Dergilerin Şiar’ı
Salgın günlerinde hayatımız başka bir hâl aldı. Edebiyata sımsıkı sarıldık. Şiire, sinemaya, velhasıl sanatın her alanına ilgimiz arttı. Bu dönemde birçok derginin erişime açılması da başka bir güzellikti. İnsan şu fani dünyada mal mülk biriktirmeye gelmemiştir. Ölüm sonrasına kalacak en güzel miras kalıcı sanat eserleri ve iyiliklerdir. Bugün edebiyat dergilerinden bahis açmak istiyorum. Salgına rağmen azimle, aşkla, heyecanla çıkan dergilerimiz var. Son sayısına ulaştığım Şiar dergisiyle söze başlayalım.
“İnziva günlerindeki kasvetli havanızı dağıtır umuduyla bu sayımızda sizler için “mûsıkî ve edebiyat” konulu bir dosya hazırladık.” diyor Şiar. Ne güzel diyor, ne müstesna bir konu seçmiş Şiar dergisi. Tebrikimiz baştan olsun. Şiar’ın kısa künyesi: “Yıl: 6, Sayı: 28, Mayıs - Haziran 2020” Nice sayılar çıkması da temennimizdir. Zarf da mazruf da güzel olmuş. Şiar’ın kapağı güllerle bezenmiş ve kapağı anlamlı kılan ve dikkat çeken konular: Şiar’ın Yayın Yönetmeni ve Yazı İşleri Müdürü Serap Kadıoğlu’nun “Ahmet Özhan ile Hasbihal” başlıklı söyleşisi, Hakkı Özdemir’in “Her Şeyin Parodisi Yahut Batsın Bu Dünya” başlıklı yazısı ve Nuray Alper’in “Türk Şiirinde Bir Kuram Olarak Musiki” başlığını taşıyan emek mahsulü edebî makalesi okunmaya değer çalışmalar olarak okurunu selamlıyor.
Edebiyat dergilerini çok önemsiyorum. İdeolojik görüşlere takılmadan birçok edebiyat dergisini alıyorum. Metinlerin estetik değerlerini dikkate aldığımı ifade etmek isterim. Kitap okuduğumuz kadar edebiyat dergilerini de okumalıyız. Dergi okuma grupları kurmalı, tahliller yapmalıyız. Sadece süreli yayınlardan oluşan kütüphaneler kurmalı. Benim böyle bir hayalim var, adını da koydum: Dergihane. Dergihane’de dergi yazarlarıyla muhabbet etmek, onları gençlerle buluşturmak, tecrübelerini dinlemek güzel olmaz mı? Edebiyatın canlı yaşadığı yerler dergilerdir. Birçok kitaba giren metin önce dergilerde doğar, sonra kitaplara taşınır. Bu sebeple dergiler edebiyatın ana rahmidir, dergilerle başlar edebiyat. Şimdi, tekrar konumuza dönelim de Şiar’ın bizi bekleyen hazinesine kaptıralım kendimizi. Buyurun.
Hasan Nalçacı’nın şiiriyle açılıyor Şiar: “Yangından arta kalan dünya her neyse odur/Herkesin avucunda kalbi kadar bir ağrı/Uykusuz adamların elleriyle sakınır/İbrahime ateşi gül eyleyen Ulu Tanrı”. Cihan Adıman’ın , “oturup kendime bir söz dedimdi/nereden buldumdu nasıl dedimdi/kim vardı bende kime dedimdi/böyle yalnızdım her şeyi kendime kendim dedimdi” dizeleri ve Orhan Tepebaş’ın “ateş yanıyorsa aleve bak/ama unutma/ateşi bekleyen küldür” dizeleri gelip konuyor kalbime.
