Derin Cemaat!
Cemaatle ilgili uzun yıllardır yanılgı içerisinde olduğumuzu kabul etmek çok da hoşumuza gitmiyor elbet. Teşekküllerine beslediğimiz muhabbetin, on yıllarca sürede oluşturulmaya çalışılmış olumlu intibaın yerle yeksan olduğuna tanıklık etmekten haz almışlığımız da yoktur. Güçlü ve itaat ekseninde oluşturulmuş bir teşekkülün kağıttan kuleler gibi devrilmesini temaşa etmekten de hoşnut değiliz, lakinu2026
İnanmışlığımızın büyüklüğüne eş bir hayal kırıklığıydı yaşadığımız. Güvenimizin sarsılmasının hissettirdiği travmayı yeni keşifler yaparak büyütürken inanç dünyamızın, hayat felsefemizin, hayata bakışımızın sorgulanmasına kadar varacak derin kırılmalardıu2026
7 Şubat operasyonuyla hissettiğimiz sarsıntıyı büyütecek 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonlarına maruz kaldığımızda hissettiğimiz aslında biraz da silkinme olmuştu. Belki geç kalınmış bir uyanmaydı, olsun, sonunda uyanmayı başarmıştık işte!
Bu bakış açısını geliştirdiğimiz için çok da günahkar olduğumuzu söyleyemeyiz aslında. İslam kardeşliği, kardeş sevgisi çerçevesinde oluşturduğumuz haleyle sarmalamıştık tüm teşekkülleri, insanları... Kim oldukları, hayatı nasıl yorumladıkları, hangi tekniklerle vicdanlara seslendiklerini çok da önemsememiştik; din kardeşiydik ve onları da herkesi de sevmekten başka kabahat işlememiştik!
Lakinu2026
Yana yana dizilecek onlarca kelimenin dahi bu lakin ifadesinin verdiği, yüklendiği misyonu ifa edemeyeceği bir durumdayız şimdi. Sebeplerin, sonuçların, hissedişlerin, görmelerin, yok saymaların ve körlüklerin masumiyet ve mazur görülme zırhını kuşandıklarına ve bilumum şeye delalet ettiği noktadayız işte!
Yolsuzluk operasyonu kılıfına büründürülmüş vesayetçi, darbe heveslilerinin yaptıklarının ne büyük ihanet olduğu gözlerimizin önüne düşen her bilgiyle bilenedursun, tahripkar girişimlerin son durduğu/duracağı da yok. Kamuoyuna sundukları her iddia gündemden düşmeye başladığında en az eskisi kadar etkileyici ve algı mühendisliği üzerine kurgulanmış yeni senaryoları devreye koymaktalar.
Söz konusu iddiaların menbaı da, içeriği de, materyallerin hazırlanma biçimleri de evrensel hukuk ve etik kurallarını ihlal etmekte. Tamamen algı oluşturma kurgusu üzerine inşa edilmiş eylemlerle toplumda göreceli bir körlük oluşturmayı amaçlamışlar. Bunu da toplumun hassas olduğu konular üzerinden yürütmeye çalışarak kendilerine -vicdan kanuncuları süsü vererek- halk nezdinde prestijli bir yere konumlandırma gayreti içindeler.
Lakin halkın iradesine sahip çıkması, kumpaslara karşı oluşmuş bilinç ve iletişim ağının genişliği darbeci zihniyetin çabasını akamete uğrattığı gibi kendi mekanizmalarının sorgulanma sürecini başlatmıştır. Bilhassa dindar/mütedeyyin kesimin şimdiye kadar uhuvvet paradigmasına binaen kelam etmediği konular konuşulmaya, görülmek istenmeyen hatalar gözlere girmeye başlamıştır.
Vesayetçi darbeciler, en büyük yıpranmayı ve değer kaybını amaca ulaşmak için her yolu mübah gören bir düşünceyi içselleştirip pratikleştirmiş olmalarının açığa çıkmasıyla yaşadılar. Hizmet düşüncesi çerçevesinde yalan, hile, mahrem hayata tecavüz, sırları ifşa etme, senaryolar üzerinden itibarsızlaştırma, devlet sırlarını rakip ülkelere/haber ağlarına ulaştırmışlardır. Böylelikle de insan hak ve özgürlüğünü çok da önemsemediklerini, gerekli gördüklerinde vatana ihaneti de millet aleyhine dış güçlerle ittifak yapmayı da normal kabul ettiklerini afişe etmişlerdir.
On yıllardır tüm sınavlarda yaptıkları usulsüzlükleri, kapalı ve itaat mekanizmasıyla oluşturulmuş sistemlerinde kurdukları istihbarat ağları, teşekkülleri ve işbirliği içinde oldukları iç/dış yapıların menfaatlerine tehdit oluşturan her bir unsurun çeşitli yollarla bertaraf etmeyi 'hizmet' başlığı altında masumlaştırmaları hayret verici!
Oysa insanların evlerindeki yatak odalarına, resmi toplantılardaki katılımcıların otel odalarına, banyolarına kadar sızan; elde ettikleri verileri de şantaj unsuru olarak kullanmaktan imtina etmeyenlerin neye, niçin hizmet ettiklerini anlamak çok da kolay değil.
Çeşitli sınav sorularının 'Büyük biri rüyasında görmüş' diyerek elemanlara peşkeş çekilmesini ya da insanların mahremiyetlerine çirkin eller olarak uzanmayı müntesipler hangi düşünce ve psikolojiyle kabul etmişlerdir, önemli soru işaretleri bunlar.
Sayılarının yüz binlere ulaşacağı tahmin edilen dinleme listelerindekilerin özel hayatlarını, zaaflarını dahi resimleyip belgeleyip servis edenlerin bunu nasıl rasyonalize ettikleri ileri yıllarda ciddi tezlerin konusunu oluşturacaktır buna hiç şüphemiz yok...
twitter.com/sabihadogann1