Dolar (USD)
34.49
Euro (EUR)
36.22
Gram Altın
2960.70
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 Mart 2023

Depremzedelerin dilinden Ali Şahin

Bazı afetler karşısında insan ne kadar toparlanmaya çalışırsa çalışsın, gelen afetin “debisi” karşısında zihinsel çöküntü yaşayabilir. Çünkü insanoğlunun psikolojik direnci sınırlıdır. Kimi hadiseler karşısında bütün direncine rağmen insan şoke olur, krizlere girer, fenalık geçirerek kendini kaybeder.

“Asrın Felaketi” olan Kahramanmaraş depremini yaşayanların çoğunda “kendini kaybetme” hadisesi yaşandı ve bunların çoğu normale dönmediler, uzun süre dönemeyecekler de.

Bunun için uzun terapi seansları gerekebilir. Bu felaketi yaşayanların herkese, herkesin moral ve motivasyonuna ihtiyacı vardır. Her birimiz kendilerine gelmelerine katkı sunabiliriz. Az ya da çok onlara yararımız olabilir.

Ama kimileri var ki sadece ve yalnızca Âlemlerin Rabbi Allah’ın (cc) lütuf ve ihsanı sayesinde bir dokunuşla kendinden geçen insanları toparlayabiliyor. Muhatabının gönlüne dokunan bir ses, yüreğini okşayan bir el, zihinlerini toparlayan bir sarılış ile toparlanan dünya kadar insan var.

6 Şubat 2023’te merkez üssü Kahramanmaraş olan ve Adıyaman, Hatay, Gaziantep başta olmak üzere on bir ilde ağır can ve mal kaybına sebebiyet veren 7,7-7,6 şiddetindeki depremlerde ilk saatler “kıyamet sahnelerini” andırıyordu. Herkes kaçışırken nereye gideceklerini bilemiyorlardı. Çünkü herkes yıkılmış onlarca bina arasında çıkamayacak durumdaydı.

Depremden sağ kurtulanlar ise bir yandan uğradıkları kahredici sarsıntının vermiş olduğu dehşet ve kaybettikleri yakınlarını enkaz altında bırakmanın verdiği çaresizlik yüzünden kendilerini kaybetmiş bekliyorlardı. Bununla ilgili tarafıma onlarca anı geldi. Sanırım daha uzun süre bu tür yaşanmışlıklar gelmeye devam edecek.

Bugün sizlere Gaziantep’i de ciddi manada etkileyen ve bu ilimizde yüzlerce insanımızın hayatını kaybetmesine sebep olan depremde yaşanan iki hadiseyi anlatmak istiyorum.

Aşağıda yazacağım alıntılara sadece küçücük dokunuşlarla cümleleri düzelttim. Tarafıma gönderilen notların %99’u aslı gibidir.

Gaziantep’ten Edibe Teyze anlatıyor:

“Şimdi yeni yeni hatırlıyorum:

Depremin ilk günüydü, yıkılmış binaların altında kalan torunlarımın çıkarılmasını bekliyorum. O enkazdan sağ çıkmalarını beklemek sadece bir babaanne için teselliydi. Allah’ımıza sığınmıştık lakin kulduk, direncimizi kaybetmiştik. Saatler geçmiş ve ben kendimde değildim. Ağlamak istiyorum, rahatlayacaktım lakin damla yaş akmıyor gözlerimden. İkinci depremle biz sağ kalanlar da yıkılmıştık. Çaresizce beklemekten başka yapacağım hiçbir şey yoktu.

Bütün binaları yıkık görüyordum, yeryüzünde hayatta kalan hiçbir insan yok sanıyordum. Biri gelse dokunsa, uykudan uyandırsa diyorum ama ne gelen var ne giden. Tabi ki gelen giden çok, beni teselli eden çok ama hiçbiri benim için bir anlam ifade etmiyordu. Benim gibi yakınlarını kurtarmak isteyenler size ne verebilirdi ki?

Uzattım biliyorum Ahmet Bey ama anlatmam lazım, bu anım bende kalıp kaybolmasın.

Çaresiz ve boş bakıyordum ki gerisini hatırlamıyorum, dakikalar mı, saatler mi geçmiş bilmiyorum.

Bu haldeyken bir el dokundu. Çok kişi dokunmuş diye dönüp bakmadım bile. Ağlamaklıydı, dua ettiğini hatırlıyorum, başka da dinlemedim. Bir şeyler söylüyordu, güzel temennilerde bulunuyordu, ama cümlelerinde bana işleyen bir tek kelime yoktu. Ne zaman ki ‘Kurban olduğum teyzem Cumhurbaşkanımız gece anında haber aldı, talimat verdi…’ dedi derin bir uykudan uyanır gibi kendime geldim. Sadece ‘Reis mi?’ dediğimi hatırlıyorum.

-Evet Teyzeciğim Reis tabi ki, Cumhurbaşkanımız, Tayyip Erdoğan, dedi.