Ahmet Özhan ismini sadece bir sanatçı olarak anmak yetmez sanırım. Onun ismi çok şeyi çağrıştırır zihnimizde. Türk tasavvuf mûsikîsinin müstesna sesidir o. Ahmet Özhan ile yapılan hasbihal dergiye ayrı bir zenginlik ve güzellik katmış. Serap Kadıoğlu’nun görüştüğü Ahmet Özhan mesleği hakkında şöyle diyor: “Sadece nefsî bir tatmin aracı olarak kullanıldığı zaman cehennem çukurlarından bir çukurdur. Fakat şöhretin gerçek sahibini Cenâb-ı Hakk olarak ittihaz edip hayatınızı yaşamaya çalışır ve O’nun işaret ettiği ahlâk ile ahlaklanarak hem işinizi hem aşınızı hem de aşkınızı yaşarsanız, zannederim o zaman da doyumsuz bir sermaye oluyor.” Gerçekten dikkat çekici harika ve hikmetli bir söz diyor Özhan: “Ben Muhammedü’l-Emîn olan bir Resul’ün ümmetindenim. Eğer kırıntı kadar bir eminlik bizde de zuhur ettiyse bunun dünyada karşılığı yoktur. Dünya başlı başına altın olsa ve bunu bana verseler bu eminliğin zerresine değişmem.”
Hakkı Özdemir’in, Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar” romanını ve Orhan Gencebay’ın “Batsın Bu Dünya” şarkısını ele alarak yaptığı tahlil de kıymetli bir çalışma. Şiar’ın bu sayısının “mûsıkî ve edebiyat” olduğunu söylemiştik. Derginin kapağa taşıdığı kıymetli bir makale var: Nuray Alper ismini taşıyan “Türk Şiirinde Bir Kuram Olarak Musiki”. Sanatın doğuşundan, insanlığın sanatla tanışmasından başlayan süreçte Platoncu görüşe ve Plehanov’a kadar birçok kurama yer verilen makalede dil hakkında şu soruyu soruyor Alper: “Dil nasıl bir çerçeve içerisine sokulmalı ki şiire dönüşebilsin?” Mallarme, Valery gibi Fransız şairlerin görüşlerine yer verilen makalede, Türk edebiyatında Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Tanpınar gibi üstatlardan da alıntılar yaparak “mûsikî ve edebiyat” konusunda doyurucu ve faydalı bir makaleye imza atmış değerli Nuray Alper. Böyle edebî makalelerde, benim şahsen dikkat ettiğim ve önemsediğim nokta yararlanılan kaynaklardır. Bu makalede de alanın itibarlı kaynaklarına müracaat edilmiş. Dergideki yazılardan Türkân Alvan’ın “Mûsıkişinas Dîvân Şairleri”, Ayşe Başak Harmancı’nın “Türk Müziğinde Güfte Kullanımı Üzerine Bir Değerlendirme”, Sibel Akın’ın “Hare ile Teganni Tuluata Benzer” yazılarını muhakkak okumalı. Yağız Gönüler'in, “Hayko Cepkin’e Açık Mektup” başlıklı mektubunu okumadan geçmeyelim. Dergileri her ay enine boyuna tahlil eden Mustafa Uçurum burada bir şiiriyle sesleniyor: Kapılar kapandı/ Hiç olmamış gibi içimizdeki tuhaflık/Zamana göğüs germeyi öğretti dünya/Hayat bazen çok suskun bir geride kalış oluyor/Akıldan çıkıyor ezberlenen sabahlar bile” Başka bir dikkat çeken yazı ise, İdris Mahfi Erenler’in “Mustafa İzzet Efendi” hakkında yazdığı enfes yazı. “Durmadan yazılar yazdı, mûsîkî meşk etti, üretti ve öğretti hep. Hırka-i Şerîf Câmîi’nin, Dolmabahçe Sarayı’nın, Bezmiâlem Vâlide Sultan Mektebi’nin, Kadıköy İskele ve Kasımpaşa Câmilerinin ve daha pek çok âsârın kitâbelerini ve âyetlerini yazdı. Celî sülüs levhaları, Bursa Ulu Câmii’nden Kasımpaşa Câmii’ne kadar pek çok mâbedin duvarlarını süsledi. Ayrıca 11 Kur’an-ı Kerim, büyüklü küçüklü 200 küsür hilye, 15 kadar Delâilü’l- Hayrât, takribi 30 kadar En’âm çıkmıştı kaleminden ömrü boyunca.” Evet, işte böyle mübarek bir şahsiyeti tanımak istiyorsanız bu yazıyı okuyun lütfen. Dergideki kıymetli başka bir isim de ağabeyimiz Mustafa Özçelik, “Sanat ve Düşünce Üzerine” başlıklı okuma notlarını sunuyor. Metin Önal Mengüşoğlu’yla tanışıklığını onun kitapları üzerinden anlatıyor. Elbette Mengüşoğlu’ndan alınan şu söz de kıymetli: “Sanat, eşyanın ve tabiatın hakikatine doğru yapılan bir yolculuktur.”
