Depremle mi uğraşalım sizinle mi?
Kahramanmaraş Pazarcık’ta 7.7 ve Elbistan’da 7.6 büyüklüğünde meydana gelen depremin etkileri, ciddi anlamda can kayıplarının yaşandığı 10 il ile sınırlı değil maalesef. Değil bölgenin, ülkemizin sınırlarını aşacak kadar büyük ölçüde derin sonuçları olan bir deprem, tüm dünyada etkisini gösterdi. Avrupa’sından Amerika’sına, Asya’sından Afrika’sına kadar herkes yaşadığımız acıyı yüreğinde hissetti; yardımımıza koştu. Yunanistan ve İsrail’in bile yardım etmek istemesi yaşadığımız felaketin ne denli büyük olduğunu anlamaya yetiyor! Tüm dünyanın ülkemize akın edip, deprem bölgesinde mahsur kalan vatandaşlarımıza yardım eli uzatması güçlü bir ülke, güçlü bir devlet olduğumuzu gösteriyor. Bir kısmı ile dost olduğumuz ve güçlü bağlarımız olduğu için bir kısmı ise vaktiyle yardım eli uzattığımız için bize yardım etmek istiyor.
Yüzyıldır yaşanmamış
böylesi derin bir felaketin etkileri kısa sürede yok olacak değil elbette.
Günler, haftalar belki de aylar sürecek. Bu nedenle güçlü bir irade ile ciddi
radikal kararlar almak ve uygulamak gerekiyor. Nitekim de Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın liderliğinde devletimizin öncü kadrosu ilk günden bugüne değin
birçok doğru kararı aldı, kamuoyu ile paylaştı. Bunlardan biri de ülke
genelinde üniversitelerin yüz yüze eğitime ara vermesi ve yaz ayına kadar
uzaktan eğitime geçmesi idi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın böyle bir karar aldıklarını
duyurduktan sonra YÖK şöyle bir basın açıklaması yayınladı: “Kahramanmaraş
merkezli deprem afetinin ülke genelindeki etkileri nedeniyle Yükseköğretim
Kurulu tarafından 2022 – 2023 eğitim ve öğretim yılı bahar döneminin uzaktan
öğretim yoluyla tamamlanmasının uygun olduğuna karar verilmiştir…”
Bazı akademisyenler ve
yazarlar bu kararı sosyal medyadan eleştirmeye başladılar. Oysaki oldukça
yerinde ve son derece doğru bir karar. Akademisyenler ve bazı muhalif
siyasetçiler dışında öğrenciler, öğretmenler ve diğer meslek grupları dışında
pek kimsenin bu kararı eleştirmemesi de doğru bir karar olduğu tezini
güçlendiriyor.
Bazı bölümlerde devam
zorunluluğu yok zaten. Devam zorunluluğu olan bölümlerde de çoğu zaman hocalar
esneklik tanıyor. Bu işi ciddiye alan hocaların dersinde ise öğrenciler
devamsızlık haklarını çoğu zaman sonuna kadar kullanıyor. Uygulamalı olmayan
derslerde, yani teorik derslerde, öğrenciler genellikle arkadaşlarından
aldıkları fotokopilerle çalışarak dersi geçmeye çalışıyor. Dolayısı ile yüz yüze
eğitimden uzaktan eğitime geçmekte uygulamalı dersler hariç diğer derslerde çok
bir şey kaybetmemiş oluyoruz. Hatta aksine öğrencilerin derse erişimi, katılımı
daha kolay olmuş olacak. Bu kararın alınmasının sebebi bazılarının lanse ettiği
gibi keyfi değil elbette; depremde mağdur olmuş ve dolayısıyla soğuktan üşüyen,
dışarıda evsiz barksız kalan binlerce vatandaşımız için konaklama imkanı
sağlamak.
Şayet üniversiteler
açılsa idi inanın istenilen düzeyde, sağlıklı bir eğitim verilemeyecekti oralarda.
Hemen hemen hepimizin ya bir yakını ya bir akrabası veya tanıdığı bu illerde
depremin etkisinde kalmış ya yaşamını yitirmiş ya da henüz ulaşamadığımız
gerçeği ortada iken hangi halet-i ruhiye ile gençlerimiz kampüse gelip
amfilerde ders dinleyebilirler ki? Maddi
olarak kendileri orada olmuş olur ama ruhları, zihinleri her daim deprem
bölgesinde olmaz mı? Buna rağmen
üniversiteler tatil edilmesin diye feryat figan eden akademisyenlerin varlığı,
depremdeki üzüntümüze, acımıza, derdimize dert katıyor. Depremdeki mağdurların
imdadına mı koşalım bu akademisyenlere derdimizi anlatmakla mı uğraşalım?!
Zamanımızı çaldıklarının farkında değiller mi bu hocalar? Tabiri caiz ise, ülke
cenaze evine dönmüş iken uzaktan eğitim kararı alınmayacak ise, ne zaman alınacak?
Ayrıca, depremin
etkisinde kalan 10 il için okulların açılması 1 Mart, diğer iller için ise 20
Şubat olduğu yönünde de bir karar alındı. Bu kararın da doğru olduğunu
düşünüyorum. Hatta sürecin biraz daha ileri tarihe erteleneceği kanaatindeyim.
Şu an okulların birçoğu depremden etkilenmiş vatandaşlarımızın konaklaması için
açılmış durumda.
Deprem bölgesinden
yazıyorum bu yazıyı. Depremi o gece hisseden biriyim. Neler yaşadığımızı neler
hissettiklerimizi bir biz biliriz bir Allah! Eşim ve bir yaşındaki kızım ile günlerce
dışarıda kaldık. Acımıza ortak olmayanların bizi anlamasını elbette
beklemiyoruz; eleştirmelerini, karşı çıkmalarını, tepki göstermelerini ise hiç
anlamıyoruz. İnanın gölge etmesinler başka ihsan istemeyiz!