeysel ilişkilerle ülfet hâsıl olmuyor…

O halde Müslümanın tartışmasında, kavgasında, mizahında bile bir derinlik olmalı diyorum…

En derin muhabbetlerimle…