Aslında bugün daha çok dergiden bahsetmek istiyordum. Sanırım bir hak doğacak çünkü diğer dergilerimiz de çok güzel konularla çıktı. Şiar’a dalınca ayrılmak zor oldu. Muhit dergisinin Cahit Zarifoğlu özel sayısı, yine aynı konuyla çıkan Yedi İklim dergisinin gayretleri; Sadık Yalsızuçanlar yönetiminde çıkan Edebiyat Ortamı dergisinin muhtevası ve estetik güzelliği, birbirinden güzel şiir ve öyküleri; Türk Edebiyatı, Söğüt, Ihlamur, Dil ve Edebiyat, Şehir ve Kültür, Cins, Hece, Aydos, Ay Vakti, Muhayyel, Mahalle Mektebi, Sebîlürreşad ve Dergâh, Karabatak,İzdiham, Türk Dili, Temmuz, Bir Nokta, Çeto gibi dergilere Anadolu’dan ses veren Yolcu, Aşkar, Kertenkele, Hece Taşları,Güneysu, Çare, Bekir Abi, Âsi, Bizim Külliye, Ketebe Piyan gibi kıymetli edebiyat dergilerimiz. Aslında bugün daha çok dergiden bahsetmek istiyordum. Sanırım bir hak doğacak çünkü diğer dergilerimiz de çok güzel konularla çıktı. Şiar’a dalınca ayrılmak zor oldu. Muhit dergisinin Cahit Zarifoğlu özel sayısı, yine aynı konuyla çıkan Yedi İklim dergisinin gayretleri; Sadık Yalsızuçanlar yönetiminde çıkan Edebiyat Ortamı dergisinin muhtevası ve estetik güzelliği, birbirinden güzel şiir ve öyküleri; Türk Edebiyatı, Söğüt, Ihlamur, Dil ve Edebiyat, Şehir ve Kültür, Cins, Hece, Aydos, Ay Vakti, Muhayyel, Mahalle Mektebi, Sebîlürreşad ve Dergâh, Karabatak,İzdiham, Türk Dili, Temmuz, Bir Nokta, Çeto gibi dergilere Anadolu’dan ses veren Yolcu, Aşkar, Kertenkele, Hece Taşları,Güneysu, Çare, Bekir Abi, Âsi, Bizim Külliye, Ketebe Piyan gibi kıymetli edebiyat dergilerimiz,bizim kültür ve sanatımızın “kalesi” dir. Şayet ismini unuttuğumuzdan ötürü anmadığımız varsa kusur bizdendir, affola.
Dergilerin şiarı yaşasın isteniyorsa dergilere abone olmalıyız. Dergileri okura ulaştırmak bu kadar pahalı olmamalıdır. Buradan yetkililere sesleniyoruz. Tüm kargo şirketlerinden indirim bekliyoruz. Devlet desteklemeli bu ulaşım bedellerini. Şiarımız; okumak, sahiplenmek, yaymak, sevmek olsun. İyi ki dergiler ve onları çıkaran samimi yürekler var. Dergi yoksa edebiyat öksüz kalır çünkü dergiler edebiyatın ana rahmidir. Vesselam.