Dolar (USD)
34.45
Euro (EUR)
36.14
Gram Altın
3012.89
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Şubat 2023

'Depremle mücadele' için köye ev yaptırmak!..

Karşı karşıya kaldığımız felâketin büyüklüğünü izaha kelimeler yetmiyor.

Bir yandan “Hâlâ ümit var, hadi enkaz altından bir can daha, bir can daha… Yardım et Allah’ım!” diye dua ediyor, bu büyük yıkımın yaralarını ne kadar ve nasıl sarabileceğimizi düşünüyor…

Diğer yandan da “Biz ne zaman akıllanacağız!” diye soruyorum.

Neresinden tutsan dökülüyor “depreme dayanıklı” diye üç milyon, beş milyon liraya satışa sunulan yepyeni binalar bile un ufak olmuş…

Bulvarlardaki binalar yıkılmış, “altlarında koca koca dükkanlar” bulunan binalar…

Yer ferahlasın, dükkân rantı artsın diye kolonları kesmiş kimi herifler!

Uzmanlar, birçok yeni binanın dengesini de, aşağıdaki dükkânların bozduğunu söylüyor.

Bu işlerin denetleyenleri yok mu; hadi kimi müteahhitler aşırı kâr hırsıyla hareket ediyorlar da, bunları her aşamada kontrol etme mükellefiyetindeki “denetimciler” ne yapıyor…

“Yerel Yönetimler” ne yapıyor?

*

Depremzede misafirlerimizle bunları konuşurken, yazımıza başlık olan o cümleye takıldı kulağımız:

“Depremle Mücadele İçin Köye Ev Yaptırmak!..”

Malatyalı hısmımız, “Allah Muhafaza, aynı depremler İstanbul’da olsa sıkıntı kat be kat fazla olur!” dedi ve şöyle devam etti:

“Bizim oralarda şehir merkezinin hemen dışında kayısı bahçeleri, köyler, geniş tarım arazileri vardır. Oralardaki köy evleri, bu depremde çok sayıda insanımıza sığınak oldu. Akrabamızın köye yaptırdığı 5 odalı bir eve, beş aile sığındı o dondurucu soğukta. Bir evde 30-40 kişi… Böyle bir imkân olmasaydı, enkazlar arasında perişan olacak, ayazdaki kalabalığı daha da arttıracaklardı. Köylerimizde her vakit erzak bulunur. Oralar kötü günler için de hazırlıklıdır. Köyde bir evin olsa ya da yakınlarının evleri olsa, ‘çocukları’ oraya yerleştirir, gider diğer depremzedelere yardım edersin.

İstanbul gibi bir yerde, Allah muhafaza büyük bir deprem olsa, kim nereye gidebilecek? Kaç kişinin, kendisine ya da akrabalarından birine ait bir köy evi var?”

*

Şöyle tek katlı bir köy evi, iki odalı mesela…

Çok iyi olmaz mı, o durumda?

Biz köyleri kaybettik, çok şey kaybettik.

Birçok köyde “yaz kış kapısı açık” hane kalmadı gibi.

Validemizinin çocukluğunun geçtiği köyde, otuz yıl evvel en az iki yüz kişi ikâmet ederdi…

Şimdi sadece yedi!

Köylerin çoğu kapanmak üzere, imamların çoğu namazları tek başına kılıyor!

“Sekiz yıllık kesintisiz eğitim” dayatmasıyla köy okulları kapattı 28 Şubatçılar, o da büyük darbe oldu köylere.

Milli Eğitim Bakanlığı şimdilerde, kesintisiz eğitimden dolayı boşa düşen köy okul binalarının değerlendirilmesi için çalışma yürütüyor…

Kapanmak üzere olan birçok köyümüze küçük bir umut ışığı da…

Çok küçük bir umut ışığı.

Köylerimizin ayağa kalkabilmesi, güzel sığınıklar olabilmesi için “ev yaptırmak” isteyenlerin önündeki büyük engeller kaldırılmalı.

Bu işler iyice “prosedüre” bağlanmış durumda.

Köye küçücük bir ev yaptırmak isteseniz, bir sürü “tezgahtan” geçmek, bir dolu yere para bayılmak durumunda kalıyorsunuz…

İnşaat maliyetleri de malûm…

Bu durumda, heves edip iki göz ev yaptırmak isteyenlerin çoğu vazgeçiyor.

*

Yazıyı bağlıyorum yavaş yavaş..

Küçücük köy evlerinin yapılması kolaylaştırılsa…

Teşvik edilse…

Köylerdeki “bakıma muhtaç” evlerin ıslah edilmesi için de teşvik uygulansa…

Bakarsınız, “Bıktım artık bu karmaşadan. Gidip köyüme yerleşeyim bari” diyenler de olur…

Bunca emeklimiz var mesela, “orta yaşlı” emeklilerimizin sayısı da iyice artacak malûm…

Köye dönüşlerin teşvik edilmesinde “her bakımdan” fayda yok mu?

İnternet kullananlar, arama motoruna “Köye dönüşler Serdar Arseven Milat” diye yazarlarsa, bu konudaki düşüncelerimi ihtiva eden makaleye ulaşabilirler.

Yazıyı burada bitirelim ve depremzedelerimizle ilgilenmeye devam edelim.