O esnada dünyaya bakışım, ilçenin enkazlarına dair düşüncem değişti: yıkılan binaların az, elhamdülillah yıkılmamış binaların daha çok olduğunu fark ettim. O ana kadar bütün İslâhiye yerle bir, dümdüz olmuş sanıyordum. Eşarbımı düzelttim, o da saçımı eşarbımın altına koymama yardımcı oldu. Kendime geliyorum artık, sordum:

Kimsin yavrum?

-Ben Ali Şahin, dedititrek ve ağlamaklı dudaklarıyla. Yanındaki biri devam etti, ‘Reis’in partisinden milletvekili Ali Şahin’ dedi. O esnada bedenimi esir alan o bitmek bilmeyen karamsarlık ve umutsuzluk dağıldı, olan biteni daha sağlıklı görmeye başladım. Evet, şehrimiz, İslahiye, Nurdağı ağır kayıplar vermişti. Ama Allah’a şükürler olsun ki hayatta olanlar daha fazla, ayakta kalan binalar daha çok, her tarafta öz kardeşler gibi birbirine yardım eden insanlar var. Zaten devletin görevlileri de enkaz çalışmasına çoktan başlamışlar.

Ahmet Bey, Ali Şahin Bey’in o sarılışı, ağlayışı ve aynı zamanda güven veren sözleri acımıza merhem gibi yayılıyordu. Ne zaman ki karamsarlık olsa gözlerimin önüne Ali Şahin geliyor, Recep Tayyip Erdoğan geliyor, ümitleniyorum, teselli buluyorum.

Uzattım, ama bunu size iletmek istedim, ‘Reis’ ve ‘partisinden Ali’ sözleri benim hayata dönememe vesile oldu. Ben İzmir’e geldim, yeğenlerime anlattım. Bana, ‘bunu bir gazetede yazmalıyız, insanlar bilsinler’ dediler, bunları size anlatmamı Batman’dan İzmir’e yerleşen bir komşumuz istedi. Adresinizi verdiler, ben de gönderiyorum. Allah’a emanet olun.”

Evet, Edibe Teyze böyle demiş. Bunun üzerine ne desem fazlalık ve gereksiz olmaz mı?

Rukiye Hanım’ı dinliyoruz:

“Ne kadar zaman geçmiş bilmiyorum. Kendimi kaybettiğimi söylüyorlar, bekliyormuşuz. Bir süre sonra sağ olsunlar, Kızılay’dan su getirenler oldu. Hemşireler ilaç ateş ve tansiyonuma bakmışlar ama ben tam olarak kendimde değilim. Bir ara yanımdakilere şimdi ne yapacağız? Bir çıkış yolu var mı? gibi sorular soruyordum. Sanki aklımı kaybediyordum. Ayağa kalktım, başım döndü tam biri tutsa diye düşünürken biri tuttu, sarıldı bana, ‘Ben size kurban olurum… teyzem benim Allah de, Hafiz de, Rahman de…’ dedi kısık bir ses. Kendime gelmek için çok direndim ama ayakta kalamadım. Neyse oturttular beni. Biri montunu sermiş üstüne oturmuşum montun.

Yüzüme biraz su serptiler, kendime geliyordum.

Biri, ‘Abla bu Ali Ali, Ali Şahin var ya? AK Parti Gaziantep Milletvekili’ dediler. O esnada devletim, R. Tayyip Erdoğan geldi aklıma, toparlanıp Ali oğluma sorduğumu söylüyorlar:

‘Ali evladım, Reis iyi mi? Orada deprem olmadı değil mi? Doğru söyle ona bir şey olmadı değil mi?’ demişim heyecanla.

Ali Şahin: ‘Evet annem, evet ablam evet, şükür iyi, yola çıktı buraya geliyor’ dedi. Kızdım Ali Beye, ‘Hayır! Aman ha gelmesin, ne olur söyleyin şimdi gelmesin, buralar daha çok sallanacak, lütfen Cumhurbaşkanım gelmesin, milletimizin, devletimizin, bizim ona ihtiyacımız var, gelmesin, çok sallanıyor buralar tehlikeli!’ demişim, ben de bu kısmı hatırlıyorum.

Ali Şahin Bey:

‘Ablam Cumhurbaşkanımız karar vermiş, yoldadır, durmaz gelir, yüreği sizi burada yalnız bırakmaya izin vermiyor’ dedi. O esnada ‘Bir yanım enkaz altındaki yakınlarım için acı içindeyken, bir yanım Reis iyi, buraya geliyor’ ile teselli buluyordu. Aradan 28 gün geçti her gün vefat edenlere dua ederken Ali Şahin evladımla birlikte hatta başta onu bize vekil eden Cumhurbaşkanımıza dua ediyorum.

İyi ki alilerimiz var, iyi ki Erdoğan var, Bari Teâla ikisini de bağışlasın.”

Amin amin amin ya Muin!..